Bahaneye bak

Bu ay içinde, Türk kamuoyu Bild gazetesinde yayımlanan bir haberden “Almanların Antalya’da Rus turistlerle yan yana tatil yapmak istemediğini” öğrendi.

Daha önceki yıllarda da değerli dostlarımız İngilizlerle, Fransızlarla ve yanılmıyorsam İsrail pasaportlu vatandaşlarla da benzer sorunlar yaşadılar.

Hemen hafızamızı tazeleyip, son on yılı hatırlayalım…

Kötü giden sezonlarda bu talepleri daha yüksek sesle dillendirdiler.

İspanya, Yunanistan fiyatları katlayınca, Alman Tur operatörleri  kazancı Türkiye topraklarında görünce, “Biz ya da onlar, Avrupa ve diğerleri” diyenler bile, “Yaşasın halkların kardeşliği!” diyerek güney sahillerimize akın ettiler.

Dönelim bugüne…

İşin özünde, benim inancım, bu tartışma turizm sektörünün sorunu değil.

Her işletmenin, kendi özelinde, vermesi gereken bir karar.

Serbest piyasa şartlarında, bugün hangi pazarlarla çalışacağına, kimlerle birlikte yürüyeceğine herkes kendi karar verir.

İster Ruslarla, ister Almanlarla, isterse Çinlilerle iş yapar, kasasını doldurur. (Çin örneğini özellikle verdim, 5-6 yıl önce Turizm Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı Çin Hükümeti’yle anlaşıp o günlerde sözde hurda, bugün savaşa hazır Çin uçak gemisini Boğaz’dan geçirdikten sonra “2010’da 10 milyon Çinli bekliyoruz” açıklaması yapmıştı, 2010’a kaldı 2 sezon, 10 milyon olmaz da 4-5 milyon Çinli gelir herhalde.)

Benim tavsiyem biz hiç bu tartışmalara, bu, şu, o millet sınıflandırmasına karışmayalım, tarihi hesaplaşmalara kurban olup, sonra da “Biz nerede hata ettik?” geyiğine meze olmayalım.

Turizmin ortak sorunları içinde Rus-Alman savaşı yoktur.

12 aya yayılmış, mevcut yatırımlarımızı daha verimli kullanmak bizim birinci gündem maddemizdir. Dedikoduyla işimiz olmaz.

Hazır bugün Almanya’dan haberlerden açtık konuyu, son bomba, RTL’de yayınlanan TV programına da dokunalım.

Antalya turizmine uzak İstanbul medyamız bile RTL’in “Alman turistlerin kazıklanmasını” konu alan gizli kamera çekimlerinin üstüne atladı.

Bizim milletin en büyük özelliğidir, severiz böyle anları.

“Vurun kahpeye!” naraları atarız, konuyu anlamadan, bilmeden..

Öncelikle, TV haberine konu olan tüm uygulamaları kınıyorum.

Kesinlikle gerekli tedbirlerin alınması ve ceza mekanizmasının uygulanması gerektiğini düşünüyorum.

Ancak İtalya’da Roma sokaklarında sahte Rolex’leri gözünüze sokan kaçak göçmen Senegallileri de Paris’te ön koltuğa oturan müşterisi için hakkı olmayan ekstra ücreti isteyen Fransız vatandaşı taksi şöförü Cezayirliyi de İngiltere’nin başkentinde, Oxford Caddesi’nde “sadece kahve içmeniz yetmez, yanında en azından 10 poundluk sipariş vermeniz de gerekiyor” diyen Polonya asıllı çiçeği burnunda AB vatandaşını da Berlin’de ITB Fuarı sırasında sıkça gidilen İtalyan restoranında yüzlerce avro ödedikten sonra “son bir grappa” talebinize, “saat geç oldu, mutfak kapandı” diyen Sicilyalıyı da unutmayalım ve birlikte kınayalım diyorum.

Haksız mıyım?

Biz bu ülkede, Antalya’da süper, harika bir hizmet sunmuyoruz ama iyiyiz.

Hem de çok çok  iyiyiz ve bunun karşılığında aldığımız sizce ne kadar?

Gelir, gider, hizmet kalitesi üçgenine bakın sonra karar verin.

Şimdi kesinlikle yanlışlara göz yumalım demiyorum.

Aramızdaki çürük yumurtaları ayıralım, eğitelim, yola sokalım, kazanmaya çalışalım

Olmuyorsa da çöpe atalım.

Kesinlikle bu kararlılıktan vazgeçmeyelim, üstümüze gelenlere yerinde ve doğru cevabı verelim, zamanında açıklama yapalım, (Sururi Çorabatır Antalya turizmi adına bu son olayda, bu konuya özel çok başarılı çalışmalar yaptı, teşekkür etmeyi unutmak istemiyorum) ve mutlaka daha kaliteliyi, daha iyiyi hedefleyelim ama çuvaldızı aramızda birbirimize sokarken, iğneyi de üstümüze abartılı ve haksız gelenler için elimizde hazır tutalım.

Geçen hafta yazdım, turizm ticarettir.

Turizm sektöründe çalışanlar “yurt dışından birileri gelsin eğlensin, dinlensin sonra da çekip gitsin” diye, Allah rızası için ter akıtmıyor, para kazanmak için elini, kafasını taşın altına sokuyor.

Sonuçta hedef daha çok kazanç, daha büyük gelir.

Kime?

Hepimize dağılan, her cebe giren, kalıcı ve artan bir kazanç, işte ortak hedef bu.

