Ne oluyoruz?

Manşette “rekor” çığlıkları, diğer sayfalarda “batıyorlar” haberleri.

İşte turizmin Antalya fotoğrafının özeti.

Bir aydır elim klavyeye değmedi. Ünal Ersözlü Ağabey’e sormadan, tek başıma, sözde “izin”, özde “kaçış” kararı vermiştim.

Türkiye’nin içine yuvarlandığı gri tablo, istisnasız herkesin ve her kesimin sadece kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirdiği gündem içimi karartmış, hayata küsmeme neden olmuştu.

Yazmayacaktım, okumayacaktım ama olmadı. (Kimin umurunda?)

Bu yükü bu omuzlar daha ne kadar taşır?

Bilemiyorum.

Gerçekten zaman zaman içim çok sıkılıyor, acı duyuyorum, yaşadıklarımdan, şahit olduklarımdan..

Bu kısa açıklamadan sonra konumuza dönelim.

Evet bu yıl turizmin içinde bulunduğu ekonomik koşullar beklenen kadar iyi değil.

Doların 7 yıl önceki değerine gerilemesi, ülkemizde maliyetlerin yüzde 30’lara varan oranda yükselmesi, petrol fiyatlarında yaşanan dalgalanma sonucu uçak koltuğunun ateşten  gömleğe dönüşmesi, bunlar, şunlar, onlar derken, işin dibinde, çizgiyi çekince kimse hayatından memnun değil, herkes için için kan ağlıyor.

Peki ne olacak?

Hep böyle mi kalacak?

Cevap vermekte ben bile zorlanıyorum.

Bu ülkeye, Antalya’nın turizmde yarattığı mucizeye ve bu eserin mimarlarının yüreğine,

aklına inancım olmasa, “KAÇIN!!!” diye bağırmaya başlayacağım.

Size tavsiyem, benim gibi yapmanız ve güveninizi, inancınızı kaybetmeden, sakin olmanız.

Bu uzun soluklu bir yarış, geri kalanlar, düşenler elbette olacak, önemli olan sürecin kesintisiz devam etmesi, yeni katılımların sağlanması ve hedefe her adımda bir soluk daha yaklaşılması.

Şüphesiz ki hayatın gerçekleri kadar dedikodular da olacaktır, ortamı bulandırma çabaları, iyi niyetli, yapıcı eleştirilerin arasına sızmaya çalışacaktır.

Önemli olan, doğru, kalıcı ve eli taşın altında olanla, günlük fırsatları ucuz ayak oyunlarıyla cebine kar yazmaya çalışanları ayırma becerisini göstermektir.

Turizm özünde bir ticari yarıştır.

İyi planlayan, doğru yöneten, hesabını bilen oyunda kalacak diğerleri yok olacaktır.

Her işletme kendi içinde dikkatli olmak ve ilişkilerini sağlıklı sürdürmek için özelinde doğru kararları vermek zorundadır.

Masa-faks-sandalye üzerine kurulmuş yatırımlarla, yüzlerce milyon dolarlık gayri menkule sahip, bir o kadar da marka değeri olan işletmeleri, içi bomboş fırsatçılarla aynı sepete koymak, aynı gözle değerlendirmek bizleri doğru sonuca götürmez ve mevcut yapıya büyük zarar verir.

Günü analiz etmek, yanlışları söylemek, dillendirmek, yazmak doğru bir yaklaşımdır.

Ne çektiysem ben de hep bu alışkanlığımdan çektim.

Susmadım, kafama yatmayanı çıkıp söyledim, haklı, haksız çok sert eleştirilere göğüs germek zorunda kaldım.

Bugün de hepimize düşen görev aynıdır.

Ancak unutmamamız gereken temel bir kavram vardır.

Bir cümleyle özetleyelim; sadece eli değil, kellesi taşın altında olanla, kapkaççının ayrımını yapmak.

Ben Antalya’ya, sizlere güveniyorum.

Bugüne kadar çalışana, paylaşana, doğru olana hep sahip çıktınız, bugünden sonra da böyle devam edeceksiniz, hiç kuşkum yok.

 

 

Ormanlarımız

 

Antalya’da yanan orman alanlarında ağaçlandırma çalışmaları başlatılıyor.

