Ve nihayet Ekim geldi. Sezonun sonu göründü. Bir aya kadar sezonun muhasebe defterlerine ilk gerçek neticeler, o yalan söylemeyen rakamlar, sayılar düşecek.
Eksi mi artı mı ?
ne kadar.?
Rakamlar yalan söylemez.
Peki müşteri memnuniyeti ne durumda?
bu sezon eksi mi yoksa artı mı?
Bunu hangi deftere yazıyoruz.
Müşteri de yalan söylemez.
Müşteri memnuniyetini hangi rakamlar ile hangi defterlerde muhasebe kayıtlarına geçiyorsunuz?
Son 30 yılda her türlü badireyi başarı ile atlatan, ekonomik krizlere göğüs geren, terör karşısında yıkılmayan, karalama kampayaları karşısında ak ve tertemiz duran sektörümüz ilk defa sektörel kritiğe maruz kalıyor.
Almanya'nın en prestijli haftalık gazetesi "Die Zeit" bu sayısında Türkiye'de özellikle Antalya otellerinin tatilcileri tatil ile tıka basa doyurduğunu ama bu tokluğun yavan olduğunu ve tat vermediğini yazıyor.
"Tok tatil" 'Doyuran Tatil'
Bu başlıklar ile duyurulan haberde "Her Şey Dahil Sistemi" yerden yere vuruluyor.
Haberde, Antalya bölgesinde otel sayısının hızla arttığı, bu nedenle de oteller arasında kıyasıya bir fiyat savaşı başladığı belirtiliyor.
Yoğun yatak kapasitesi ve 'Herşey Dahil' eşittir: 'TOK Tatil' deniyor.
Bu sistemin otel genel müdürlerini yurt müdürlüğüne indirgendiğini, otellerde çalışan garsonların ise, beyaz gömleklerle sadece çöpleri toplayan hizmetçiler haline dönüştürdüğünü yazıyor Avrupa'nın en ciddi gazetesi Die Zeit..
Die Zeit okuyucularına sormaya devam ediyor:
"Türkiye'de bu kadar az paraya özellikle kış aylarında, kaliteli içeceği, kaliteli eti, servisi veya saygıyı nasıl umut edersiniz?"
ve
Antalyalı otelcilerin bu yolla çabuk para kazanma yolunu seçtiğini ancak, bu fiyat yarışında bazılarının battığını belirtiyor.
Göynük beldesinde restoran işletmecisi olan Yahya D. ile yapılan bir röportajın da yer aldığı haberde, Herşey dahil sistemi hakkında detaylı olarak bilgiler veriliyor ve Otellerde ne gibi ürünlerin yemeklerde kullanıldığı tek-tek veriliyor.
Başka bir turizmcinin ağzından, bazı mutfak sırları anlatıyor.
Esprili bir dille otelcinin en çok hoşlandığı turist profili'nden de bahsediliyor:
Az alkol alan ve çabuk sarhoş olan turistler ...
Antalya'nın neredeyse her yerinin herşey dahil sistemi ile çalışan ve bu sistem üzerinden birbiri ile rekabet eden otellerle dolduğu ve geri dönüşümün artık mümkün olmadığı yorumu ile sona eriyor.
Şimdi bazılarınızın gazeteye hak verdiğini, bazılarınızın da kızdığını, bazılarınızın ise daha da ileriye giderek "yeter artık beğenmeyen gelmesin" dediğini duyar gibi oluyorum:
Eminim ki:
Hatta bazılarınız "Bu Almanlar da amma çok bilmiş" diyorsunuz.
Bunları hepsini duyuyorum.
Ama ben yine öğrendiklerimi sizler ile paylaşmak istiyorum:
Unutmayın:
Piyasalar haindir.
Piyasalar sadece talep gören'in dostudur.
Piyasalar vefa bilmez, gönül, hatır, millet , milliyet tanımaz
Piyasalar bugüne bakar, dünü, geçmişi ve hatıra defteri yoktur,
Piyasalar oynaktır, kırılgandır, dansözdür, nankördür..