Kim yanlış yola saparsa önüne set olmalıyız, siyasi çıkar, popülist yaklaşımdan uzak, ülke geneli için doğru neyse o yönde ilerlemeliyiz.

Kolay değil!..

Antalya Ticaret Sanayi Odası, belediyeler, Valilik makamı yıllardır bu konuda plan, program hazırlıyor, eğitim veriyor ama gene de her yıl RTL’dekine benzer haberler karşımıza çıkıyor.

Umudumuzu kaybetmeyelim çünkü çıkmaya da devam edecek, bu konuda sıfır hata mümkün değil, önemli olan zamanında, yerinde yeterli ve gerekli reaksiyonu verip doğruya herkesi ve her kesimi yönlendirmek.

Sanırım bu son olayda bunu başardık, emeği geçenleri kutluyorum ve kendimize güvenelim diyorum.

Biz iyiyiz, herkes bunu bilsin, kabul etsin ve hakkımızı versin…

 

 

Yaşasın futbol..

 

Meşin yuvarlak yeniden sahne alıyor.

Bu sezon geçen yıllardan daha heyecanlı olacak.

Hemen merakları giderelim.

Galatasaray açık ara Şampiyon olur.

Dede sezon sonunu görmez.

Kara Kartal’dan başarı beklemiyorum.

Trabzon’un nefesi yetmez.

Antalyasporumuza gelince…

Portakal ve işte orada kal !!!

Ne demem, ne yazmam gerekiyor?

Antalyaspor Dergisi’nin son sayısında sayfamda “Sıra sende hocam…” başlığını attım, aynı hafta isimler değişiverdi. (Yazıyı özetlemiyorum 65.432 adet sattı, beni okumayan kalmamıştır.)

Uzaktan bakınca, “Bu kadro ve ‘o’ hoca sezonu üst sıralara yakın kapatır” diyordum,

şimdi yaklaşınca, aynı kadro ve yeni hoca ne yapar bilemiyorum.

Bekleyip, göreceğiz.

Başkan’a ve yönetiminin kararlarına saygı duymak ve destek vermek için buradayız.

Şimdilik susma hakkımızı kullanmayı tercih ediyorum.

İlk hafta umarım kötü bir başlangıç olmaz.

Korkunun ecele faydası yokmuş, çıkıp kazanacağız ve mutlaka iyi mücadele edeceğiz.

Haydi hayırlısı.

Yeniden yazalım, iyi anlaşılsın.

Şimdi aramızda, koridorlarda, odalarda susma, sahada ve tribünde bağırma zamanı…

 

Kick box’u tek geçerim

 

Geçen hafta “Eldivenlerim ve ben” yazıma yakın dostlardan çok ilgi geldi.

Bir özet yapar ve gelen tepkileri gruplara ayırırsak:

1. “40’ından sonra azdığımı” iddia edenler… (kesinlikle katılmıyorum)

2.  “Golfe başlamam gerektiğini” söyleyenler… (benim için çok sıkıcı ve tarzım değil)

3. “Süper olmuş, kış aylarında biz de gelelim” diye destek verenler… (herkesi bekliyoruz)

4. Sessiz kalıp, “kafayı, kaşı, gözü yarsın, sonra da biz ‘oh olsun’ diyelim” beklentisi içinde olanlar… (az daha sabredin, Ertuğrul son çalışmada çenemi öyle bir sarstı, hala sızlıyor. Bu durumdan en çok hocam Murat Elvermez  mutlu, şimdi yumruktan kaçmayı ve tam kapanmayı öğrendiğimi söylüyor, ben de ona inanmak istiyorum!)

Dikkatinizi verip, çevrenizi ve medyayı izlerseniz, bana hak vereceksiniz, kick box son yılların moda sporu.

Kenar mahallelerden, karanlık, bakımsız salonlardan çıkıp İstanbul’da, Nişantaşı’na, Etiler’e gelip, modern, büyük yatırımların içine giren yeni trend.

Televizyon kanallarının da 2008’de bütçe ayırıp, kick box’la ilgili programlar yapmak için hazırlandığını öğrendikçe, “2-3 yıla kalmaz ülkenin milli sporu olur” inancım kuvvetleniyor.

Hele bir de yakışıklı, sırım gibi bir-iki genç kardeşimiz, sıkı dövüşler kazanıp, paparazzi programlarında boy göstersin, show programlarına konuk olsun, “anam, babam için dövdüm” muhabbeti yerine “sevgilim için vurdum” desin, Şamdan, Hello gibi dergilerde moda ikonlarımızla resimleri çıkınca sinirlenmiş numarası yapıp, ilk rastladığı kameramana (önceden anlaşmalı) göstermelik kombinasyon vuruşunu yapsın, siz seyredin ortalığı, bakın kaç milyon gencimiz elde eldiven salon salon gezmeye başlar.

Sözü uzatmayalım, spor amaçlı, sadece ter atmak için, sorunlardan uzaklaşmak, kafa boşaltmak için herkese dövüş sporlarını tavsiye ediyorum. Sakin ve bilgili bir hocayla temiz ve bakımlı bir ortamda çalışıp formda kalırsınız. Unutmadan, bu hafta Sabah Akdeniz’de Çarşamba günü Life Style sayfasında Yasemin Berkel ve Fulya Özuzun’un konusu show dünyasında gündemin başına oturmaya hazırlanan kick box organizasyonları olacak. Sakın kaçırmayın.

Yayın Tarihi
24.08.2008
Bu makale 1690 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
bir alanya masalı

ugur altın parlak 22.09.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!