2023 yılında yapılacak olası seçimin galibini bu sefer iktidar değil, muhalefetin aktörleri belirleyecektir. İyi bir adayla halkın beğenisi ve güvenini kazanacak seçim stratejileri ve politikaları ortaya konur ise, halkın oyları Millet İttifakı’na yönelebilir.
Halk; değişim ve yenileşme istemektedir. İktidar, uzun süredir işbaşında olmanın sarhoşluğu ile yönetim körlüğü içerisindedir. Bu nedenle, halkın değişim ve yenileşme isteğini algılayamıyor. Toplumun farklı kesimlerinin istek ve beklentilerini karşılayacak ehil kadrolar yerine, dar kadroculuk anlayışını tercih etmekte, sadece biat ve sadakat aramaktadır.
Devletin üst düzey ve önemli makamlarına, olması gereken liyakatten uzak aynı yüzlerin atanması… Ballı maaşlar… En son TRT yönetimine ve bazı üniversitelere rektör atamaları… Halka, “bu kadar da olmaz” dedirtti.
Yapılan yanlışlar ve mevcut sistemin tıkanması nedeni ile iktidar kan kaybetmeye devam etmektedir. Bunu durduracak önlemler yerine… Farklı dünya görüşleri ve yaklaşımları nedeni ile Millet İttifakı’nı parçalamayı hedefliyor. Bunun için iktidarın tüm imkân ve fırsatlarını kullanmaktan çekinmiyor. Hâlbuki partilerin farklı fikir ve yaklaşımda olmaları doğaldır. Zira aynı fikirde olan insanlar, niye farklı partilerde yer alsınlar ki?
Önemli olan, ortak değer ve ilkelerde buluşarak politika üretilmesidir. İktidar kanadı, bu stratejinin başarılı bir şekilde uygulanmasından korkmaktadır.
Muhalefetin aktörleri… İktidarın uyguladığı politikaların yanlışlığı konusunda halkı ikna etmekte istenilen başarıyı henüz yakalayamadı. Salt Erdoğan karşıtlığı ve düşmanlığı üzerinden yapılan siyaset; AK Parti seçmenini kilitlemekte, gidişattan memnun olmayan kitlelerin kopuşunu geciktirmektedir.
Muhalif partilerin, iktidarın eline koz vererek, yani iktidarın gerginlik politikasına zemin hazırlayarak politika yapmaları, Erdoğan’ın işine geliyor. O da sürekli gerginliği tırmandırıyor.
Erdoğan, karizmatik bir lider… Halkı iyi tanıyor ve kendi seçmenini bir arada tutmasını biliyor. Bunca hatalara ve yanlış politikalara rağmen, başka türlü ayakta kalamazdı. Erdoğan’ı çekip alın, AK Parti diye bir şey kalmaz! O da yalnız kalmaktan iyice bunaldı. Beklenmeyen hatalar yapıyor. Bu da liderliğini çeşitli mecralarda tartışılır kılıyor.
Ekonomi çöküyor, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ise vatandaşı canından bezdirdi. Halk bunaldı, nefes alamıyor. Buna rağmen AK Partinin, hala anketlerde birinci çıkması muhalefeti düşündürmelidir!
Vatandaş, iktidarın politikalarından ve hizmetinden şikâyet etmektedir. Lakin muhalefete de beklediği primi henüz vermedi. Çok çalışmaları lazım, çok... Hâlbuki yağ, un ve şeker hazır. İyi helva yapacak bir usta bulsalar, ipi göğüsleyecekler.
Muhalefet; caydırıcı ve denetim yapan, etkili bir politika… Toplumsal muhalefeti, demokrasi ve hukuk çerçevesinde örgütleme… Halkın sorunlarına kalıcı çözüm önerileri… İyi bir istihbarat ağı ile iktidarın yanlış uygulamalarına karşı strateji belirleme konularını halkın gündemine yeterli ölçüde getiremedi. Daha doğrusu; liderlerin karizması dışında, etkili bir ekip çalışması yok.
Halkın geniş bir kesimi; “Tamam iktidar kötü uygulamalar yapıyor ama gelecek olanların daha iyi olacaklarını nereden bilelim” diyor.
Sokağa bakıldığında; muhalefeti, yetersiz ve etkisiz bulanlar yanında başarılı olduğunu söyleyenler de var. Esas önemli olan, kararsız ve mütedeyyin vatandaşın görüşüdür. Ve seçimi de HDP ile onlar belirleyecektir.
