HAVADAN SUDAN

Sırt Çantamda Türkiye

Her anlam ve alanda bulanık günlerden geçiyoruz. Suyun bulandırılmaya başlaması çok eskilere gidiyorsa, berraklaşma da uzun yıllar alabilir.


Kırk değilse bile onbeş sene önce, Antalya Kent Konseyi de dahil çeşitli alanlarda “Sırt Çantamda Türkiye” adını verdiğim bir proje önerisinde bulundum. Eğer alan temsilcisi iseniz ve üç kelimelik bu öneriyi ilk kez duyuyorsanız, ne denli başarılı olduğumu anlatmama gerek kalmaz. Sonuç; hüsran!

Yaklaşık sekiz yıl önce Akdeniz Üniversitesi’nden (Turizm Fakültesi) emekli olurken, biraz da öğrencilerimin isteğiyle, verdiğim “son ders” in konusu da “Sırt Çantamda Türkiye” idi.

Önce şu saptamayı yapmakta fayda var. Kendi yurttaşlarınızı turizmin içine dahil etmeden turizmde başarılı olmak imkansız değilse, çok güçtür. Hatırlarsanız ülkemizde turizm, yerel halkı turizmden (işgücü dışında) izole ederek başladı. Yerli turistlere çok daha yüksek fiyat uygulamaları ve kıyılardaki ikinci konut bolluğu bunun kanıtlarıdır. Bu durum, kaçınılmaz olarak, yaşanan ilk ciddi krize kadar sürdü ve ancak o zaman yerli halk potansiyel turist olarak görülmeye başladı. Bugün itibariyle yerel halkın turizme aktif katılımı konusunda ciddi ve yaygın teşviklerin gerçekleştirilememiş ve turizm deneyimi, talebi ve anlayışı yüksek bir toplumun yaratılamamış olması sektörde yaşanan krizlerin önemli nedenlerinden biridir.

Yerel halk, tüm bileşenleriyle, bir ülkenin en önemli turizm değeridir.

Üniversite öğrenciliğim sırasında toplamda 30 ayı bulan süreyle Almanya’da eğitimimle ilgili konularda staj yapma imkanı yakaladım. ilk çıkışım 1968 yılına yani 21. yaşıma denk geldi ve 1971 yılı ekim ayında üçüncü stajımdan döndüğümde sırt çantamda Avrupa ve Balkanlar’ın tüm kentleri vardı. Bilindiği gibi dönem “çiçek çocukları” dönemiydi ve ben Avrupa’nın altını üstüne getirerek gerçek bir “hippi “ dönemi geçirmiştim. Hayatımın en büyük diplomasını ve keyfini bu 30 aylık eğitim sonunda aldığımı itiraf etmeliyim. “Sırt Çantamda Türkiye” biraz da bu yıllarıma duyduğum özlemin, bu yılların bende bıraktığı derin izlerin bir yansımasıdır.

Sırt Çantamda Türkiye” projesinin temel amacı, turizme aktif olarak katılan, turizm deneyimi olan ve turizmi anlayan bir toplum inşa etmektir. Bu işe gençlik çağındaki (ortaokul- lise ve hatta üniversite) öğrencilerin, tek başlarına ya da gruplar halinde ülkelerini tüm yönleriyle keşfetmelerini sağlayarak başlamak en etkin yaklaşımlardan biridir ve proje aile, meslek grupları, emekliler vb. farklı gruplara genişletilebilir, genişletilmelidir.

Ülkesini her yönüyle tanıyan, tanıdıkça anlayan, anladıkça seven, gezgin ruhlu bir genç nesil ya da toplum yaratmak sadece turizm için değil, yurt sevgisi, yurttaşlık bilinci, özgüven, gibi değerlerin geliştirilmesi için de önemli bir temel oluşturur. Dikkatinizi çekerim, ülkesini işgal etmeye çalışan değil, keşfetmeye, anlamaya, sevmeye çalışan bir nesil yaratmaktan söz ediyorum.

Bilindiği gibi gezginliğe uygun yaz ayları aynı zamanda okulların, yurtların kapalı, öğrencilerin serbest olduğu aylardır. Milli Eğitim ile Kültür ve Turizm bakanlıklarının koordinasyonunda gençler kolaylıkla ve güvenle ülkelerini keşfetmeye teşvik edilebilirler.

Yapılacak iş, istekli öğrencilerin seyahat programları, buna uygun ulaşım düzenlemeleri ile okul ve yurtlarda konaklamalarının sağlanmasından ibaret. Öğretmenler, öğrencilere danışmanlık ve rehberlik hizmeti verebilirler. Başlangıçta önceden belirlenmiş rotalar ve konaklama yerleri hem güvenlik ve hem de organizasyon kolaylığı bakımından daha uygun olabilir. Kazanılan deneyimlerle etkinlik daha esnek ve kapsamlı hale dönüştürülebilir.

“Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan, demir ağlarla keşfedeceğiz anayurdu dört baştan” önerdiğim örnek slogan ve rotalardan biriydi. Akdeniz Üniversitesi öğrencilerini Burdur üzerinden trenle Afyonkarahisar, Ankara’ya oradan Sivas ve Erzurum’ a götürmeyi planlamıştık. Sivas’tan Amasya ve Samsun’a’ ulaşım da projeye dahildi. Projeye katılan öğrencilerin hepsi, tanınırlığı sağlamak amacıyla, standart, logolu sırt çantası, tişört ve şapka kullanmaları sağlanacaktı.

Anadolu farklı temalarda, birbirinden ilginç rotalar yaratmaya imkan veren, keşfe açık dünyanın en zengin coğrafyasıdır.

Ülkesini tanıyan, keşfeden, bu özgüveni yakalayan gezgin insanların dünyayı keşfetmeleri kaçınılmazdır ve keşfedecekleridir. Bu özlenen iç ve dış barışın gerçekleştirilebilmesinin en kestirme ve en güvenli yoludur da aynı zamanda.

Yurt, insan, doğa ve kültür sevgisi bir ders olarak kaldığı sürece sonuç vermez ancak ve ancak tanıyarak, görerek, dokunarak, hissederek yaşayarak yani gezerek gerçekleşir. Sırt çantası dolu insanların ülkeleri güçlü, demokrat, yaratıcı ve özgüvenli olur, olacaktır…
 

Yayın Tarihi
29.11.2021
Bu makale 1204 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!