Yalnız doğar, yalnız ölürüz.... Aradaki, adına yaşam dediğimiz sürenin dışında. Kocaman bir ömür, içinde barındırdığımız onlarca kişi, binlerce olay. Kalabalık ve çok renkli, yine de kalabalıkta yalnız olan insanlar...
Suskun, düşünceli, uzaklara dalmış,.. beden sadece, ruh yok,uzaklarda, çok uzaklarda..gözler boşluğa bakıyor. Bulacak belki bir şeyler,ancak ne aradığının farkında bile değil. Kendi içinde kaybolmuşluk, çaresizlik, derin bir iç çekiş... Paylaşımın yoksulluğu, adı yalnızlık.
Gecenin ilerleyen saatleri. Bir tercüme olayının tam ortasında dünyayla ilişkimi keşmiş halde,sessizliği bölen bir telefon sesi. Ses tanıdık, ama her zamankinden farklı. Ses yalnız, ses hüzünlü, ses sarhoş…
Çok uzakta değil, çok yakın da sayılmaz, ama o ses ait olduğu insanı bu ortama taşıyacak kadar etkili. Beni içine gömüldüğüm olaydan çekip çıkaran bir ses bu. Kalemi elimden bırakıyorum, önümdeki sayfaları kenara itiyorum. İçimdeki ses ulaşmak istiyor uzaktaki sese. Birkaç dakikalık bir sohbet, yine de çok şey anlatan bir ses. Beynim, düşüncelerim, tercüme işine engel; Kalkıyorum balkona doğru bir hareket. Hava oldukça serin, sabaha göre. İçim titriyor, beyin yine oyunlarından birine başlıyor…
Sorular, cevaplar, yollar, çıkmaz sokaklar…belki de çıkarı vardır, bilinmeyen sokaklar mı demeliyim? “Sen iyi bir insansın, sen güzel bir insansın, bir insana iyi diyebilmek için, o insan gerçekten iyi olmalı. Bunu herkese demem, ama sana diyorum”, şaşkınlık, yüzümde güzel bir tebessüm, yüreğimde sıcaklık, duygularda samimiyet, yine de şaşkınlık. Neden güzel bir arkadaş, bir dost bana “iyi bir insan” olduğumu birkaç kadeh eşliğinde söyleme ihtiyacı duyar? Nedir bu insanı buna sürükleyen?
Kalabalık içinde yalnızlık. Evet, kalabalıkta bulunursunuz, ama size ulaşamayan dalgalar vardır. O an kendinizi yalnız hisseder ve bu yalnızlığın getirdiği burukluk içinde size en yakın kişiyi ararsınız. Ayıkken söylemeye cesaret edemediğiniz, ya da aklınıza getiremediğiniz çok şeyi, birkaç kadeh içince, rahatlamış ve özgüveni artmışçasına telefona uzanır, tuşlara basar ve anlatmaya başlarsınız. Evet değer verdiğiniz, önemsediğiniz, sevdiğiniz bir insana bir şeyleri içinden gelerek söylemenin en güzel yolu belli ki birkaç kadeh desteği.
Düşündüm, bu dostumu düşündüm. Harika bir insan, arkadaşım,dostum dediğim,her şeyimle güvendiğim benim için de çok güzel, çok iyi bir insan. Ama arkadaşım mutsuz, arkadaşım dertli, arkadaşım yalnız…
Düşündüm, güzel insanlar, iyi insanlar neden sık sık üzgün insanlar, üzülenler olurlar? Kendi mutluluklarını ikinci plana attıkları için mi, amaçları başkalarını mutlu etmek olduğu için mi? Çok uzun süre ilke edinmiş bir halde yaşarlar bu süreci. Ta ki dönüp arkalarına baktıklarında “kendim için ne yaptım” sorusu çıkana dek. Hep başkaları için bir şeyler yapıp onların mutluluğunu izleyerek mutlu olmanın dışında, “kendim için ne yaptım?” sorusuna cevap bulunamadığı an, kadehlerde cevap arama süreci başlar. Cevaplar kadehlerde gizli değildir, kadehler soruları doğurur, beyninden,yüreğinden taşarlar. Bir yudum, bir yudum daha derken, içinizdeki tüm sorular, yanıtını alamadıklarınız da, ortaya çıkar. İşte yalnızlık burada başlar…İç çekersiniz, elinizdeki kadehin derinliklerine bakarsınız bir şeyler ararcasına. Boşuna, orada bulabileceğiniz bir şey yok. Aradığınız yanıtlar, dostum dediğiniz insanlarda olabilir. Kadeh ,dosta ulaşmak, dostla paylaşmak için araçtır sadece. Evet, bu gece bana bir dostum ulaştı. Her zaman güçlü, mutlu dediğim bir dostumun, yalnızlığına ve mutsuzluğuna şahit oldum… Kalabalıkta yalnız, mutlu gibi görünmekte,mutsuz. Evet dostum, sen tek değilsin, ilk değilsin, son da değilsin. Bir çoğumuz aynı durumda. İtiraf etmekten korkuyoruz. Kalabalıkta yalnız olduğumuzu kabullenmekten korkuyoruz. Yalnızlık korkutandır çoğu zaman, bunu kabullenmekte zorlanmak doğaldır…
Paylaşmak, paylaşmayı öğrenmek, paylaşmayı başarmak yalnızlığı gidermenin ilk adımı. Etrafa bakıyorum, yalnız insanlar her türlü paylaşıma kapalı insanlar. Mutluluğu paylaşmak,üzüntüleri paylaşmak, maddiyatı paylaşmak, yaşamı, sevgiyi paylaşmak…paylaşmak eşittir mutluluk.Paylaşmak eşittir yalnızlığı terk ediş, paylaşmak umut, paylaşmak güç, paylaşmak sevmek, paylaşmak yaşamak demek…
Evet dostum ,güzel insan paylaşmaya başlamalısın belki de. İçini kemiren sorunlar, rahatsızlık veren durumlar, yanıtını bulamadığın sorular, ucunu göremediğin çıkmaz sokaklar; paylaşmalısın güzel insan, hepsinin yanıtını, tümünün çözümünü dostum dediğin insana- insanlara güvenip paylaştıkça bulacaksın.Çok geç kalmadan içinizdeki sizi paylaşacak dostunuzu bulmanız dileğiyle…
Sevgiyle kalın….