Katliamın böylesi

Gazetelerin ikinci sayfasında, orta boyutlarda, köşede yer alan bir haberi size aktarmak istiyorum.

“Şeker Bayramı’nın hafta sonlarıyla birleşmesiyle 9 güne çıkan tatilin ilk 7 gününde, yağışlı havaların da etkisiyle yurt genelinde meydana gelen 122 kazada toplam 88 kişi yaşamını yitirdi. Kazalarda 504 kişi de yaralandı”

İnanılır gibi değil, 7 günlük bilanço 88 ölü, 504 yaralı ve bu facia, bu utanç tablosu artık bizim için son derece normal ve kabul edilebilir bir bayram haberi haline gelmiş.

Medya organları bile, yıllarca ön sayfada manşete taşıdıkları, hakkında haber programları yaptıkları Trafik Canavarı’yla mücadeleden geri adım atmış, yenilgiyi kabul etmiş.

Allah korusun yarın ülkemizde bir uçak hava şartlarından dolayı  zorunlu iniş yapsa ve pist dışına çıksa, bırakın  içindeki yolcuların ölmesini, kimsenin burnu bile kanamasa ortalık ayağa kalkar.

Uçağın motorunu monte eden usta başından, hava durumunu sisteme giren elemana, pistin asfaltında çalışan silindir işçisine kadar herkes ve her şey incelenir. Doğrusu da budur. İnsan canını tehlikeye atan, önlem almayan mutlaka hesabını vermelidir.

Peki şimdi soruyorum ben:

Her tatil öncesi ve dönüşü meydana gelen bu kazalarla ilgili açılan soruşturma, başlatılan inceleme var mı?

Sorumlular ortaya çıkarıldı mı?

Araç mı hatalı?

Kim üretti,  bakımını yaptı? Sigortasına ve muayenesine kim olur verdi?

Yol mu suçlu?

Mühendisi kim? Yüklenici firma nerede? İhaleyi yapan ve teslim alanlar araştırıldı mı?

Sürücü mü suçlu?

Hiç ceza yedi mi? Ehliyetini kim verdi? Trafik polisi yeterli kontrolleri yol boyunca yaptı mı? Uyarı levhaları var mıydı?

İlk yardım zamanında geldi mi? Ambulansta yeterli ekipman var mıydı? Sağlık ekibinin eğitimi neydi?

Ankara’da trafikten sorumlu sandalyeden masaya, bürodan binaya kim varsa, görev sürelerindeki  kazalarla ilgili bir inceleme, araştırma geçirdi mi?

İl il bakıldığında tablo nasıl? Yerel yönetimlerin ve atanmış, seçilmişlerin trafik bilançosu nedir?

Bu sorulara ve benzerlerine cevap aramak zorundayız.

Kimse alınmasın ve kızmasın, kaybedilen canlardan hepimiz sorumluyuz.

Bu kara tabloyu değiştirmek elimizde ancak bunun yolu yollarda karanfil dağıtmak değil.

Lütfen hepimiz bu konuda üstüne düşen görevi yapsın, trafikte sıfır tolerans politikasını uygulamalıyız.

En ağır ceza programını hayata geçirmeliyiz ve sadece olay yerinde kalmadan her kazadan sonra her noktayı yerinden oynatan bir kontrol mekanizması yaratmalıyız.

Bu kayıplar bizim kaderimiz olamaz, ben Avrupa Birliği’ne aday bir ülkede yüzümde bu kara lekeyle yaşamak istemiyorum.

Sizi de, Antalya yerel medyasını da bu mücadelede aktif rol alamaya davet ediyorum.

Bir de rica ediyorum, şu “trafik canavarı” söyleminden vazgeçelim artık.. Sanki biri var, adı: Trafik, soyadı: Canavarı.. Bütün kazaları bu yapıyor, Ahmet, Mehmet yapmıyor.. Yabancılaştırmanın daniskası.. İş “Cem Yılmazvari” bir hal aldı: “ ben yapmadım trafik canavarı yaptı” bu lafı kullanmayalım artık lütfen..

 

 

Turizm sezonu kapandı, işsizlik sezonu açıldı

 

Antalya’da yaz sezonu bitince oteller kapanacak, açık kalan sınırlı sayıda işletme de personel indirimine gidecek. Bu nedenle 150 bin turizm çalışanı bu yıl da yine işsiz kalacak.

5 ay 150 bin ailenin, en az 500 bin vatandaşımızın evine, turizmin başkenti Antalya’da, turistten kazanılmış ekmek girmeyecek.

Başka bir acı bilançoyu da size Sabah Akdeniz’in manşetinden aktarmak zorundaydım.

Bu konuda yorum yapmayacağım.

Kısaca; 15 ekim yaklaştı, kış geldi, ve Antalya’da yeniden sözün bittiği yerdeyiz.

 

ABD’ye destek verelim hayrımıza sevabımıza

 

Yüzyılın en büyük ekonomik krizi kapımıza dayandı.

Son çırpınış, ABD Temsilciler Meclisi elinde patlayan paketin ambalajını yenileyip,( ilginçtir hükümetten çok muhalefetin desteğiyle) onayladı ve kurtuluş yolunu açıkladı ama uzmanların büyük bölümü sonuçtan emin değil.

Benim tavsiyem, yanılmıyorsam oralarda bir yerler de Kemal Derviş yaşıyor olmalı.

Birlikte hatırlayalım, bir günde geldi, ülkemizi krizlerin en derininden çekti çıkardı, tüm siyasi hayatımızı yeniden dizayn etti ve bir anda kuş oluverdi, uçtu gitti.

Bugün,  tahminen ABD pasaportu da vardır, neden Kemal Bey’i Bush göreve çağırmaz?.

Eğer ABD ekonomisi daha karışık ve çözüm yolu daha zorluysa Derviş’in yanında İMF komiserimizi de verebiliriz. O da bir el atar. Lafı olmaz canım!.

Dost ve kardeş ülke, müttefikimiz ABD için bu kadar destek yetmezse, gerekirse bizden, kanı canı Türk olanlardan da gönderebiliriz.

Başbakanımız açıkladı, “bizde sorun yok ve olmaz” dedi.

O zaman niye komşumuz ABD’ye yardım etmeyelim?. Bugün onlara yarın bize….

Yayın Tarihi
05.10.2008
Bu makale 1187 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!