Akdenizli Afrika Güzeli Tunus (2)

Değerli okurlarım bir önceki yazımda yazımın devamını bir sonraya bırakmak zorunda kalacağımı belirtmiştim. Araya bir başka yurtdışı seyahati ve yurtiçi çalışmalarımın yoğunluğu girdiğinden yazımı tamamlayamamıştım.

 

Hammamet şehrinden sonra yine Tunus’un başşehri Tunis’e geri geldim. Başkent Tunis daha öncede belirttiğim gibi 2.5 milyon nüfusu ile düzgün, modern mimari binaları ve geniş bulvarlarla donatılmış bir Avrupa kenti görünümündedir.  Başkente çok uzak olmayan iki önemli küçük tarihi ve turistik değerleriyle ön plana çıkmış yerleşim yerlerinden de bahsetmeden geçemeyeceğim.  Bunlardan birincisi tarihi Kartaca kasabasıdır. Antik çağın efsanevi kahramanı Hannibal ile özdeşleştirilen Kartaca kalıntıları  İÖ 9. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Sonra Romalılar tarafından restore edilmiş ve Roma İmparatorluğunun en önemli başkentlerinden biri olarak tarihte yerini almıştır. Antik şehirde Kartaca müzesi, Roma hamamı, Romalı zenginlere ve asillere ait olan villalar, tiyatro, tapınma yerleri ve diğer arkeolojik kalıntılar bulunmaktadır.

 

 

Kartaca kasabası hem arkeolojik dokusu hem de iyi korunmuş plaj ve sahiliyle turistik değerini bugün bile korumaktadır. Tıpkı diğer turistik şehirlerde görünen koruma duygusu Kartaca sahilinde de kendini göstermektedir. Yani çok katlı olmayan turistik konaklama işletmeleri ve bunlara ilave Tunus mimari özellikleri ve de kültürü ile donanmış lokantaları da görmek mümkün olmaktadır.

 

Kartaca’ya çok yakın yine Akdeniz kıyısında limana yakın tepe üzerine kurulmuş tarihi kasaba Sidi Bou Said’i görmeden geçemeyiz.  İster köy deyin ister kasaba, ancak mavi ile beyazın birbirine bu kadar çok yakıştığı bir yerleşim yeri herhalde dünyada az bulunur. Tepede başlayan konutların kademeli bir şekilde sahile doğru inişi bir başka muhteşem ve insanı gerçekten çok büyülüyor.  Kasabanın trafiğe kapatılmış dar sokakları, binaların alt katlarındaki dükkanlar, kafeler, lokantalar cıvıl cıvıl insan kaynıyor. Kasabanın en önemli özelliklerinden birisi renk uyumu yanında kapılarının özelliğidir. Kapıların tokmaklarının anlamları, kapı üzerindeki raptiye biçimindeki sosyal ayırım belirtileri ayrı bir anlam kazanmaktadır.

 

1915 yılından beri koruma altına alınmış olan kasabanın bir başka özelliği çok yakınında şimdiki Cumhurbaşkanı Ben Ali’nin konutunun önünden geçmeniz ve şık giyimli trafik polislerinin trafik akışını kontrol etmeleridir.

 

 

 

 

 

Kasabanın ilginç, yürüme keyfi veren dar sokaklarına açılan evlerin duvarları kırmızı sardunyalar, pembe begonvillerle sarılmış ve de avluları süslemektedir. Kasabanın kültürel ve doğal dokusundan etkilenen Paul Klee, Auguste Macke, Andre Gide ve Michel Foucault gibi bazı ressam ve yazarlar ev alarak buraya yerleşmişlerdir.

Sonuç olarak dört gün gibi kısa bir süre içinde Tunus’u tanımanın yetersizliğini bir yana bırakırsak, gördüklerim beni hem etkiledi ve hem de düşündürmedi değil. Nasıl mı? Benim güzel memleketimdeki kültürel, tarihi ve doğal dokuyu neden onlardan daha iyi koruyamadık diye. İşte bu noktada suçlu aramak yerine suçu hepimizde ve de yönetimlerde aramalıyız diye düşünüyorum. Hani derler ya., zararın neresinden dönülse kardır mantığından hareketle tekrar oturup düşünelim ve yanlış yapmama konusunda kendimize söz verelim ve güzelim değerlerimize sahip çıkalım, koruyalım.

 

2008 turizminin başarılı geçmesi dileklerimle….

 

 

 

Prof.Dr.Ahmet Aktaş

Alanya İşletme Fakültesi

Dekanı

Yayın Tarihi
02.05.2008
Bu makale 11654 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!