Bayram arifesi, birkaç dakikalık iş için uğradığım bankada yaşadığım bir olayı yazmadan geçemeyeceğim.
Sırada 16.cı kişi ve benim çektiğim fiş 50. Yaklaşık 86 dk bekleme süresi yazıyor. İyi ki çantamda bir kitap var. Bayram öncesi koşturmaca dan da birazcık nefes almış olurum diye düşünürken yanımdaki koltuğa şirin, şeker mi şeker bir teyze oturdu. Küçük bir tebessüm, hoş bir sohbetin başlamasına neden oldu. Eski bayramlardan bahsederken, içeriye giren tesettürlü genç bir bayana işaret etti. Kıyafeti dar bir kot ve bir o kadar da dar bluz ve ceketiyle dikkat çekmemesi ne mümkün, makyaj ise uzmanlara kök söktürür.
“Anam bunları ben anlameyom,kafalarını kapatıp ……….açınca bizden daha mı çok Müslüman oluyolar. Galbin temiz olcek çocum galbin.” Kendi baş örtüsünü göstererek, “ al işte biz de kapatıyoz,ama insan gibi,gösteriş etmiyoz, böyle görmüşüz gızım. “
Kafamı kitabımdan kaldırdım izliyorum. Yanlış da değil, kendi içinde çelişen bir durum. Dikkat çekmemek için kapatılan saçlara karşın çok daha fazla dikkat toplayan giysiler. Beden tüm hatlarıyla ortada ve makyaj abartılı. Teyze biraz daha söylenip susuyor. Okumaya devam ediyorum, kafam dağılıyor, birkaç kez aynı satırları okumak zorunda kalıyorum.
Bir anda sessizliği bozan bir tepkili konuşma daha. “ Ene anam on dakka oldu, bu garı boyna konuşuyo, sohbete mi gelmiş?” Tekrar kafamı kaldırıp bakıyorum. Gerçekten yaklaşık sekiz dakikadır veznede dikelen aynı kadın. Daha sonra sıra bana gelince anlıyorum ki bir apartman yöneticisi ve apartman sakinleri adına yatırdığı faturalar. Yani önümüzde bir fişle eşittir 20 kişi işlem yapıyor demektir. Teyzenin tepkisi yerinde yani. Küçük küçük tepkiler, arada bir tebessümler, şeker mi şeker konuşma tarzı, yavaş yavaş geriyor, lakin göz ardı edilemeyecek gerçekler çıkıyor yine ortaya.
70 dakikalık bir bekleme süresinden sonra patlama noktasına getiren bir eleştiri “ öteyanda da bekliyo adam, bekliyo bekliyo sıra gelmiyo.
Sağlık ocaanda bile doktorlar 3 saniyede bi hasta bakıyo. Bunları bi üst mercee şikayet etcen.Govsunlar hepisini.”
Bu acı gerçeğe teyze övgü yağdırırken ben ağlamak istedim. Yüzlerce hasta ve sayısı az doktorlar saatlerce bekleme sırası her yerde. Tüm hastalara bakmak üzere belki de geçiştirilerek yapılan muayeneler. Sadece hastaya şikâyetini sorarak konulan teşhisler ve yazılan ilaçlar. Her hastaya beş on dakika ayıracak zamanları olmadığına göre, başka seçenek bırakılmayan doktorlar. Beklemeye tahammülü kalmamış insanlar, hayattan bezdiren durumlar, mutsuz bir o kadar da karamsar olmamıza neden oluyorlar.
Bankada altı vezne ve sadece ikisinde işlem yapan iki memur. Arka tarafta cam bölmelerde bir hayli fazla çalışan ve karşılarında oturan insanlar, çay muhabbeti ve bayramlaşma faslında. Arada bir hatır gönül yandan kaynayan müşteriler de artısı.
Ben vezneye yaklaşınca memura “ben bu şubede eleman sayısının yetersiz olduğunu, daha fazla memur alınmasının gerekliliğini bir dilekçeyle bildirmek istiyorum, nereye yazmalıyım?“ diye sorunca, rengi atan bir insandan ürkek sesle gelen yanıt “ lütfen hanımefendi yapmayın, onlar eksik eleman diye bakmıyorlar, “siz “ yetersizsiniz diye bizi işten atıyorlar, onların değerlendirmesi sizden farklı. Ben hemen işinizi hallediyorum” . Üzüldüm, bayram arifesi , belki de bir aile babasını üzdüm. Oysa amacım yardım etmekti, şikâyet etmek değil. Özür diliyorum, sistemin getirdiği aksaklıklardan dolayı, yersiz yere eleştirilen ve sözle de olsa, saldırıya uğrayan tüm çalışanlardan, artık tahammülü kalmamış herkes adına özür diliyorum…