Aşk acısı, ne 7 tanır ne de 70. Her yaşta aynı şekilde acıtır.
Akıl veririz her zaman, aşk acısı çekenlere. Mantıklı ol, beynini kullan, sen akıllı insansın deriz. Oysa duyguların estiği sahalarda beyin çoktan yerini kaybetmiştir. Boş laflar gibi gelir yapılan teselliler, gösterilen mantıklı yollar. Biliriz ki bir süreçtir yaşanması gereken ve hiçbir kimse, hiçbir kelime yeterli değildir bu acıyı hafifletmek için. Tek çare zaman. Zaman her acının ilacıdır.
“Hocam içim acıyor, ölecek gibiyim, nefes alamıyorum”… ne kadar da tanıdık değil mi bu sözler. Sevmesini bilen her insanın hayatında en az bir kez yaşanandır aşk acısı. Daha dün birlikte hayaller kurarken bugün nasıl biter diye sorgulayıp anlam veremediğimizdir, severken artık sevilmediğini öğrenmektiraşk acısı. Hiç bitmeyecek, bizi bir ömür taşıyacak sandığımız, dünyamızı renklendiren duygunun terk edilişidir aşk acısı.
Gençlik yıllarımızda yaşanan bu acıyı taşımak çok daha zor, mantıklı olmaya zorlayamıyoruz kendimizi. Dünyamızın merkezi oluyor bu duygu. Onsuz yaşam sıfırlanıyor sanki. Hepimiz yaşadık bu yılları. Ben teselli ederken, aslında bu durumun tesellisinin olmadığını biliyorum. Ağızdan çıkan her lafın anlamsız geldiğini de. Ama çaresizlik, ancak zaman karşımdaki acıyan kalbi teselli edecektir. Bunu da biliyorum, keşke o acıyı çeken de bunu bilebilse.
Nerden geldi aklınıza diye düşünüyorsunuz belki. Bir öğretim yılı daha bitti. İlk sömestr de yıldız gibi derste parlayan bazı öğrencilerimin ikinci sömestr sonunda bir anda söndüklerini fark ettim. Gözlerinde parıltı yok oldu. O neşeli halleri, derste cıvıltıları,katılımları bir anda kayboldu. En büyük sorunda başarıdaki gerileme oldu. Beni üzen kısımda buydu. Bir çoğu aileden uzakta, ya yurtlarda, ya da arkadaşlarıyla bir evde. Kimileri çok çekingen, çektikleri acıyı paylaşamayacak kadar utangaçlar, ya da gurur meselesi yapacak kadar toylar.
Bu acıyı çeken bir öğrenci için, hayat duruyor adeta. Ne derslerin önemi kalıyor, ne de yaşamın anlamı. Ne eğitim, ne meslek ,bir anda önemsiz oluyor tümü. Ona ulaşmak da imkansız. Karşınızda oturan sadece bir beden, ruh başka yerde. Belli ki devam alarak en azından vicdanı rahatlayacak, katılım olmasa da. Aslında çok çalışkan, bir o kadar da zeki, öncesini biliyorsunuz, sonrasını değerlendirirken yüreğiniz sızlıyor. Çünkü başarısına engel aşk acısı. Geçer diye beklerken sömestr bitiyor, sınavlar yaklaşıyor ve bu acının bedeli kaybolan bir eğitim yılı oluyor.
Öğrencilerimin her türlü sıkıntısına ışık tutabilirken, aşk acısı söz konusu olunca elimin kolumun bağlı kalması, anne olarak nasıl da üzüyor… geçer her türlü acı gibi, aşk acısı da geçer.
Ne güzel olurdu, aşk insanı olur olmaz zamanda yakalamasa, yakaladıysa da olur olmaz zamanda çekip gitmese. Başarılı bir gelecek sene ve bunun bedelinin bir eğitim yılı olmaması dileğiyle…Sizleri çok seviyorum….