Pembe yalanlar, katıksız gerçekler…

Biz kapasitemizi yüzde 10 arttırırız, geçen yıldan en az yüzde 10 daha fazla yolcu getiririz ama piyasa yüzde 20 ufalır

Bu yıl da Moskova’ya gitmedim ve fuara katılmadım.

Çünkü Rusya’daki fuarın, bugüne kadar ayaklarının hiçbir zaman yere basmadığını ve gerçek fotoğrafı önümüze koymadığını düşünüyorum.

Bu yıl da öyle olmuşa benziyor.

Giriş cümlem fuarın ortak sloganıymış.

Kime sorsanız cevap benzermiş,  Rusya pazarı ufalır ben büyürüm abi…

“Bizim insanımız” diyelim, hoş görelim ve biz gerçeği yazalım.

Bu sezon, 2009 yaz döneminde Rusya ve çevre ülkelerden gelecek yolcu sayısında geçen yıla göre kayıp olmaz.

İddiaya girmeye hazırım.

Geçen yılki sayı neyse bir kenara yazın ve 31 Aralık tarihini bekleyin, bu yıl Antalya’ya, Rusya ve çevresinden, toplamda mutlaka en az bir kişi daha fazla gelecektir.

Eğer Ankara otomotive yaptığı kıyağın benzerini turizme de sağlasın, en basit deyişle, mayıs-haziran- eylül- ekim aylarında, sezona girer ve çıkarken havalimanında özel şirketlere ödenen ayakbastı ücretlerini kasasından versin, bakın bakalım rekor olur mu, olmaz mı?

Bu ülkenin turizmcisine inanın ve güvenin.

Doğrudur, uçarlar, hayal kurarlar, bazen de masal anlatmayı severler, olduklarından biraz daha büyük gözükmekten haz duyarlar ama iş icraata geldiğinde, turisti evinden bulur getirirler.

Henüz Türk medyasının İstanbul’daki akıllı plazalarından anlayamadığı, Ankara’nın sırtını dönmekten bir türlü vazgeçmediği böyle bir işadamı modeli var bu topraklarda ve onlara biz aramızda “turizmci” diyoruz.

Her yıl bu ülkenin kasasına, kriz-mriz dinlemeden 10’larca milyar doları da getirmeye devam ediyor üstelik bu “turizmci” diye adlandırılan kitle.

Kimse korkmasın, paniğe de girmesin, 2009’un rakamları geçen yılı yakalar ve geçer.

Ankara da Antalya’ya bir omuz verse tarih yazılır, rekorların kralı kırılır.

İşte bu kadar!!!

 

Bir Antalyaspor Dergisi Vardı

 

Antalyaspor’un her ay bizlere ulaşan çok kaliteli, çok iyi hazırlanmış resmi bir yayını, Antalyaspor Dergisi vardı.

Vardı” diyorum çünkü  iki ay kadar önce ekonomik krizin kurbanları arasına katıldı.

Aslında lafı ağzımızda gevelemeden, kriz mağdurunu oynamayı bırakıp, itiraf etmemiz gereken bir gerçek var.

10 ay süresince bu kentin futbol kulübünün resmi yayın organı Antalyalıdan, taraftarından, futbol meraklısından yeterli ilgiyi, hak ettiği yakınlığı görmedi.

Galatasaray Spor Kulübü’nün benzer çalışmasını yapan ekibin kuruluşunda görev almıştım. Her ay zamana karşı çalışıp, taraftarın beğeneceği ve zarar etmeyecek bir çalışmanın hazırlanmasının nasıl zor olduğunu çok iyi biliyorum.

Bu nedenle ilk günden itibaren bu sorumluluğun altına, maddi çıkar beklemeden ve oluşabilecek zararı kulübün kasasına yansıtmadan, kendi cebinden üstlenme garantisi vererek, sadece futbol ve özellikle de Antalyaspor aşkıyla giren Mustafa Yiğit’in yanında yer almaya çalıştım.

Çok başarılı olamadığım ortada, bugün bu dergi yok.

Ancak yayının mutfağında görev alan, her sayfasına emek harcayan, katkı koyan Gözde Gürer ve Feryal Köroğlu’ndan aldığım bilgilere bakınca, bugün gelinen son noktanın kaçınılmaz olduğunu da anlıyorum.

Aslında şaşırmamak ve belki de kimse kızmasın ama bir “Antalya klasiği” demek gerekiyor.

Magazin dergilerinde üç satır adını geçirmek, göbek atarken iki fotoğrafını bastırmak için elini cebine atanlar, dergi kapağı olacağım diye anasını, babasını zora sokanlar. Antalyaspor’un tek ve resmi dergisine bırakın reklam desteği vermeyi, cebinden ayda 5-10 TL  ayırıp bir sayıyı bile ofisine sokmamış.

İşte durum böyle .

Bilmem anlatabildim mi?

Yoksa haftaya daha da açık ve net mi yazsam…???

 

 

Herkes göreve…

 

Haftaya pazar yerel seçimler için oy kullanacağız.

Lütfen “Banane” demeyin.

Sakın vazgeçmeyin.

Kesinlikle oy kullanmaya gidin.

Bu görevi yerine getirmeyenlerin de mutlaka yüzüne bu utancı vurun.

Şimdi koltuğundan kalkıp, sandığa gitme zamanı.

Kime oy verdiğiniz beni hiç ilgilendirmiyor ama eğer bu görevden kaçarsanız iki elim yakanızda.

“Oy kullanmama hakkımı kullanıyorum” laflarına da doydum, saçmalamayın ve gidin o mühürü bir yere basın ama mutlaka sizin için doğru olduğunu düşündüğünüz adaya desteğinizi verin.

Yok mu öyle biri, farketmez siz genede gidin sandığa, size en yakın olmaya aday olanı bulun ve “evet” işaretini vurun.

Sakın kaçmayın, lütfen “uyuzlukta” yapmayın…

 

 

Yayın Tarihi
23.03.2009
Bu makale 2058 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!