Kutsal Topraklar (2) Mekke

 

Medine’den çıkışta 15 km. sonra Hz. Ayşe validemiz adına yaptırılmış olan mescidde iki rekat namaz kıldık, umre ibadeti için niyetlendik ve yola devam ettik. Bütün gece yol aldık. Sabaha karşı Mekke şehrine vardık. Mekke şehri yeşili hiç olmayan oniki bin dağdan oluşan susuz bir coğrafya. Mekke; insanların toplandıkları yer, Suyu az olan yer ve Allaha en yakın yeryüzünün merkezi Beytullah’ın bulunduğu yer anlamlarına gelmektedir. Bu dağların yedi bin adedi küçük, beş bin adedi ise büyüktür. İki milyon nüfuslu Mekke’de haç zamanı üç buçuk milyon insan toplanıp haç ibadetini yerine getirebiliyor.

 

Kızıldenize 75 km. uzaklıkta bulunan Mekke şehri kurak ve sıcak bir iklime sahiptir. Mekke ilk defa Hz. İbrahim ve ailesinin buraya gelmesiyle yaşam bulmaya başlamıştır. Daha öncesi hakkında tarihi bilgi yoktur. Sare ile evlenen Hz. İbrahim uzun süre çocuğu olmadığı için Allah’a yalvarmış ve “Rabbim bana Salihlerden olacak bir evlat ver” diye dua etmiştir. Eşinin evlat hasreti çekmesine üzülen Sare, ona Mısır’dan getirdiği cariyesi Hacer’i ikinci eş olarak takdim etmiştir. Bu evlilikten Hz. İsmail dünyaya gelmiş, fakat bir süre sonra Hacer’i kıskanmaya başlayan Sare, eşinden onu ve oğlunu evden uzaklaştırmasını istemiştir. Bunun üzerine bir süre tereddüt gösteren Hz. İbrahim, Allah’ın emri üzerine Hacer ile İsmail’i Mekke’ye Beytülharam’ın bulunduğu yere götürmüştür.

 

 

Hz. İbrahim Kudüs’ten getirdiği Hz. Hacer ve küçük oğlu İsmail’i bu kurak ve ıssız vadiye bırakıp gidiyor. Hz. Hacer Hz. İbrahim’e diyor ki, sen bizi kendiliğinden mi yoksa rabbimin emirleriyle mi bırakıyorsun diyor ve o zaman Hz. Hacer teslimiyetle diyor ki sen yoluna devam et, bizi Allah(cc) koruyacak ve kollayacaktır.

 

Hz. Hacer Safa ve Merve tepeleri arasında hem su arıyor ve hem de bir kervan görebilirmiyim diye koşuştururken Hz. İsmail’i  bir an için göremeyince telaşa kapılıyor. Hz. İsmail’in ayaklarını vurduğu yerden su çıktığını görünce hemen etrafını çeviriyor ve böylece kutsal Zemzem suyu o günden beri akmaya devam ediyor. Hz. İbrahim oğluyla birlikte Kabe inşaatına başlıyor.

 

 Hz. İbrahim insanları bu kutsal mekana davet ediyor. Ve o gün bugündür insanlar Kabe etrafında “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk, Lebbeyke la şerike leke lebbeyk, innel hamde ve’n-nimete leke ve’l-mülk, la şerike lek”” Buyur Allahım buyur, emrindeyim buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Emrindeyim buyur. Şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet de senin, mülk de senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur” diyerek  tavaf etmektedirler.

 

Hz. İbrahim Mekke’yle ilgili olarak”Ey rabbimiz, ben soyumdan bir kısmını ekilebilir toprağı olmayan bir vadiye, senin kutsal evinin yanına yerleştirdim ki namazı dosdoğru kılabilsinler. Öyleyse insanlardan bir kısmının gönlünü onlara meylettir, kendilerine verimli ve bereketli rızıklar bahşet ki sana şükretsinler” diyerek niyazda bulunmuş ve Mekke’nin sakinleriyle, hac için gelecek ziyaretçilerinin bu kutsal fakat çorak beldede geçinmelerini kolaylaştıracak ve buraya rağbeti sağlayacak imkanları sunmasını dilemiştir. Hz. İbrahim’in duası kabul olmuş, Mekke tarih boyunca tamamı dışarıdan geldiği halde dünya nimetlerinin en bol olduğu yerleşim birimlerinin başında gelmiştir. 

 

 

 

Sabaha karşı Mekke şehrine vardığımızda ilk işimiz otelimize yerleşmek oldu. Valizleri odalara yerleştirdikten sonra hiç vakit kaybetmeden umre ibadetimizi tamamlamaya Kabe’ye gittik. Kabe dıştan bakıldığında görülmüyor. Çünkü, Kabe’nin etrafı üç katlı mescid duvarlarıyla çevrili durumdadır.  Biz ilk defa bir numaralı kapı olan Kral Abdülaziz kapısından içeri girdik. Amacımız ihramlı iken tavaf yapmak ve ardından Say yürüyüşlerini tamamlamak, sonra saçımızdan biraz kesmek, umre dualarımızı yapmak ve ihramdan çıkabilmekti. Böylece umre ibadetimizi tamamlamış olacaktık.

