10 Kasım 2008 WTM Londra'nın ilk gününden 25 Mart 2009 MITT Moskova Fuarı'nın son gününe kadar 130 günlük pazarlama maratonu başlıyor. Şimdi iyi ve akıllı patronluk zamanı: Patronlar pazarlama müdürlerini bütçesel olarak desteklesinler, onlara moral ve ek ödenekler versinler.
Siyasetin akışı her sektörü etkiliyor. Ülkelerin ekonomi politikaları ve otellerin doluluk oranları birbirlerine kenetlenmiş durumda.
Uzman olmaya gerek yok: Konu çok basit:
Ülkelerin ekonomik durumları iyi ise turizmde iyi.
Bir gerçeği artık tüm çıplaklığı ile görüyoruz.
2009 yılının turizm satışlarını ürün ve ülke tanıtımından daha çok, turist gönderen ülkelerin kendi ekonomik gidişatı, kamuoyunun moral ve güven duygusu yönlendirecek.
Müşteri moral arıyor.
Müşteri güven arıyor.
Müşteri soruyor. Gerçekten ne durumdayım Ayağımı yorganıma göre uzatacağım ama yorganım ne kadar uzun?
Turizm sektörü ise şanslı; İlk veriler hiçte kötü değil. Diğer sektörlerin korkutan düşüş rakamlarına turizm dünyası maruz kalmayacağa benziyor.
Avrupa’daki önemli tur operatörleri artan genel masraflardan ve otel fiyatlarından dolayı kataloglarını ortalama yüzde 4'lük bir zam ile piyasalara sürmeye başladılar.
Katalog sunumlarında tür operatörleri ağızlarından çıkan tek söz: 'satılabilinecek, pazarlanabilinecek 'kontrollü kapasite'...
Uçak koltuğu alımı ve kontrolü 2009 yılının en önem verilen çalışmasını oluşturacak.
Tur operatörleri piyasaların ve ellerindeki ürünlerin MR'ını çekiyor: Çürük ve satılması zor ürünler kesilip atılıyor.
Fazla ve atıl kapasiteden herkes korkuyor.
Tur operatörlerinin endişeleri var: 2009'da mevcut planlanmış uçuş programında ne kadar boş koltuk kalabilir?
Amaç:
Bir tarafta satılmayan, elde patlayan otel odalarının boş bıraktığı koltukların sayısını minimize ederek, zoraki, yıkıcı, zarar ettirici lastminute furyasını önlemek, diğer tarafta uçak koltuk kapasitelerini sezon içinde bazı destinasyonların göstereceği beklenmedik talebe göre uygun olarak şimdiden ayarlamak.
Parola: Boş koltuk durumunu önle; biraz daha 'dar ve kontrollü uçuş kapasitesi koy, ama ani bir talep artışında gelecek müşteriyi de kaçırma!
10 Kasım 2008 WTM Londra'nın ilk gününden 25 Mart 2009 MITT Moskova Fuarı'nın son gününe kadar 130 günlük pazarlama maratonu başlıyor.
Şimdi iyi ve akıllı patronluk zamanı:
Patronlar pazarlama müdürlerini bütçesel olarak desteklesinler, onlara moral ve ek ödenekler versinler.
Uluslararası turizm pazarlama koşusunda 'moral' en önemli başarı kaynağı olacak.
Ve biraz da olsa moraller artmaya, düzelmeye başlıyor:
Manama, Doha, Bangkok, Singapur, Lüksemburg, Münih, İzmir, İstanbul ve Frankfurt'tan sonra dün 9 Kasım'da Londra'ya varıyorum;
Tanıdığım yerli ve yabancı turizmcilerin yüzü gülüyor. Aldıkları ilk "forecast"lar korktukları gibi değil, hatta bazı otellerde artışlar bile var.
Bunları haftaya yazacağım. Bu yazıyı yazarken WTM Fuarı henüz açılmış değil.
Şimdi geçen haftaya dönelim:
Toplumlar arası diyalog, anlayış, karşılıklı sempati ve empati turizm ülke tanıtımlarının hep önünde yer almıştır. Eğer sevgi, karşılıklı saygı ve güven yok ise istediğiniz kadar tanıtım yapın, beklenen neticeye ulaşamazsınız. Bir de turist gönderen ve alan ülkeler arası olan ticaretin ve yatırımların turizm pazarlama kanallarına verdiği inanılmaz destek...
