Güneş karanlıkta…

Telefon çaldı, çok geç bir saatti. “Hocaaam, canım hocam, sesinizi duymayı ne de çok özlemişim.” Seste özlemden çok acı vardı. Titriyor. İrkildim. Tanıdık geldi. Her insanın zaman zaman yaşadıkları sesinde yansır. Belli ki bu saatte aradığını göre gerçekten canı yanıyor.  “ Hocam, ne olur o kaleminizi bir de benim için kullansanız, birkaç satır da benim için yazsanız. Ben kendimi anlatamıyorum sanırım, siz anlatsanız.Ailem beni anlamıyor,kimse anlamıyor.”

Karşınıza bir insan çıkıyor. Gençlik, mantıktan çok duyguların ön planda olduğu bu yaşlarda, ne ailenizin yorumları ve düşünceleri, ne de çevrenin sizin için duydukları endişe pek umurunuz olmuyor. Söylenenlere, anlatılanlara, verilen emsallere sağır ve kör oluyorsunuz. İçinizdeki bu duygu, yüreğinizdeki bu çarpıntı, elinizi, kolunuzu bağlayıp, görebileceğiniz birçok gerçeği görmez kılıyor.

GÜNEŞ‘in yaşadığı bu durum, bazılarımızın yaşadıklarından farklı değil. Ailesinin tüm uyarılarına , eş olarak hayatına aldığı insanın kişilik olarak kendinden çok farklı olduğunu gösterme çabalarına rağmen, aksine bir eylem, inadına bir tepkiyle, aile rızası olmadan evlilikle sonuçlanıyor. İlk başta ailenin onaylamadığı bir insanla evlenmenin verdiği huzursuzluktan çok, onlara rağmen mutluluğu yakaladığı düşüncesi bir süre gerçekleri algılamasına engel oluyor. Zaman ilerliyor, yaşama bakış, hayattaki duruş, gelecek beklentileri her geçen gün bu iki kişinin dünyasında çok farklı algılandığını, bambaşka kulvarlarda yer aldığını izlemek, hissetmek, evliliğe olumsuz yansıdığını görmek kaçınılmaz gibi görünüyor.

Herkes kendince çaba gösteriyor, bir şeylerin yolunda gitmesi için, bu birlikteliğe karşı çıkan ailelere aksini ispat etmek için, attıkları adımdan pişman olmadıklarını sergilemek için sürekli bir savaş veriliyor. Kişiler bu zaman içersinde ne kadar çok yıprandıklarını ancak birbirlerine olan sevginin ve akabinde saygının tükendiğini görünce anlıyorlar. Bıkkınlık, bezginlik, yorgunluk ve çaresizlik…Uzunca bir süre “aileler ne der” endişesi içersinde sürüklenip gidiyorlar kendi mutsuzluklarında.

Hal dayanılmaz olunca da, evliliği bitirme kararı alınıyor. Aklı başında yetişkin iki insan olarak alınan bu karar, bir tarafın öfkesi ve kıskançlığı yüzünden erteleniyor. Bu arada ev dağıtılıyor, kadın toplum ve aile baskısı altında anne baba evine dönmek zorunda bırakılıyor. İşte asıl olay burada başlıyor. Bu ana kadar yaşanan her şey normal, ve herkes yaşayabilir.

Toplum baskısı, aile baskısı kocaman bir bireyin hayatını karartabiliyor. Yıllarca ayrı bir düzen kurmuş  bir insandan evini kapatıp, anne babasının yanına dönmesi gerektiğini, tek başına “dul” bir kadın olarak yaşamasının doğru olmadığını söyleyerek, duygusal açıdan sebepler getirip mantığı tümüyle rafa kaldırarak, bir insanın hayatını ancak bu denli alt üst etme hakkına sahip olan bizim aileler  ve toplum kurallarımız, maalesef kendine öz güveni olan, güçlü bir kadın dediğim bir insanı bile esir alabildiğini görmek acıtıyor doğrusu.

Sizin olan, edindiğiniz her şeyi bir kenara atıp, bunlara alışkanlıklar da dahil olmak üzere, sil baştan tekrar  bir zamanlar evlenerek ayrılıp çıktığınız aileye yeniden dönmek, ve sizi o güne kadar siz eden bir çok şeyi yok saymak, ve yeniden ailenin küçük çocuğu olarak muamele görme durumuna ağlamalı mı sevinmeli mi tartışılır. GÜNEŞ mutsuz, GÜNEŞ çaresiz. Tek başına devam ettirebileceği bir yaşamı sırf anne baba istemediği için toplum baskısına teslim olmuşçasına mutsuz bir şekilde şimdilik sürdürüyor. “Bu evden çıkarsan ölümüme bile gelemezsin” diyen bir baba var karşısında.Yalnız yaşamasını hiç onaylamayan bir aile.

