Kahin mi oldum ne?

Dün gece Hırvatları devirdik.

119’da sinirden sandalyeye tekmeyi atınca, 120. dakikaya girerken ayağıma buz tedavisi yapmak zorunda kaldım, 121’de ne buz kaldı, ne ayakta sızı, havalara uçtum, yerlerde yuvarlandım, İsviçre’den, Ukrayna’dan hatta Hindistan’dan tebrik telefonlarına cevap verdim.

Bugün başlıklara henüz bakmadım ama gazeteleri ve yazılanları, skor yazarlarının yorumlarını tahmin edebiliyorum.

Değişmeyecekler, anlamayacaklar düz adamla, kıvrak zeka farkını..

Biliyorum kavramaları mümkün değil lider ve sürü farkını..

Aslında “ben demiştim” demeyi hiç sevmem, hatta itici bulurum ama bugün izninizle bu kısa pazar yazımda sizinle “Fatih’in Aslanları” için ne yazmışım yeniden paylaşmak istiyorum. Belki o zaman boş konuşup,  hikaye yazmadığımız biraz daha ortaya çıkar, anlaşılır.

Antalyaspor Dergisi (dikkat!, Haziran sayısı, daha turnuva başlamamış..):

Çok heyecanlıyım. Şampiyonluk değil belki ama yarı final bekliyorum.

Gitmişken Kupa’yı alıp gelirlerse de fena olmaz diye düşünüyorum.

Kırmızı beyaz, En Büyük Türkiye!

Sabah Akdeniz  (15 Haziran Pazar, bu köşe de Çek maçı öncesi)

... Ben daha turnuvaya giderken, ‘eşleşmelerde biraz şanslı olursak, yarı finale çıkarız, daha sonrasını söylemek, hedeflemek bugünden zor’ demiştim.

Milli Takım kaliteli ve yetenekli isimlerden oluşuyor. Eğer alıştıkları yerde, bildikleri oyunu oynama şansını bulurlarsa, takım ruhunu kaybetmemek şartıyla, bu kadroyla Avrupa’nın en iyi 4-5 ulusal takımının arasına gireriz.

Portekiz  yenilgisi sonrası, kalan 90 dakikalar ‘son iki maç’ olmayacak diye inanmıştım. Bugün aynı duyguyu çok daha kuvvetli taşıyorum, bu rüya burada bitmeyecek, bu akşam kazanacağız ve yolumuza devam edeceğiz.

Haydi kırmızı, beyaz, haydi Türkiye, haydi Türko’lar !!!

İşte böyle sevgili okurlarım, ben bu satırları gaz vermek için ya da yazı tura mantığıyla “ya tutarsa” diye sallamadım.

Hocamızı tanıyorum, Antalya’da son kampta birliği ve inancı gözlerimle gördüm.

Fulya Hanım’ın (Terim) oyuncu eşleri üzerindeki etkisini hissettim, sahada koşacakları, ter dökecekleri yakından tanıyorum, aralarındaki ağabey- kardeş ilişkisine hayran kaldım.

İşte ortam böyle olunca, “şanslı eşleşmelerle yarı final, sonra da final olabilir” diye inandım.

Bugün finale son bir doksan dakika kaldı.

Bu sabah Hocamla konuştum ve “Kusura bakmayın son iki maç kaldı, size bu turnuvada başka maç hakkı vermeyeceğiz” dedim. Güldü…

Umarım hep güler, hep bize zafer çığlıkları attırır.

Haydi Türkiye’m, son bir gayret...

 

 

Yayın Tarihi
23.06.2008
Bu makale 511 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!