Ama ben şahsen Die Zeit gazetesine tam olarak katılmıyorum. BU yazılanları önyargılı buluyorum.
Almanya'nın milyonlarca en kültürlü, en bilinçli en angaje insanlarının okuduğu Die Zeit gazetesi'nin yazarına yazılı olarak şunları da ilettim.
Türk turizmini sadece 3-4 oteli ve tek bir bölgeyi gezerek, inceleyerek anlayamazsınız, anlatamazsınız.
Türkiye'ye her yıl turist olarak her dinden ,dilden, kültürden ve ırktan yüzbinlerce, milyonlarca insan geliyor.
Bu milyonların arasında Almanlar'dan kat-kat dünya zenginleri de var Avrupa'nın en az gelirlileri de.
Herkesin bütçesine göre ürünümüz var. Günde 10 Avroluk odadan 10 bin Dolar'lık villaya kadar müşterilerimizin hizmetine sunuyoruz.
Ayrıca unutmayın: Türkiye büyük bir turizm ülkesi.
Yılda 50-60 bin turist alan pazifikte veya okyonusta bir ada değil bizim ülkemiz.
Dünya standartları üzerinde hizmet veren otellerimiz de var. Türkiye'nin birçok All inclusive otelinde çıkan yemekleri bazı ülkelerde çok para ödeyerek A la carte restoranlarda bile yiyemezsiniz.
Türkiye Avrupalıları ve Rusları lezzette ve ikramda şımarttı.
Onlara olağanüstü bir tatil heyecanı, ekstra bir tatil sevinç'i yaşattık.
Türkiye de rüya gibi oteller var. Bunların sayısı hiç de küçümsenecek kadar az değil.
Bunları Alman muhabire yazmasına yazdık ta yine de şapkamızı önümüze koyup bu iş nereye gidiyor?" diye düşünmenin tam zamanındayız.
Yıllardır doğruları da hep konuştuk, not aldık ama...
.. yine de bir defa da hatırlatalım:
Avrupa Türk Turizm Konseyi ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ATSO tarafından Nisan 2006'da Sungate Port Royal Otel'de düzenlediğimiz 2. Türkiye- Avrupa Turizm Zirvesi'nde bakın TUI Almanya Genel Müdürü Sören Hartmann, neler söylemişti:
"Bugünkü başarınız yarına yetmeyebilir"
"Yeni şanslar bulun"
"Türkiye muhteşem bir doğaya sahip. Doğa ve çevre turizmi yapmalısınız. Bunun için de çevreyi korumalısınız"
"Sadece deniz, kum, güneş özellikleriyle turizm olmaz"..
"Alternatifler bularak hemen uygulamaya koymalısınız."
"Başarılı, ancak tek yönlüsünüz"
"Turistin tatil anlayışı değişiyor. İnsanların hayaline hitap etmeniz gerekiyor. Sağlık ve spor turizmine yönelmelisiniz.
"Kadın ve yaşlı turist sayısı artıyor, buna göre hazırlık yapın"
"Turizmde kaliteyi ve duyguyu ön plana çıkarmalısınız."
" Otellerinizde farklılık yaratın, turistin ihtiyacına yönelik şeyler yapın"
Ve yine göz açıp kapayıncaya kadar aradan üç sezon daha hızlıca geçti:
Peki bunları söyleyen büyük tur operatörleri kendileri otelciliğe nasıl bakmaya başladı:
Bundan sadece birkaç hafta önce piyasa lider TUI'nin ve Thomas Cook'un yeni otel marka çalışmaları ile bir bildiri dünya piyasalarına ulaştı:
İki büyük tur operatörü birbirinden habersiz aynı araştırma ve piyasa gereksiniminden doğan ihtiyaç karşısında yeni otelcilik konseptlerini açıkladılar:
TUI'den 'Sensimar'
Thomas Cook'tan 'Sentido'
Bu iki yeni otel konsepti oda yerine duygu, 'gerçek tatil hissi' yüklü,
TUI'nin yeni otel konseptinin felsefesinin açılımı şu ispanyolca sözlerde saklı:
"sense y mare"
yani 'His, duygu ve deniz '
Thomas Cook' 'Sentido' su ise yine ispanyolca 'hissettim' 'anlam ifade etti, 'bu tatile değdi 'anlamında duygu yüklü tatil memnuniyeti itirafından oluşuyor.
