BAKIŞ

Tek kişilik dev kadro zamanı sona erdi!

Bazen yazı yazmak zor geliyor insana, konular o kadar bir sürat içersinde hızla önünüzden akıyor ki, hangisine gelecek yazımda temas edeyim, hangisini ön plana çıkarayım diye düşürnürken takılıp kalıyorsunuz. Bu yazımda bende sizler için  geride bıraktığımız  haftanın en önemli konularına turizm açısından yorum getirmeye çalıştım, sizlere bazı öneriler sunmaya gayret ettim:

Turizmi dünya siyasetinin dışında tutmak gerçekten çok zor.

Küresel Turizm dünya  toplumlarını biraraya getirdigi kadar 'Küresel Siyaset' aynı sürat ile toplumları birbirinden ayırabiliyor, siyasi gerginlikler turizm sirketlerine beklenmedik zararlar verebiliyor, sektörümüzde yaralar açabiliyor. Turizm  ne kadar siyasetin dışında kalmak istesede o kadar  küresel ve ülkesel siyaset'in içine çekilebiliyor.

Israil pazarında olduğu gibi:

Son yıllarda büyük bir hızla gelişen pazarlar haklı veya haksız bir söz, bir tavır  ile aniden bir günde tepetaklak olabiliyor:

Siyasetin kızıştığı, kavga ettiği noktalarda turizm duruyor:


Şu anda Bodrum ve Dalaman uçakları bütün Israil'li tur operatörleri tarafından 15 Mayısa kadar iptal edildi. Bunun dışında  Antalya'da ki üç aylık düŞüs yüzde 75'e yaklaştı.  Israil  pazarınI maalesef Türkiye olarak kaybetmekteyiz.

7 milyonluk bir Israil nufusundan 550 bin kişi Türkiye yi ziyaret etmekteydi ve kendilerini en rahat ettiği bölgelerin başında Antalya gelmekteydi...

Bütün Israilliler Hamursuz bayramı olarak nitelendirdiğimiz “ PESSAH “ isimli bayramlarında 08 – 18 Nisan döneminde  ilk tercihleri olarak Türkiye ye gelmekteyken şu anda Varna , Prag , Budapeşte, Girit ve Barcelona gibi bölgelere kaymaktalar.  Ispanyol, Yunan, Bulgar otelcileri ve acentaları Türkiye deki krizi fırsat bilip çok uygun fiyatlar ve şartlar sunarak Israil pazarını sadece bu dönemde değil uzun vadede kendilerine çekme peşindeler.

Ateş düştüğü yeri yakar, Israil ile iş yapan meslektaşlarımız zor durumda..
Ve şu an onlara destek olan da pek yok ortalıklta. Ama unutmıyalım ki, onlarda yüzlerce personel çalıştırıyorlar, kiralar, maaşlar, vergiler ödüyorlar....
 
                                             ***
Geçen hafta  FVW'nin Belek'teki çalıştayınıda katıldık:

Yapılan sunumların içersinde en önemlisi  "Türkiye'nin Akdeniz Bölgesindeki rekabette yeri" başlığını taşıyordu.

 Akdeniz çanağında rekabetin giderek artıyor:

2014 yılına kadar Akdeniz'de 1,5 milyon daha yatak devreye girecek.

Bu kapasitenin doldurulması için '43 milyon yeni turist' yaratılması lazım:

Bu hesapta daha Arnavutluk, Libya, Cezayir ve Suriye hiç yok:

Bu ülkelerin ne yapacağı, ne zaman harekete geçeceği, ne kadar yeni yatak kapazitesi yaratacakları henüz tam belli değil.


                                        ***

Son günler hem Türkiye hemde dünya siyaseti açısından çok yoğun geçti.

Dünyada 'abartılı güç' devri sona eriyor:

Ülkemizdeki yerel seçimler de, G20 toplantısıda aynı istikamette bir eğilim gösteriyor:

Paradigmalar değişiyor: Siyaset,  ekonomi ve finans yönetimi kuralları aşırı ve kontolsüz güçü men ediyor:

Buna göre yeni yapılandırılacak küresel sistem önce herkes için şeffaf olacak:

Kural, kaide ve mevzuata  uygun olmayan 'Güç Kaleleri' nin duvarları yıkılacak..

Yönetim ve yönetici sıkıca denetlenecek: Hesap veremeyen sorumluluk alamayacak.

One men show'luk  bitecek, tek kişilik dev kadro zamanı sona erecek...

Başbakanların, belediyebaşkanlarının, kurum başkanlarının, otel genel müdürlerinin, hatta patronların ve şirket sahiplerinin arasında „Ben bilirim, ben yaparım, ben olmazsam dünya batar!“ düşüncesine sahip olanlar zaman ile yeni sitem içesinde  ayıklanacak.

Sadece belediyelerde değil, yaşamımızın her adımında içinden geçmek durumunda kaldığımız kurumları yönetenlerin o dayanılmaz ihtiraslarının simgesi olan „çabuk olsun yamuk olsun, benim adım konsun
düşüncesi yeni düzen içersinde uluslararası platformlarda daha etkili olarak raporlanacak.

Bilgi ve tecrübe paylaşımı yeniden daha kurumsal ve sürdürülebilir bir yapı içersine alınacak..

