Jumbo jet mi, pırpır zirai ilaç uçağı mı?

Gazipaşa Havalimanı’na 29 Ekim’de ilk uçak inecekmiş.

Hangi boy inecek, kaç metre piste konacak(?), henüz tam olarak anlayabilmiş değilim.

Bekleyip, göreceğiz…

Geçen hafta gazete haberinden öğrendim, terminalin ismi konusunda tartışmalar başlamış.

Bölge halkı arasında, havalimanının kapısında tabelaya “Gazipaşa” mı, “Alanya” mı yazılacak çekişmesi yaşanıyormuş.

Ey değerli Alanyalılar, Gazipaşalılar,

Bırakın sen, ben kavgasını, aklınızı başınıza toplayın, mantıklı olun ve “biz” demeyi başarın.

Elinize bir fırsat geçti, tam olarak bu şansın ne olduğunu henüz kavrayamasam da önemli bir ilerleme sağladınız, bırakın itişmeyi, oturun aynı masaya ve süreci hızlandıracak, sizi daha güçlü konuma taşıyacak fikirler üzerinde tartışın.

Benden size tavsiye bu havalimanına ne Alanya, ne de Gazipaşa adını verin.

Madem 29 Ekim’de açıyorsunuz, ismini de CUMHURİYET koyun.

Çok mu iddialı oldu?

Yeniden yazıyorum bölge halkı arasında terminalin adını “CUMHURİYET” diye açıklayın, tabelasını da çok kafaya takmayın, önemli olan fonksiyondur, detaya takılmayın, sizi bölmeye çalışanlara da gülüp, geçin…

Vazgeçmeyin, bu terminal konusunda sakın geri adım atmayın.

Bu havalimanına 747 Jumbo’lar gelene kadar da terminalin adını, rengini değil, ekonomik ve sosyal getirisini gündeme taşıyın.

Bir daha hatırlatalım; bölünmeyin, birleşin, yoksa Jumbo’larla, Boeing’lerle Frankfurt’a, Moskova’ya gitmek yerine, kısa süre içinde ne olduğunu anlamadan, Türk Kuşu’nun pırpırlarıyla tarla ilaçlamaya çıkarsınız.

Benden söylemesi…

 

 

Taş yerinde ağırdır

 

Bugün Avrupa Şampiyonası’nda çok önemli bir maça çıkacağız.

Ben daha turnuvaya giderken, “eşleşmelerde biraz şanslı olursak, yarı finale çıkarız, daha sonrasını söylemek, hedeflemek bugünden zor” demiştim.

Milli Takım kaliteli ve yetenekli isimlerden oluşuyor. Eğer alıştıkları yerde, bildikleri oyunu oynama şansını bulurlarsa, takım ruhunu kaybetmemek şartıyla, bu kadroyla Avrupa’nın en iyi 4-5 ulusal takımının arasına gireriz.

Portekiz yenilgisi sonrası, kalan 90 dakikalar “son iki maç” olmayacak diye inanmıştım. Bugün aynı duyguyu çok daha kuvvetli taşıyorum, bu rüya burada bitmeyecek, bu akşam kazanacağız ve yolumuza devam edeceğiz.

Haydi kırmızı, beyaz, haydi Türkiye, haydi Türko’lar !!!

 

 

 

Herkese şapır şupur..

 

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği’nin (AKTOB) çalışma programını gözden geçirirken “Turizmin Çeşitlendirilmesi” konu başlığı altında yer alan resmi görüşünü tekrar okurken dar bir çerçevede kalmaması adına sizinle paylaşmayı görev bildim. Başta ben olmak üzere “Arkadaş bu bizim dernekler ne yapar, ne eder?” diyenler okusunlar istedim. Hem belge olsun, hem takip edilsin.. Yazının can alıcı kısımları şöyle:

Deniz, güneş, kum üçlemesini sunan turizm bölgeleri arasındaki rekabet hergün daha da artarak devam etmektedir. Uçak fiyatlarının ucuzlaması nedeniyle uzak turistik noktalar bile artık tüm turistler için giderek daha kolay ulaşılır hale gelmiştir. Bu nedenle salt deniz, kum, güneş üçlemesinin yarattığı cazibe kompozisyonuyla rekabet etmenin mümkün olmadığı ortadadır.

Bölgede golf, futbol, trekking, tenis, kongre ve kayak turizmi konusunda önemli yatırımlar yapılmış ve çeşitlilik kazandırılmıştır. Bu kapsamda Antalya bölgesinde uluslararası boyutta rekabet edebilecek bir temalı park, yatırımının bölgeye önemli katkılar sağlayacağı muhakkaktır. Yine bu bağlamda bir üst yapı hizmeti olarak da algılanabilecek Casino hizmetlerinin Antalya Bölgesi’nde beş yıldızlı oteller içerisinde faaliyet gösterebilmesine ilişkin bir düzenlemenin yapılması kuşkusuz ülkemizin ve kentimizin ekonomik girdilerini milyar dolarlara varacak boyutta yükseltecek ve yeni istihdam alanları açacaktır. Bu konuda önceki dönemlerde görülmüş olan tüm aksaklıkların edinilmiş deneyimler ışığında turistlerin yararlanmasını öngören gerekli yasal düzenlemeler yapılarak ve toplumsal değerler göz önünde bulundurularak yeni bir çalışma başlatılmalıdır.

Yazıyı okuyunca Temalı Park kısmına geldiğimde “Fettah Tamince’nin kulakları çınlasın” dedim kendi kendime.. Şimdi Dubai’de denizin ortasındaki palmiyenin dalında milyonlarca dolarlık yatırımla müthiş bir otel yaparak Osmanlı’nın adını yaşatmaya çalışıyor. Kısmet Araplara imiş..

Öte yandan Romanya, Bulgaristan, Yunanistan’daki turizmciler de her paskalyada bizlere dua ediyorlardır, casino’ları kapattık diye.. Dedim ya kısmet..

Derneğimiz: “Bize kısmet olsun bu işler” demiş programına da yazmış..

Ama olmuyor işte.. Bir Türk filmi klasik repliğiyle bitirelim: “Herkese şapır şupur, bize yarabbi şükür”

 

Yayın Tarihi
15.06.2008
Bu makale 624 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!