Turizm de müşteri memnuniyeti bazen çok küçük minnacık işlerde saklı.
Hürriyet Akdeniz yazarı Bülent Ecevit'in yıllar önce gazeteden koparıp cüzdanımda sakladığım köşesinden aktarıyorum:
Çiçek temizliktir.
Kemer'de bahçıvan Mustafa Kaya ile 40 derece sıcaklığın altında başında hasır şapkasıyla çalışırken karşılaştık.
"Oteli, binayı, betonu saklayan çiçektir, bitkidir, yeşildir.
Bitkilerle kaplanmış doğal ortam insana her zaman huzur verir, mutlu eder" dedi bir çırpıda.
Mustafa Kaya, sorumlu olduğu bahçeyi güzel bulan yabancıların kendisine bahşiş bile verdiklerini şöyle anlattı: "Bahçeyi seviyorlar, beğeniyorlar. Güzel buldukları için bahşiş veriyor kimileri. Bahşişin değeri önemli değil, beğendiğini hissettirmesi benim için çok anlamlı."
Türk tatilcilerden böyle birşey görmemiş bahçıvan Kaya. "Beklemiyorum da. Üstüne basmasınlar, bitkiyi korusunlar yeter zaten. Bitki sevgiden anlar. Sevgiyle bakım yapılırsa bitki de bahçe de gözel olur" dedi ve şöyle devam etti:
Bitki sevgi ister
"Otel misafirleri veya yoldan geçenler çiçekleri, ağaçları okşamalarına çok seviniyorum. Değer veriyorlar, bunu hissediyorum.
Tam bu yazıyı bitirmeye çalışırken 30 yıllık arkadaşım Mevlüt Yeni'nin çok tartışılacak şu satırları İnternet'te düşüyor:
"İddia ediyorum ki, yarın sabah itibariyle sıkı bir denetim yapılsa sadece Antalya bölgesinde faaliyet gösteren özellikle 5 yıldızlı tesis sayısı 200'lerden 100'e düşecektir.
Son yıllarda her ne kadar otelciler para kazanıyor gibi görünseler de bana göre, sezonun hala 7 ayda sınırlı kalması, döviz kurlarının düşük kalması, tüm bunlara bağlı olarak içerideki maliyetlerin sürekli artması otel işletmecilerini ciddi ciddi zora sokmuştur.
İşin kötüsü "çürük elma" misali, yaşlanan bakımsız tesisler diğer lüks tesislerin değerini düşürüyor. Olumlu referans vermiyor.
Bu tespitler Mevlüt Yeni'nin
Bence yaşadığımız sıkıntı yeni kaynaklar ve anlayışlar yaratma becerimizin eksiliğinde yatıyor
En çarpıcı hatamız sektörde tek boyutlu aynı ürünlere yoğunlaşmamız ve fiziki olarak hep en büyük yapılara , çok oda sayısına kendimizi kilitlememiz.
Hepimizin aynı sahada aynı kaleye şut atıyoruz
Yeni sahalar ve yeni şut çekilecek kaleler aramıyoruz,bulamıyoruz.
Vizyonumuz kurumuş anlaşılmaz bir durum içersindeyiz.
Ramazan bayramınız mübarek olsun.
--
Hüseyin Baraner
Managing Director
TRAVEL NETWORK
Turizm Araştirma ve Strateji Merkezi
Zerdalilik Mah.,Burhanettin Onat Cad.No: 74/9, 2nci Ateş Apt.
Antalya/Türkiye
+90 0242 321 64 11 Fax: +90 0242 321 64 11 /
Mobile: +90 532 5570459 /+49 177 8387972
hbaraner@gmail.com baraner@baraner.com
www.tourexpi.com www.baraner.com, www.trav.io