Teşekkür ederim Hocam…

23 yıldır görev yaptığım Akdeniz Üniversitesinde, bir çok Rektörümüz olmuştur: Sayın Prof.Dr.Karpuzoğlu, Sayın Prof.Dr Uçar, Sayın Prof Dr. Akaydın ve Sayın Prof Dr. Kurtcephe.

 Hiçbir Rektör adayımız seçim süresince veya öncesinde biz Okutmanlara ulaşmaya çalışmadıkları, ne sorunlarımız ve dileklerimizle ilgili bir girişimde, ne de kendi projeleri ve amaçları ile ilgili bir bilgilendirmede bulunmadıkları  bir kurumda, canı gönülden özveriyle çalışan, hiç hayır demeden verilen tüm görevleri en iyi şekilde yerine getiren, sayı olarak bir çok Fakültelerden bile çok Öğretim Görevlisine sahip olan bizler, “oy hakkımız” olmadığı için hiç ciddiye alınmamış olmanın üzüntüsünü şimdi çok daha iyi anlamış olmaktayım.

Oysa öğrencilerle en çok iç içe olan, ders saati olarak onlarla daha sık zaman geçiren, yüzlercesine amfilerde değil de, onlarcasına dersliklerde samimi bir şekilde ders veren, bire bir sorunlarıyla, sıkıntılarıyla ilgilenen,  biz okutmanlarız.

 Bir çok hoca için “sürüden” biri olan bir tıp öğrencisi, bizim için “aileden” biri şeklini almaktadır. Kısaca öğrenciye sadece ders değil, insanlık dersi de veren biz okutmanlar, ilk kez( kendi adıma söylüyorum) “adam yerine” konulmuş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Unutulmaması gereken en önemli nokta, bizler doktorlar, mühendisler, avukatlar dan önce, İNSAN yetiştiriyoruz. Bir insan yetiştirmek için de insana güven, saygı ve değer veren bir ortamın varlığını hissetmektir.

“OY”umuz olmasa da, bizlere ulaşmaya çalışan Rektör adaylarımızdan Sayın Prof. Dr. Hüseyin Basım ‘a çok TEŞŞEKÜR ediyorum. Bizlerin mail adresine ulaştırdığı yazısını da sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Değerli Öğretim Görevlileri ve Okutmanlar,

İnancım odur ki herhangi bir kurumdaki verimlilik doğrudan çalışanların mutluluğuyla ilgilidir. Sevgi ve huzurun bulunmadığı ve özellikle güven duygusunun yok edildiği iş ortamlarında üretkenlikten bahsetmek de mümkün değildir.

Üniversitemizin farklı akademik birimlerinde 10 ayı aşkın bir süredir yapmakta olduğum bireysel ve gruplar halindeki görüşmelerim sonucunda:

1)    Öğretim elemanlarımızın “anti-demokratik uygulamalar, yanlı kadro atamaları, liyakatsizlik, idari ve akademik mobbing uygulamaları, otomasyon sistemi vb olumsuz koşullar nedeniyle ileriye dönük kaygı, üzüntü, huzursuzluk ve belirsizlik içerisinde olmaları,

2)    “Özgür ve Üreten bir Üniversite Yaşamı” yerine “Gözlenen ve Gözetlenen bir Üniversite Yaşamı” kavramının hakim olması,

3)    Öğretim elemanlarımızın birbiriyle olan insani ilişkilerinin giderek artan güvensizlik ortamında her geçen gün zayıflamış olması, kırgınlık ve küskünlüklerin artması,

4)    Öğretim üyelerinin özgür iradeleri ile kurguladıkları akademik çalışmalarının başlatılması, sürdürülmesi ve sonuçlandırılmasında karşılaştıkları zorlukların ve sorunların her geçen gün artması,

5)    Bazı öğretim elemanlarımızın hissettikleri ve/veya yaşadıkları çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle başka bir Üniversite ya da Kurumda görev alma isteklerinin artmış olması,

6)    Üniversitemiz öğretim elemanları arasında kamplaşmaların ve en kötüsü de korkunun hakim olması gibi bazı önemli çıktıların netleşmiş olması, bir akademisyen olarak beni derinden üzmüştür.

Üniversitemizin 2012-2016 yıllarını kapsayacak olan yeni üst yönetim döneminde, tüm idari ve akademik birimlerimizde huzurun ve güvenin tam olarak tesis edildiği, kimsenin kimseden çekinmediği aksine birbirine saygı ve güven duyduğu ve sevgiyle el uzattığı bir ortamın oluşturulmasına acil gereksinim bulunduğu açıktır. Bu gereksinimi adil, şeffaf ve likayate önem veren ve her türlü idari ve akademikbaskılardan (mobbing) uzak bir yönetim ve yönetici anlayışı ile hep birlikte sağlamamız gerektiğine olan inancımı da bu vesile ile bir defa daha sizlerle paylaşmak istedim.

Demokratik olmayan her türlü baskı ve yıldırmalar sonucu zarar gören akademik ve idari personelimize, göreve geldiğimizde kendilerine her türlü hukuki desteğin  sağlanarak maddi ve manevi kayıplarının kesinlikle telafi edileceğini taahhüt ederim.

Her şeyi ile özel bir kent olan Antalya’da mutsuz, bilimsel olarak giderek kan kaybeden ve halen Antalya, Türkiye ve dünya ile bütünleşememiş bir üniversite görünümünün gelecek yönetim döneminde değişeceğinden emin olabilirsiniz.

Tüm öğretim elemanlarımızı huzurlu, mutlu ve başarı dolu bir “değişime davet” ediyorum.

Saygı ve sevgilerimle.

Prof. Dr. Hüseyin BASIM “

Yayın Tarihi
10.04.2012
Bu makale 7880 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Düşünüyorum da bu durum karşısında Türkiye de genel seçimlerde de sıradan vatandaş oy kullanmamalı??? Etiketi olanlar, ya da en az üniversite mezunu olanlar başkanı belirlemeli. Cahil insanlarla okumuşların oyu aynı tefeye konuyorsa, yanlış yapılıyor demektir. Öğretim Görevlileri ile Öğretim üyesi ayrımı yapılıyorsa, seçimlerde de en azından okumuş ve cahil ayrımı yapılmalı. Kimi özgür irade, kimi güdülen, öyle değil mi?

Ali Yılmaz 11.04.2012

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!