Ah dede vah dede, sen neymişsin sen...

Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Ekinci: “At yarışı kumar değil, emekli insanlar oynuyor. En ucuz eğlence. Yılda 1.5 milyar dolarlık ciromuz var, devlet kesintileri azalsa 3 milyar dolara çıkarız. Her ilde yarış yapılabilir. Her şehirde futbol maçı var, niye at yarışı olmasın” demiş.

Başkan’ın ağzından bu inciler 2 Mart 2008’de Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı gereği TJK’nin, yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen yarışlar üzerine hem Türkiye’den hem dünyadan müşterek bahis kabul etme hak ve yetkisine sahip olduğu müjdesini verdiği basın toplantısında dökülüvermiş.

Ben artık çok rahatladım.

Yıllardır mahallemde ganyan bayii önünde kuyrukta bekleyen çocukları, gençleri görür üzülürdüm, meğer onlar zaten kumar oynamıyormuş ve ellerindeki kuponlar da dedelerine aitmiş.

Bu açıklamadan öğrendiğim beni çok mutlu eden, gururlandıran diğer haber de; artık evinde  mısır patlatıp, yarışları devlet kanalından çoluk çocuk, ailece birlikte canlı seyreden 73 milyonun, uluslararası at yarışlarına da bahis yapma imkanını yakalamış olması. İnanamıyorum, harika, muhteşem bir gelişme, sınırları aşan, duvarları yıkan bir hizmet. Bugünleri bize gösterenlere teşekkür etmek istiyorum.

Bir elde Adana kuponu, diğer elde Dubai Racing Club ikilisi, ağızlarda “Ayrıl da gel, kim tutar seni…” çığlığı.

İşte örnek Türk Ailesi’nin 2008’deki en ucuz eğlencesi.

Vallahi “süper” olmuş...

 

Yakışır

 

Antalyaspor’un  aylık resmi dergisinin ikinci sayısı çıktı.

Okudunuz mu?

Daha net, direkt soralım.

Aldınız mı?

Yazık!!!

5 YTL’yi bu ay gönül verdiğiniz takımın dergisine ayıramadınız, çünkü cep telefonu taksidiniz vardı.

Klasik mazeretlere mi sığınsanız. Daha inandırıcı olur?

Zamanınız olmadı..

Yoksa sizin bakkala da mı gelmemiş?

Başınız öne eğildi, elinizde, arkanızda sakladığınız Galatasaray’ın dergisi mi?

Durun bakayım, verin bana, kapaktaki kartal mı, serçe mi, uzaktan tam seçilmiyor.

Tamam boynunuzu bükmeyin.

Üzülmeyin canım..

Ha bu arada, size kırmızı yakışıyor.

 

 

 

Sezar’ın hakkı Sezar’a..

 

İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu Tasarısı ile turizm işletmelerine “Konaklama Vergisi” adı altında, yeni bir vergi getiriliyor, daha doğrusu, bu tasarı Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeyi bekliyor.

Bu konuyu 15 Nisan’da Hürriyet’te Şükrü Kızılot köşesinde gündeme aldı ve çok yönlü açıkladı.

Özetle Hoca’mız diyor ki:

1-Bu yeni vergi ciro üzerinden değil, “net kar üzerinden” alınmalı.

2-Ciro üzerinden alınacaksa, yalnızca konaklama bedeli üzerinden ve yüzde 0.5 ya da yüzde 1 oranında alınmalı çünkü gelirin tümü üzerinden kesilecek yüzde 3, net karın yüzde 20-30’una, bazı bölgelerde ve işletmelerde yüzde 50-60’ına hatta daha fazlasına isabet ediyor.

Vergi uzmanı değilim, bu konuda okumam, araştırmam. Çok sıkılırım.

Bu özel durumla ilgili, “benim düşüncem nedir” sizinle iki satır paylaşmak istiyorum, sonra “söylemedin” demesinler.

Ben bu vergiye karşı değilim. Rakiplerdeki kurallar aynen bize de uygulansın, “gerisi tamamen bize bırakılsın, hallederiz evvel Allah” diyenlerdenim.

Bu tür resmi kesintilere yurtdışında faturama baktığım zaman çok rastladım. “Şehir vergisi” adı altında çok dolar, avro ödedim yabancı devletlerin kasasına.

Şimdi bugün KDV’yi  8’e indirmiş Maliye Bakanlığı’na karşı bu yeni vergi için “Hayır” demek yerine, bence en uygun yol doğru oranı ve sistemi savunmaktır.

Görüşüm, konuyu dolambaçlı hale getirmeden, en kısa ve kolay hesaplama yöntemini tercih ederek cirodan KDV düşüldükten sonra ortaya çıkan miktar üzerinden yüzde 1’i ödemeyi kabul etmektir.

Rakamla örnek verelim.

1000 YTL ciro varsa bundan yüzde 8 KDV’yi düşüp, 920 YTL için 9.2 YTL konaklama vergisi ödemeyi teklif ediyorum.

Ancak burada  dikkat çekmek istediğim önemli bir nokta var.

Toplanacak bu yüzde 1’lerin kesintisiz, kesinlikle işletmelerin bulunduğu şehirlere, bölgeye hizmet eden belediyelere ya da İl Özel İdareleri’ne aktarılmasının sağlanmasını istemek zorundayız..

Dikkat, işletmenin bağlı olduğu vergi dairesinin ilinden bahsetmiyorum, konaklama tesisinin temellerinin saplandığı toprağın sahibi seçilmiş yönetimi işaret ediyorum. Lara’da, Belek’te, Kemer’de toplanan yüzde 1’lerin bir bölümüm anakente, bir diğer bölümünün alt belediyelere ve özel idareye ayrılmasını ısrarla tavsiye ediyorum.

Bu yüzde 1’den kesinlikle Ankara’ya pay çıkmaması gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak da sadece konaklamadan değil, diğer turizm gelirlerinden de KDV sonrası kalan cirodan bu yüzde 1’lik payın kesilmesini destekliyorum. Örneğin havalimanı ayakbastı ücretinden, yat limanı hizmet bedellerinden…

 

Yayın Tarihi
20.04.2008
Bu makale 1297 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!