Kurumların ciddi anlamda tahribi… Ekonomik olarak ülkenin giderek çıkmaza doğru yol alması… Toplumsal çürümenin süratle yaygınlaşması… Demokratik ilkelerden uzaklaşılması… Hukukun üstünlüğü yerine, kişilerin üstün kılınması… Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakların ülkenin gündemini sürekli işgal etmesi… Ahlaktan, dürüstlükten, nezaketten uzak, içi boşaltılmış bir din anlayışı… Çıkar çatışmaları ve mafya tipi örgütlenmeler ülkenin belli başlı sorunlarıdır. Bunlardan bir kaçı bile, bir demokratik hukuk devletinde iktidarın sonunu getirebilir.
Peki, muhalefet seçime hazır mı? Hazır olduklarını söylüyorlar. Lakin ciddi bir hazırlıkları olduğunu sanmıyorum. Seçim; 2023 yılında olduğuna göre, “Seçime daha çok var” diyenler var. Erken seçim olmasa bile, iki yıl çok uzun bir zaman değil.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener, DEVA Partisi lideri Ali Babacan ve diğer muhalefet partisi liderleri bu yıl erken seçim bekliyor. Liderler korona salgınına rağmen, esnaf gezileri dâhil halka dokunmak ve sorunları yerinde görmek için çaba gösteriyor. Lakin siyaset bir ekip işidir. Liderlerin tek başına çalışması bir yere kadar etkili olur. Yerele bakıldığında etkin bir muhalefet göremiyoruz.
Muhalefete mensup yerel politikacılar ve Ankara’daki uzantıları, kendilerini milletvekili veya belediye başkanı yapacak yolların taşlarını döşemekle meşguller.
İktidar partisinde görülen çıkar çatışmaları ve makam kavgaları, kazanılmış muhalefet belediyelerinde de görülüyor. Halk; haklı olarak soruyor: “Ne farkları var? İktidar partisinin eleştirilen tüm eylemlerini muhalefete mensup belediye başkanı ve politikacılar da yapıyor. Bir de iktidar olsalar… “Aynı tas, aynı hamam…” Bu durum bana bir reklamı hatırlattı. “Yok, aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankası’yız.”
Muhalefet partileri, ellerindeki kıt imkânları iyi kullanmak ve halka iyi bir yönetim örmeği sunmak zorundadırlar. Bunu Ankara Büyükşehir belediye Başkanı Mansur Yavaş, parti içi kavgalara bulaşmadan iyi başarıyor. Farklı seçmen/toplum kesimlerine, alternatif hizmet politikaları ve sorunlara çözüm önerileri getirerek, hem halkın beğenisini kazanıyor hem de çalışmaları ilgi ile izleniyor. Çok konuşmuyor. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” misali…
“Millet İttifakı” ya da “Demokrasi İttifakı” adına ne derseniz deyin, altı benzemez parti seçmeninin zihinsel olarak bir amaç etrafında toparlanması tabi ki zordur ama imkânsız değildir. O nedenle isimler ve partili adaydan önce, ilkelerin ve uygulanacak politikaların belirlenerek, seçime girecek başkan adayı ve ekibinin halka deklere edilmesi gerekir.
Peki, nasıl bir aday? Her kesimden oy alabilecek ilkeleri olan bir aday. Kimse karnından konuşmasın. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminin kilit partisi HDP’dir. Seçimi kazandıracak sihirli sözcük ise şudur: “Farklılıklar zenginliğimizdir. Onları koruyarak ortak ilke ve değerlerimizi öne çıkararak hareket edelim.”
Milletvekili seçimi: Beş partili ittifak +HDP… Başka bir anlatımla HDP, milletvekilliği seçimine tek başına seçime girecektir. Cumhurbaşkanı seçiminde ise İstanbul’da olduğu gibi seçmen ittifakı gündeme gelecektir. Zira HDP ile resmi bir ittifak, “ateşten gömlek giymek” gibidir.
2023 yılında yapılacak seçim, filan partinin iktidar olması ya da falan toplum kesiminin ülke yönetimine gelmesi meselesi değildir. Peki, mesele nedir? Mesele; demokrasi için, adalet için, hukuk devleti için, şeffaf ve adil bir yönetim için kader ortaklığı ve yol arkadaşlığı kurulmasıdır.
Bu seçim, CHP, İYİ Parti ve AK Parti yarışı olmaktan çıkarılmış, ‘ “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi mi?” seçimine dönüşmüştür. Hatta muhalefet seçmene; “demokrasi mi, otorite mi?” diye sormaktadır.
“İktidarı çok eleştiriyorsun” diyenlere laf yetiştirirken, şimdi de, “muhalefeti çok eleştiriyorsun” diyenler çıkacaktır. Olsun, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun dediği gibi ”İnanmadığım davada milyonlarla yürümektense, inandığım davada yalnız yürümeyi yeğlerim.”
Unutmayalım ki, “Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.”