Güney Afrika'dan Selamlar (7)

Tatil

Değerli okurlarım;
Güney Afrika’da ilk ve orta öğretim kurumları 27 Haziran 2009-19 Temmuz 2009 tarihleri arasında karne tatiline girdiler. Bu dönemlerde çoğu üniversitelerde de sömestr tatili başladı.  Bu tatillerden birisi de benim içinde bulunduğum Tschwane üniversitesi'nde oldu. Dönem sonu sınavları Haziran ayının sonu ile Temmuz ayının ilk haftasında tamamlandı. Bu iki haftalık fırsatı değerlendirme amacıyla tatil planları yapmaya başladık. Çünkü, bu güzel ülkenin diğer bölgelerini de görmemiz gerekiyordu. Bu fırsat bir daha elimize geçmeyecekti.  Bu nedenle yaptığım araştırmalar ve bu ülkedeki meslekdaşlarımın önerilerine dayanarak tatil planımı yaptım. Tatil planımda muhakkak görülmesi gereken destinasyonlar öne çıkmıştı. Bu yerlerin önemi  turistik özellikleri anlamında en çok tercih edilenlerden olmasıydı. Bu şehirlerden ilki Hint Okyanusu kıyısındaki Durban liman şehriydi. İkincisi Türkler tarafından çok bilinen ve de gezilen Güney Afrika’nın en güneyindeki Cape Town şehri ve üçüncüsü ise Johannesburg idi.

Tatil planımızın en önemli unsurları ulaşım ve konaklama gereksinimlerimizin önceden belirlenmesiydi.  İlk gezimiz olan Durban şehri için internetten yararlanarak bulduğumuz otelimizi ve ulaşım aracımızı netleştirdik. Durban şehri, içinde bulunduğumuz Nelspruit şehrine 700 km. uzakta ve biz kara yolunu tercih ettik. Çünkü, amacımız ülkenin coğrafi güzelliklerini ya da zıtlıklarını bizzat görmek idi.

Erken saatlerde başlayan yolculuğumuz rahat geçti ve bizler dokuz saat sonra Durban şehrine ulaştık. Rahatlığa rağmen yine de yorgunluk söz konusu olduğu için erkenden  dinlenmeye çekildik. Bu şehirde yaşayan Afrika’lı öğrencimin rehberliği sayesinde çok rahat ettik.  Üç gün içinde şehrin büyük bölümünü gezme ve görme şansımız oldu.

Durban şehri Kwazulu-Natal eyaletinin en önemli kentlerinden birisidir.  Hint Okyanusu kıyısında ticaret ve sanayi ürünlerinin yoğun şekilde ithal ve ihraç edildiği bir liman ve  aynı zamanda güney ve kuzey sahillerinde  alabildiğine uzanan altın kumsallarıyla ünlü bir turizm şehridir.  Şehrin hemen batısından başlayan 1000 tepeli vadisi doğal güzellikleri ve kültürel değerleriyle turistik cazibeyi alabildiğince arttırıyor.

Liman tarafındaki yapılaşmayı bir tarafa bırakırsak şehir plancılığı anlamında çok fazla hata yapmadıklarını söyleyebiliriz.  Güney ve kuzey sahillerinin altın kum plajlarının hemen arkasında halkın rahatça yürüyebileceği koridorlar ve onlara bitişik ve onların arkasında tamamen yeşil örtü ile bezenmiş bir kuşak ve arkasında yapılar şeklinde rahat bir şehir.  Halkın denize giriş ve çıkışları tamamen ücretsiz ve özgür. Denize dik olarak yapılmış beton iskelelerde balık tutmaya ve de gezmeye çalışan insanlar.

Şehir daha çok sahilden gerilere doğru yapılaşmaya önem vermiş. Sahildeki binaların çoğu yüksek katlı otellerden oluşmaktad ır. Sahil bandında ve arka sıralarda yine çok katlı apartmanlarda da  insanlar yaşamlarını sürdürmektedir.  Çok katlı binaların çoğu iş merkezi olarak kullanılmaktadır. Durban şehri  Afrika, Hindistan ve Avrupa kültürlerinin yansımalarından oluşmaktadır. Çünkü, bu şehirdeki nüfus yoğunluğu bu ülkelerin insanlarından oluşmaktadır ve bunların hepsi artık Afrika’lı olmuşlardır.  Örnek olarak aşağıdaki resimleri verebiliriz.

Durban şehri turistik değerleri ve çekiciliği yanında uluslar arası ve ulusal kongrelere de ev sahipliği yapmaktadır. Bunun için gerekli alt yapı bulunmaktadır.  Kumar turizmi konusunda önemli alt yapıya sahip olduklarını söyleyebilirim. Bu konuda yirmi kilometre mesafede bir tepe üzerinde ve Hint Okyanusu manzaralı büyük bir gazino kompleksinden bahsedebiliriz. Bu işletme uluslar arası bir firma tarafından yapılmış ve işletilmektedir. Bu işletmede hem gasino hem otel hem kongre merkezi ve hem de değişik ülkelerin mutfaklarını içeren restoranlar vardır. Mimari yapısı ve çevre düzenlemesiyle dört dörtlük bir görünüm arz etmektedir.  Aşağıda işletmeden bazı resimleri görüyorsunuz.

Şehrin turistik ağırlıklı yerlerinde turistik amaçlı özel çek çek arabaları dikkatimizi çekti ve bizde denedik. Çek çek arabalarına Zulu dilinde ‘rikshaw ride’ diyorlar.  Yüz metre kadar sizi taşıyor ve tekrar geri getiriyor. Öyle ucuz bir hizmette sayılmaz. Ancak, işin ilginç olan kısmı Zulu yerlisinin milli kıyafetiyle özel tasarımlı arabasıdır. Aşağıda resmini görüyorsunuz.

İkinci günümüzü tamamiyle Zulu kültürüne ayırdık. Bu amaçla iki saatlik mesafedeki Shakaland köyüne gittik. Shaka Zuluların kralının adıdır. Köy orman içinde göl manzaralı bir tepe üzerinde kurulmuş.  Zulu’ların kültürleri daha önceki yazılarımdan  birinde bahsettiğim Swati’lere benzer tarafları bulunmaktadır.  Zulu’ların giysileri daha farklı ve dansları da daha güçlü ve hareketlidir. Seyrettiğimiz üç ayrı dansları; başarılı geçen bir avın kutlaması, düşmanlarına karşı kazandıkları savaş ve krallarını karşılama amaçları taşımaktaydı.  Bu kültür köyü turistik amaçlı bir köy gibi görünmekle beraber aslında öyle olmadığı bu insanların yaşamlarını da  burada sürdürdükleri normal hayatlarını sürdürürken ağırlıklı olarak da turistik amaç taşımasıdır. Bu köyde  aynı zamanda Afrika mimari özellikleri taşıyan bungalovlar, yönetim binası ve restorandan oluşan bir konaklama işletmesi de bulunmaktadır. Gelen konuklar isterlerse konaklama olanaklarına da sahip olabilmektedirler. Aşağıda Zulu’ların danslarından ve köyden bazı resimleri görüyorsunuz.

Üç günlük Durban şehri gezimizi tamamlamış ve artık yola çıkma zamanı gelmişti. Üçüncü günü akşam uzun bir yolculuğa fikren ve bedenen hazırdık. Yolculukta görüşmek üzere sağlıcakla kalınız.

 


 

Yayın Tarihi
20.07.2009
Bu makale 10895 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!