Hepimize düşen görev bu sürece elimizden gelen tüm maddi ve manevi katkıyı sağlamak.

Toprakları vatan yapmak sadece kan dökmekle olmaz, yeşiline, suyuna, havasına da sahip çıkmamız gerekiyor.

Ferdi heyecanlarımızı bu çalışmalarda sistemli bir organizasyon emrine veremezsek, ortak akıl ve kararlılığı sağlayamazsak, tüm emeklerimiz boşa gider.

Yeni dönemin yatırım kararları verilirken, görev dağılımı yapılırken üniversitelerimize ve orman fakültelerimize büyük görev düşüyor.

Kısa süre sonra başlayacak ve büyük bütçeler gerektiren çalışmaların verimli olması, kalıcı sonuçlara ulaşması için seçilecek bitki türlerinin tespitinde, orman köylerinin yeniden inşasında temel prensiplerin belirlenmesinde, koruma amaçlı çevre ve altyapı ihtiyaçlarının sıralanmasında konunun uzmanı hocalarımızın rehberliğine ve danışmanlığına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Akdeniz Üniversitesi’nin bu konuda bir çalışma başlattığını öğrendim ve çok mutlu oldum.

Umarım Ankara bu hazırlığı önemser ve yol haritasının belirlenmesinde uzmanların, akademisyenlerin de görüşlerini alır, sesine kulak verir.

 

 

Eldivenlerim ve ben

 

Disiplinli spor yapalım, yaş 40’ı devirdi, “ter atalım, belimiz kalınlaşmasın, kolestrolümüz yükselmesin, kalbimiz oksijen pompalasın” diye başladığım dövüş derslerim, bir tutkuya dönüştü.

3 aydır Murat Elvermez Hoca’yla Muay Thai ve Kickbox çalışması yapıyoruz.

Çene kapalı!

Omuzlar yukarıda!

Kafayı çek, kaplumbağa ol!

Dirsek karaciğerde mi? Kapat!

Çevir beli, dönsün vücut!

Hani nerede bacaklar?

Sağ ayak parmak ucu, bastır, sigara söndürür gibi, bas, bas!

Kedi gibi! Kilitlen, bekle!

Her hafta üç gün, yaklaşık ikişer saatten işte bu komutları ve uyarıları dinleyerek, çok sıkı ve planlı bir antrenman programı uyguluyoruz.

Bu yaştan sonra ringe çıkıp dövüşecek halim yok ama eldiven takıp kum torbasını dövmeyi, tekmelemeyi çok sevdim. (Aramızda kalsın, o torbaya, Hoca’dan gizli, bazı fotoğrafları yapıştırınca da heyecanım katlanıyor, vurmanın zevkine doyum olmuyor.)

Çok rahatlıyorum, kafam boşalıyor, tüm vücudumun güçlendiğini hissediyorum ve sakin olmayı, hırsa kapılmadan kontrolde kalmayı öğreniyorum

Panik atak bitti.

Derin nefes alıp, hem savunmayı, hem hücumu aynı anda düşünüp, sağlam durmayı öğrendim.

Daha yolun çok başındayım.

“Kodum mu oturturum” moduna henüz gelmedim. (Hedefim de bu değil)

Hemen itiraf edeyim, bir-iki ufak sakatlık yaşadım..

Acemilikten elim incindi, duruş ve adım yanlışı sonucu sol göz altına minik bir sıyrık aldım.

Sakın bu söylediklerim sizi korkutmasın, salonda çalışırken, beton üstüne serilmiş halıda 40 derecede top oynayan göbekli dostlarımdan çok daha az risk taşıdığıma inanıyorum.

Sözün özü, Murat Hoca’nın uyguladığı yaşıma, başıma, aklıma uygun programla spor yaparken ilk defa bu kadar mutluyum ve size de “bize katılın” diyorum.

Not: Ağustos sayısında FORBES dergisi ülkemizdeki, gelişen kickbox sporunu ve bu dövüş sanatına bağlı sektörleri incelemiş. İlgimi çekti, meraklısına okumayı tavsiye ediyorum.

Yayın Tarihi
17.08.2008
Bu makale 997 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
kickboks çalışmalarına nasıl katılabiliriz? çalışmalar nerede yapılıyor? murat beye nasıl ulaşabiliriz. tşk.

deniz germen 31.10.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!