Koltuk Sevdası

Yalnızca bir koltuk deyip geçmeyin.  Çok önemlidir bir çok insan için. Kimileri üzerinde oturur, düşünmeyi öğrenir, karar vermeyi, insanları değerlendirmeyi, plan program yapmayı,olumlu işlere imza atmayı. Kimileri üzerinde uzanır, düşünmeden yargılamayı,  yapmadan yıkmayı, insanları harcamayı, eleştiriyi öğrenir.
Koltuk değip geçmeyin, koltuk vardır rahat, oturunca kalkası gelmez insanın. Gömüldükçe gömülürsünüz , rehavet çöker,ayaklarınızı yerden keser. Kalkarsam kaptırırım korkusuyla sıkı sıkı sarılırsınız kolçaklara.
 O kadar uzun süre oturursunuz ki, oturduğunuz yerin inceldiğini, delindiğini fark edemezsiniz, algılayamazsınız.
Ufaktan ufaktan bir delik açılır, her geçen gün büyüyen bu deliğin farkına vardırmaz koltuk sevdası. Etrafınızdaki insanlar anlar ancak bir şeylerin değiştiğini. Ne tuhaf, sizi yadırgayan bakışlar umrunuz olur, ne de kulaktan kulağa hakkınızda söylenenler.
Anlayamazsınız çoğu zaman, itibar, sahte tebessümler , yatırımlar size mi, koltuğa mı? Belki de işinize gelir anlamamak, lakin anlamış olursanız, koltuktan feragat etmeniz gerekebilir.
Ama sevda ya bu, vaz geçmek olmaz. Açılan bu delikten, yavaş yavaş akıp giden kişiliğiniz, bununla birlikte sarsılmaz sandığınız karakteriniz, prensipleriniz, doğrularınız, sizi siz eden en önemli kriterleriniz usulca akarken koltuk sevdanız sizi kör eder, sağır eder, dilsiz eder.
Kara sevdadır koltuk sevdası. Sizi uzaklaştırır dünden, bugünden, yarınlardan. Canım dediklerinizden uzaklaştırır, dostlarınızdan, ailenizden. Sizi sizden alır götürür, ne olduğunu anlamadan kendinize yabancı olursunuz.
Bir süre sonra oturan, içi boşalmış bir figür olursunuz sadece. Benliğinizi kaybetmiş, ideallerinizi hiçe saymış, başkaları tarafından doldurulmaya hazır bir kukla haline gelmişsiniz. Ne büyük oyundur koltuk sevdası. Bir gün bu sevdanın tükeneceğini hayal etmek bile ürpertir sizi.
Korku sarar içinizi. Koltuk çok rahat ya hani. Bırakmamak gerek, kaptırmamak asla. Sıkı sıkı tutunmak. Size uzanan ellere sarılırsınız, bu arada ellerin sahibi önemsiz olur. Yeter ki, sizin koltuğun üzerinde kalmanızı sağlasın, bir çift el yakalasın sizi, o muhteşem koltuğunuzdan kayıp gitmeyin.
Ne kaybedilen kişilik, ne gurur, ne de onur rahatsızlık vermez, ya koltuk kaybedilirse? Kazanmak isterken kaybettiğinizi ancak o delikten tümüyle kayıp gittikten sonra anlarsınız…

Kara sevdadır koltuk sevdası….

Yayın Tarihi
03.10.2009
Bu makale 11563 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Koltuga sevinerek oturursunuz ama kalkarken vijdanınız rahat kalkabiliyor musunuz. Bunu başarabilene ne mutlu...

07.10.2009

Sayın Hocam Son yazınızı okurken düşündüm mevcut durumu dahi iyi anlatan bir köşe yazarını en son ne zaman okudum diye. Çok gerilere gitmeme rağmen bulamadım. Kalemine sağlık hocam. Siz yazdıkça sizden önce yazıpta şu an aramızda olmayan Apdi İpekçi´ler Uğur Mumcular´ın kemikleri sızlamayacak. ki zaten ancak onlardan okurduk böyle yazıları şu anda olguğu gibi satın alınan medyadan değil. Tekrar kalemine sağlık.

Mehmet Ali ÇAKAR 06.10.2009

bu yazıyı değerlendirmek haddimize değil ama, durumu ne kadar iyi açıkladığınızı söylemeden geçemiyeceğim. Yurdum sisteminin birgün bu kronik hastalığından kurtulması dileğiyle...

Ferhat UÇANKUŞ 06.10.2009

Yurdum insanının kronik bir hastalığına daha değinmişsiniz hocam.. Malesef insanlar o koltuğa oturunca herşeylerini bir çırpıda harcayabiliyorlar..Yani 40 yıllık deneyim, kişilik, tecrübe, bilgi vs. hepsi bir anda yokolup gidiyor..Yerine sadece Ben'lik duygusuyla zavallı bir koltuk kalıyor.. Yüreğinize kaleminize sağlık..

İsa 05.10.2009

iktidar koltuğunda çengelli iğne varmış, bir oturan istese de kalkamazmış bu yüzden... :)) espri bir yana, hayat "iktidar" duygusuyla harmanlamış insanlığı... bu öyle bir güç ki, yokluğu da dert, varlığı da... önemli olan denge galiba...

Alper Şirvan 05.10.2009

Peki değer mi bir koltuk sevdasına her şeyden veya bizi biz yapan bazı şeylerden vazgeçmek?... hocam elinize sağlık ...

SEVDA BİÇER 05.10.2009

Küçükken ağabeyim televizyonun karşısındaki koltuğa kurulur, oturduğu yerden “su getir”, “şunu yap” , “bunu yap” diye emirler yağdırırdı. Onun koltukta, benimse yemek masasının tahta sandalyesinde oturuyor olmam beni hiç rahatsız etmezdi. O büyüktü. Koltukta oturmak en doğal hakkıydı. Ama oturduğu yerden verdiği o emirler yok muydu. Hala aynı kızgınlığı duyabiliyorum hatırlayınca. O koltuk sağlamdı, hiç incelmedi. Yıllar sonra annem modası geçti diye eskiciye verdi...

Hülya Uzun 04.10.2009

tam Türkiye koltukları hocam çok iyi açıklamışsınız elinize sağlık

deniz arık 04.10.2009

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!