Yazık. Bu toplumda tek başına, evliliğini bitirmiş bir kadın olarak ayakta durma şansının baştan alındığı, bu düzene yazık.  GÜNEŞ in ailesinin endişeli tutumunu yargılamak yerine, bizim toplumumuzdaki yalnız bayanlara karşı olan genel tutumu, düşünceyi, algılamayı değiştirmeye çalışmak belki çok daha doğru olacak. Bir aileyi böylesine bir baskıya götüren nedenlerin sebebini kendimizde aramanın zamanı çoktan geldi geçiyor gibi. Bu kadın çocuğunuzun annesi, kız kardeşiniz, hatta kızınız olabilir. Yaşam mücadelesini tek başına vermeye çalışan bir kadının, GÜNEŞ in, hayatının  zindan olmasına neden olan davranışlar  yaratmaktansa, zindan edenlere engel olmak,tüm GÜNEŞ’lerin yanında yer almak, aydınlığa   giden doğru  yol olabilir…

Yayın Tarihi
08.06.2010
Bu makale 11180 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Ne kadar çok kendimizden bir şeyler var bu yazıda, ne kadar tanıdık her cümle... Umarım Güneş bütün bu baskılara rağmen dik durabilir. Güneşler o kadar çok ki...

ulviye kazanç 12.06.2010

biz neden böyleyiz neden kendi GüNeŞlerimizi zorla balçıkla sıvarız neden sanki bize düşmüşçesine nefesini keser kesilmesine göz yumar yok sayarız.. işin en kçtüsüdü bunu namus sayarız.. Herkes hata yada hatalar yapacakki doğruları görsün bu ne biçim düzen böyle ya...

arzu 09.06.2010

sevgili arkadaşım, ne güzel bir konuyu dile getirmişsin. Bende yıllar önce Güneş'in verdiği kararı veren ve daha ötesinde bir küçücük bir kız çocuğunu yanlız yetişterecek olmanın yükünü de sırtıma almış biri olan arkadaşı çok iyi anlıyorum. Yıllar öncesinde hiçbir şey kolay olmadı benim için de. Ancak dayandım,direndim ve en önemlisi başımı eğmedim, " dul kadındır " diyenlere inat yaşam tarzımı ilkelerimden ödün vermeden sürdürdüm, elbette dışardan akıl vermek çok kolay, içinde çekene sormak lazım. Ancak Güneşin çektiği manevi işkence, bunca sıkıntıya ilerleyen ay ve yıllarda birde çocuğun eklenme olasılığı bir an önce karar vermesini gerekli kılıyor. Sadece şunu unutmasın, " ağlarsa anam ağlar ,gerisi yalan ağlar" en kötü anlarımıza,herşeye rağmen onlar yanımızda, bence destek alacağı ilk kişiler yine ailesidir, gerekirse amca,dayı,teyze gibi yakınlarının desteğinini de alarak, ailesi ile ortak bir yol haritası belirlesin. umarım önümüzdeki günlerde kendisinden iyi haberlerini alırız.

Necla Öz. 09.06.2010

Toplumsal gerçekler. Bir zaman bir kitap okumuştum bu konular ve yaşam ile ilgili acaba beni ne bekliyor diye, sadece evlilik değil gelecek yaşamda ne bekliyor olabilir diye. Bir gencin hayata farklı farklı yollardan bakarak hayatını kurtarışını anlatan güzel bir kitaptı... Bir gencin duygularına hakim ama duygusuz olmadan, mantıklı düşünüp ama duyguyu hiçe saymayan bir bakıştı...

Mehmet Selman 09.06.2010

Bende yalnız yaşayan bir kadın olarak, hayatın zorluklarını tek başıma gögüslemenin gururunu yaşıyorum. Kişi engelleri aştıkca kendini daha gÜçlü hissediyor. Anne-babanın kanatları bir yere kadar.Kadınlarımız bunları artık aşmalı yere saglam basmaını bilmeli...Saygılar ...

Beyhan Demirkan Kellecioglu 09.06.2010

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!