Araştırma, danışma, bilgilenme yaygınlaşacak..

Bu gelişmeler turizm sektörünede sıçrayacak:

Markalaşma yeni bir anlayış kazanacak:

Otellerin yıldızlarının değeri azalacak; buna karşılık  istihdam, eğitim, vergi, çevre koruması, enerji tasarrufu ve sosyal faaliyetler puanlaması yavaş yavaş ön plana çıkacak....

Otel tanıtım broşürlerine ve web sitesine gelecekte bu verilerde dahil edilecek:

Sosyal ve paylaşımcı olmayan işletmeler marka da olamayacak...

Küresel bankacılık sisteminin BASEL II adı altında yeniden düzenlenmesini örnek alarak sektörümüzde  büyük bir adım atarak

'ANTALYA I'  küresel turizm işletme ve yönetim mevzuatını dünya'ya taşıyabilir, kriterleri biz koyabiliriz.

Tam zamanı!

Türk turizmi bu işi başarır.

Bu konuya gönülden inanlar ve destek verecek olanlar yarının muzaffer ve galip yöneticileri, asıl turizmcileri olacaktır.

Bu yeni dünya düzeninde Türkiye için bir adım öne çkmalıyız, kendimizi ve tüm kapazitemizi, enerjimizi, birikim ve deneyimlerimizi zorlamalıyız, seferber etmeliyiz.

Turizmde yeni standartların belirleyecisi ve uyguluyacısı olalım, zamanın  ruhunu 'ZEITGEIST' Türkiye'nin ve sektörümüzün lehine çevirelim. Kendimizi küçümsemeyelim, gölgeleri terketip güneşe çıkalım..
Fırsat kullananındır:

Dünya'yı hiç bir zaman bu kadar şaşkın ve yeni düşüncelere bu kadar açık bulamayız.

Zira unutmayın 'Doğru Dünya' 'Doğru Sektörler' ile kurulacak.

Ve bu küresel yeni hanlayış hareketinin start aldığı bugünlerde dünya tüm dikkatlerini Türkiye'ye çevirdi

Dünyada ve özellikle İslam ülkelerinde yaşayan milyonlarca insan, ABD Başkanı Barack Obama’nın, Türkiye ziyaretine kilitlenmiş durumda.

Batı ile Doğu arasında “istikrarlaştıran güç” olarak görülen Türkiye’de, Obama hangi mesajları verecek:

Amerikalılara ve dünyaya “Biz İslam’la savaşmıyoruz. İslam dünyasıyla ortak çıkar ve karşılıklı saygıya dayalı yeni ilişkiler inşa edeceğiz” diyen Obama, medeniyetlerin kesiştiği Türkiye'de 'Medeniyetler İttifak yeminini edecek mi?

Dünyamızı, Türkiyemizi ve sektörümüzü çok ilginç ve tarihi günler bekliyor:

Türkiye dünya gündeminin ortasına yerleşiyor: Ülkemiz dünya siyasetinin en önemli adreslerinden biri durumuna geliyor:

Ama ne Dünya'da nede Avrupa'da bu gelişmeleri  halklarının zihnine kazıyabilecek uluslararası bir PR örgütümüz var. Türkiye dünya halklarına yönelik elle tutulur hiçbir bilgilendirme çalışması  yapmıyor:
Benim burada kastedtiğim turizm tanıtımı değil, bilakis Türkiye'nin Dünya  barışı için siyasi çabalarının halklara doğru dille duyurulması ve benimsetilmesi.

Dünya siyasetine soyunan Türkiye'nin en önemli donanımı çok dilli devasa bir PR ordusu olmalıdır.

Türkiye'nin doğru ve haklı siyasi tutumu'u ile ilgili Dünya da yapılan  yanlış yorumları yönetmesi, takip etmesi son derece ivedidir. Türkiye elinde geldiği kadar bu barış çalışmalarının dünya halkların zihninde doğru şekillendirmesini esas almalıdır: Yoksa Rassmussen olayında olduğu gibi içeride büyük bir siyasi ve diplomatik başarıdan bahsedelirken Türkiye'nin sınırları dışında bunun tam tersine  kulaklarınız ile şahit olmak durumunda kalabiliriniz.

Kendi kendini uzun yıllarca hapsettiği kabuklarını kırıp Dünya siyaseti yoluna çıkan Türkiye'mizin yurtdışındaki tüm yapısal envanteri gözden geçirilmeli;  dünya halklarının gözünde daha büyük ve önemli konuma gelmek isteyen Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre yeniden dizayn edilmelidir.

Herkes Türkiye için bir adım öne çıksın!

Hüseyin Baraner
Managing Director

TRAVEL NETWORK
Turizm Araştirma ve Strateji Merkezi
Zerdalilik Mah.,Burhanettin Onat Cad.No: 74/9, 2nci Ateş Apt.
Antalya/Türkiye
+90 0242 321 64 11 Fax: +90 0242 321 64 11  /
Mobile: +90 532 5570459 /+49 177 8387972
hbaraner@gmail.com     baraner@baraner.com
www.tourexpi.com      www.baraner.com, www.trav.io

Yayın Tarihi
08.04.2009
Bu makale 10657 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!