 

Beytullah(Allah’ın evi) Kabe, dört köşeli, küp şeklinde bir binadır. Mescid-i Haram’ın ortasındadır. Kabe, tarih boyunca Türk kültüründe “yüce tutulan, saygı gösterilen” sıfatla anılmış ve adı Kabe-i Muazzama olarak anılmıştır. Dünyanın kendi etrafında dönüşü gibi insanlarda yaptıkları tavafla Kabe’nin etrafında dönerler. Kutsal Kabe Allah(cc) emriyle Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından harç kullanılmadan taş taş üstüne koymak suretiyle yapılır ve yapının üstü açık kalır. Ancak, değişik zamanlardaki yapı düşüncesiyle Kabe bugünkü şekline getirilir.  Kabe’nin tarihi ve yapılış dönemleri hakkında detaylı bilgiyi burada vermek niyetinde değilim. Bence asıl olan hissettiklerimdir. Hz. Peygamberimiz “Semanın kapılarının açıldığı ve duaların kabul edildiği dört zaman vardır. Bunlardan biri, müminlerin Allah yolunda düşmanla karşılaştıkları, yağmurun yağdığı, namaz kılındığı ve Kabe’nin görüldüğü anlardır” demiştir. Bir başka hadiste Allah bu ev için hergün 120 adet rahmet indirir. Bunun altmışı tavaf edenlere, kırkı namaz kılanlara,yirmisi de ona bakanlara, seyredenlere verilir demiştir.

 

Mescid kapısından içeri giripte Beytullah’ı ilk gördüğümde yüreğim kabardı gögsüme sığmaz oldu. İşte Allah’ın huzurunda duyulan ya da duyulması gereken duygu bu olmalıydı diye düşünüyorum. Kabe’yi görür görmez ilk aklıma gelen isteklerimi sıraladım ve kendisinden istedim. İnşallah kabul görür.

 

Hacerülesved(siyah taş) taşını sol yanımıza alarak Bismillahi Allahüekber diyerek tavaf etmeye başladık. Kabe’nin etrafında atılan her bir tura şavt deniliyor. Yedi şavt bir tavaf ediyor. Bizler grup olarak tavaf ibadeti tamamladık. Dünyanın her tarafından değişik renk ve dildeki Müslümanlar dualar eşliğinde yüce yaradandan  af dileyerek onun etrafında ya yüksek sesle ya da sessizce dönüyorlar.

 

Tavaf namazından sonra Merve ve Safa tepeleri arasındaki dört gidiş ve üç dönüş olarak gerçekleştirilen Sa’y yürüyüşlerinin ardından Merve tepesinde Kabe’ye bakarak duamızı yaptık ve ihramdan çıktık. Umre ibadetinin ilkini bu şekilde gerçekleştirdikten sonra bir başka günde yine topluca ikinci Umre’yi yaptık. Diğer günlerimiz hep mescid-i haramda ibadetle geçti.

 

Diyanet İşleri Başkanlığımızın kaliteli organizasyonuyla bu yıl ilk defa gerçekleştirilen Müzdelife’de gece ibadeti ve piknik hizmetini aldık. O gün hem Arafat hem de Mina’yı ziyaret etmiş olduk. Umre ibadeti ile Haç ibadeti arasındaki tek fark olan kurban kesme,şeytan taşlama ve kurban bayramında kutsal topraklarda bulunma dışında tüm ibadetleri görmüş, tanımış ve yapmış olduk.

 

İnanan ve görmeyi arzu eden tüm Müslüman kardeşlerimize kısmet olması dileklerimle…

 

Yayın Tarihi
17.06.2010
Bu makale 13190 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Kaleminiize sağlk. Sizin gibi mümtaz insanlara Rehber olarak bu görevi ifa etmenin huzuru içindeyim. Sizlerle tekrar tür yolculuklarda tekrar bulusmak dileiyle. saygilarımla.

Mehmet KUNTB0LEK 29.06.2010

sayın hocam yazınızı öyle heyacanla okudumki sanki orda o anı yine yaşıyor gibi heyacanlandım sizden ALLAH razı olsun yüce rabbimiz tekrar o mubarek beldeleri tüm müslümanlara nasib eder haccınız çıkar tekrar gitmek nasib olur dualarınız kabul olur çıglıklı ünal kayalı selamlar saygılar

ünal kayalı 24.06.2010

saygı değer hocam, yazınızı okuyarak, beraberce yapmış olduğumuz umre ziyaretini tekrar hatırlattınız ve yaşattınız ALLAH sizden razı olSun, inşallah seneyede haccınız çıkar tekrar gitmek nasip olur, ALLAH dualarınızı kabul eder inşallah, saygılar selamlar. çığlıklı turgut çaksen s.m.m.m

turgut çaksen 22.06.2010

Hocam inşallah RABBİLALEMİN dualarınızı kabul etmiştir. ALLAH devamına erdirsin.Selamlar

zeliha sırmaçekiç 21.06.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!