Zap zap, aa Pakize Suda Antalya sokaklarında. Acaba tanıdık birini görebilir miyim merakı ekrana kilitliyor bizleri. Güzel havanın tadını çıkarmak üzere bir hayli çok yurdum insanı caddelerde. Pakize Hanım soruyor” Ortadoğu” ülkeleri hangileridir? Aman tanrım yer yarılsa da içine girsem, Japonya’daki depremde okyanusun sularında kaybolsam keşke. Yediden yetmişe, okumuştan cahile, erkekten kadına, yöneltilen bu soruda gelen cevapları duymak bile istemezsiniz. “Güney Amerika, Finlandiya, Moskova, Belçika “ve daha niceleri.
Eee, artık şaşmamalı, neden insanlarımız kör bir şekilde her şeye evet âmin diyorlar, neden önüne koyulanı sorgulamadan löp löp yiyorlar. Neden acaba bu karışım midemize zarar verir mi demiyorlar, şimdi olmasa bile ilerde sindirim sistemimizi alt üst edebilirler mi diye sorgulamıyorlar. Neden insanlarımız düşünme yeteneğini, sorgulama yeteneğini kaybediyor diye sormuyorum artık. Neden insanlarımız sessiz kalıyorlar, korkuyorlar diye de sormuyorum. Üniversite öğrencilerinden ( 3.sınıf İktisat, 4. sınıf Biyoloji) bile bu soruya tek doğru yanıt gelmiyorsa, benim okumamış cahil halkım nasıl doğru kararlar versin. Nasıl düşünsün ve kendi yolunu bulsun. Nasıl kendi kararlarına imza atabilsin. Okumuş, düşünen kısım dediğimiz bile kör kütük cahil ise, mürekkep yalamamış insanım ne yapsın. Elbette eline poşet tutuşturana, sobasına kömür tıkıştırana, yerine getirilmese de verilen sözlere aldanmasına şaşmamalı.
Evet içinde bulunduğumuz eğitim sistemi, İlkokuldan Üniversiteye kadar koşu atı yetiştirmek üzere programlanmış, kafasını derslerden ve sınavlardan kaldıramayan, gerçek yaşamın gidişatını takip etmekte zorlanan ve sadece burnunun önündekileri algılayan harika bir nesil. Güdelim hep birlikte, nasıl olsa kararları ilgililer veriyor, yolları da çiziyor, bize sadece ilerlemek düşer. Sakın kafayı kaldırmayın, ne olur ne olur. “bu yol da nereye gider” demeye kalmadan, tünele kaydırırlar ayağınızı.
Vatandaş desen karnını doyurmakla meşgul, akşamı nasıl yaparız, sabaha nasıl çıkarız endişesi ilersini düşünmeye müsaade vermiyor.” Akşam olsa da a-kanalındaki b- dizisi başlasa. Heyecanlı yerinde de kalmıştı geçen hafta”. Unutalım hep birlikte gerçek sorunları unutalım. Dizilerdeki aile sorunlarına bakarsak, bizimkine de sorun mu denir. Ayıp olur valla, ne güzel güllük gülistanlık yuvarlanıp gidiyoruz. Kör söylesek kör oluruz. Bırakalım nasıl olsa bizlerin yerine karar verenler var, bizim geleceğimizi, hatta kaderimizi çizenler var. Bizim uğraşmamıza gerek yok. Bak uğraşanlar içerde, ne geçti ellerine, biz en iyisi diziden sonra vurup kafayı yatalım. Sabaha Allah kerim. İyi uykular…