Ve bitti işte, 2007’ye de “elveda” diyoruz.
Klasik bir yıl sonu depresyonu daha yaşıyorum.
Her yıl, işte tam bu dönemde enerjimi kaybederim, kafamı toplamakta, bir konuya konsantre olmakta zorlanırım. İki aydır, okur, yazar olduğumu bile unuttum. Masamda dağ gibi karşımda dikilen kitap yığını, bir gün yazarım diye aldığım notlar, “okunmalı” diye kesip ayırdığım köşe yazıları, hepsi birden öyle bana bakıyor.
İzin verirseniz bu yılın son yazısı için de arşivimi, 31 Aralık 2006 tarihli yazımı kullanacağım.
Aslında tam da bugünü mü anlatıyor ne?.
Yenisini yazsam daha iyi olmayacak, kötü bir kopya olacak, en iyisi, delikanlılık bende kalsın, aynen koyuyorum.
Haydi size iyi yıllar, 2008 güzel olacak, olmalı…
Bayramlar da masum yılbaşılar da
Saatlerdir klavye başında yeni yıl ve bayram yazısı yazmak için kıvranıyorum.
Başlıyorum, siliyorum, bir iki cümle buluyorum, beğenmeyip “off” çekiyorum.
Sinirim bozuldu.
Aslında itiraf edeyim; yılbaşı gecelerini sevmem.
Neden derseniz, hüzün dolar içim, elde kalanları, kafamdan geçenleri alt alta koymaya çalışırım hep.. Belki de bu yüzden, kendimle yeniden yüzleşmekten korkup kafam durdu da ondan tıkandım kaldım diye düşünüyorum…
Çok daha rahat, huzurlu ve dünyayla barışık olduğum senelere, 70’lere dönersek belki daha rahat kalem oynatacağım… Evet öyle yapayım…
70’li yıllar.. O yıllarda bizim aile için Uludağ’da kayak, Mısır’da piramitlere gezi ya da Paris’te romantik bir yılbaşı çok da mümkün değildi.
Biz tüm yakın aile bireylerimizle, küçük, büyük bir evde toplanır, yeni yıla televizyon ekranı önünde “hoşgeldin” derdik.
İşte bu yüzden yeni yıl denince aklıma hep siyah beyaz TRT yayınları gelir.
Devlet televizyonu “ Yılbaşı Programı” hazırlıklarını aylar önceden başlatır, eleştiriler, tartışmalar haftalarca sürerdi.
İktidarın siyasi görüşüne göre yayın akışı şekillenir, yeni yıl sağdan ya da soldan bazen de kışladan bakışla karşılanırdı.
Biz çocuklar için 31 Aralık gecesinin asıl önemi büyüklerimizin saat sınırlaması koymadan sabaha kadar uyanık ve ayakta kalmamıza izin vermesiydi.
Bu özerk geceyi, yılbaşı akşamını bu yüzden çocukluğumda heyecanla beklerdim.
Her yeni yaşta işte bu heyecanım azaldı. “Nasıl eğleneceğiz telaşı” son yıllarda yerini “zaman uçuyor, her şeye ve tüm hedeflerime ulaşmakta geç mi kalıyorum korkusu”na bıraktı!.
Ama bayramlar yılbaşı gibi değildi. Farklıydı, çok daha önemliydi.
Bu yüzden bayramları hep çok sevdim.
Ramazan sonrası bayramın ilk günü Babuş’un (baba tarafından dedem) sofrasında mektepli torun olarak önemsenmeyi, kurban bayramında kesilecek koçun seçimi için Babuş başkanlığında oluşturulan heyete gözlemci olmayı çok ama çok sevdim.
Diyorum ya, bayramlar çok güzeldi, üstelik bir geceyle de sınırlı değillerdi. Belki günlere yayıldığı için, belki de henüz bugünkü kadar “batılı” olmadığımız için çok daha anlamlıydı.
Tesadüfe bakar mısınız? 31 Aralık 2006 hem bayram, hem yılbaşı. Farklı takvim sistemlerinin cilvesi işte, oldu mu oldu, ikisi bir araya geliverdi!..
“Batıya yönelmişken bizi tutucular sırtımızdan çekiyor mu?” tartışmalarının zirve yaptığı dönemde “sınav” kabul edilebilecek bir kesişme deniyor bazı kesimlerde.
Bu çakışmadan çatışma doğar mı? sorusu sorulacak kadar önemsenen bir tarihi buluşma oldu 31 aralık 2006 gecesi.
Bu soruyu da, buna bağlı yapılan yorumları da yanlış hatta “saçma” buluyorum. Bayramlar da masum, yılbaşılar da.. Giderek masumiyetini kaybeden bizleriz..
Ben yüzünü batıya dönmüş, sırtını gururla Osmanlı’ya dayamış Babuş’un mektepli torunu olarak bu yılbaşı ve bu bayram sevdiklerimle, saygı duyduğum yakınlarımla birlikte olacağım.
2007’yi yeniden içimde büyütmeye çalıştığım heyecanımla, bayramı da “Babuş varmış gibi” karşılayacağım.
Yeni yılımız hepimize mutluluk, başarı ve en önemlisi sağlık dolu günler getirsin, bayramımız da genciyle, yaşlısıyla, sağıyla, soluyla, batısıyla, doğusuyla kucaklaştığımız yeni bir sevgi, saygı ve barış döneminin başlangıcı olsun.
Dünya Atletizm Yürüyüş Takımlar Şampiyonası’nda ALKÜ damgası
Dünya çocukları Antalya’dan barış mesajı verdi
BAKA ürünlere erişim kolaylaşıyor
Alanya protokolü TGC GÖKSU Fırkateyni’ni ziyaret etti
Yürüyüş yolunda bisiklet ve motosiklet kullananlara taviz yok
59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun Kemer-Kaş etabını Max Kanter kazandı
Dünya çocukları 23 Nisan’da Alanya’da buluştu
Alanya’da bir turist sahilde ölü bulundu
Okul duvarları sanatla buluştu
Alanya Kestelspor’dan Siirtspor maçı açıklaması
Kirletilen ve Kirlenen Siyaset 08.04.2024 DR. ALİ YILMAZ