Bu inanç ile dünyada birçok kurum çaba gösteriyor:
Türkiye'deki kurumlarda bu konularda boş durmuyor.
İyi bir örnek: İZMİR
Avrupa'nın 29 ülkesinden, aralarında cumhurbaşkanlarının, bakanların, büyük şirket yöneticilerinin de yer aldığı 9. Kuzey Güney Avrupa Ekonomi Forumu, 3-4 Kasım 2008 tarihlerinde İzmir'de gerçekleştirildi.
TUI Holding'in ana sponsorluğunda İzmir Ticaret Odası ile Avrupa İlişkileri Enstitüsü (INEA) tarafından Swiss Otel Grand Efes'te düzenlenen “Türkiye: Avrupa için Güçlü bir Ortak” temalı 9. Yıllık Kuzey Güney Ekonomik Forumu açılışına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Vujanoviç, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic, Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Haris Sladjzic, Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Dr. Melgena Plugtschieva, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Arnavutluk Ekonomi Bakan Yardımcısı Eno Bozdo, eski Avrupa Komisyonu Başkanı Dr. Jacques Santer, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türsab Başkanı Başaran Ulusoy, birçok ülkeden parlamenter ve yabancı ülkelerin temsilcileri katıldı. Büyük ilgi gören forum açılışını 450 davetli ile 100'e yakın medya mensubu izledi.
Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, "Son mali krizin beşiği olan gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere, uluslararası toplumda dünya ekonomisini düzenleyen kuralların gözden geçirilmesi yönünde bir ihtiyacın teslim edilmesi olumlu bir gelişmedir. Böyle bir gözden geçirme süreci, bazı kuralların değişmesi, yeni kurallar konulması sonucunu verecektir" dedi.
Hırvatistan Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic ise, "Neoliberal ekonomi çöküyor. Artık yeni bir oluşuma ihtiyaç var. Tanıdığımız dünya artık geçmişte kaldı" diye konuştu.
Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Hans Slajdzic bence toplantını en iyi konuşmasını yaptı: Katılımcıların yüzlerine bakarak: "İçinde insan olmayan, amacı insan olmayan tüm projeler anlamsızdır, faso fisodur, krizde sadece ekonomik göstergelerin değil, bazı ülkelerin dışlanması ve insanın merkezden uzaklaştırılmasının da etkili oluştur, değişim kıvılcımlarının büyük devletlerden gelmek zorunda olmadığını, dünyada belli dönemlerde büyük ülkelerin, bu kıvılcımları başlatamayacak derecede "yorgun ve kafası karışık durumda olabilir" derken herkes çok derin düşüncelere dalmıştı.
Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Vujanovic ise ülkesinin, bölgede Çek Cumhuriyeti ve Estonya'dan sonra en fazla yabancı sermaye çeken üçüncü ülke konumuna yükseldiğini ifade etti.
Eski Avrupa Komisyon Başkanı Dr. Jacques Santer ise burada verilen mesajların iyi anlaşılması gerektiğini, dayanışma ruhunun artık belli sınırlar içinde kalamayacağını söyledi.
Toplantının mimarı ve baş sorumlusu olan İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş; "Avrupa ile 142 milyar dolarlık dış ticaret yapıyoruz. Geçen yıl 6 milyon Avrupalı turist ağırladık. Batı ve Kuzey Avrupa'da sayısı 5 milyon kişiyi aşan Türk yaşıyor. Balkanlarda tarihi ve kültürel ortaklığımız 5 asırlık bir geçmişe sahip. Ülkemizde özellikle Ege başta olmak üzere 7 milyonu aşkın Balkan kökenli insanımız var" diyerek katılımcıların ülkelerini ürkiye'ye yatırıma davet etti.
Kuzey Güney Ekonomik Forumu Kurucusu, Enka İnşaat Onursal Başkanı Şarık Tara da, "Çocuklarımıza, torunlarımıza barış içinde yaşayacakları bir yüzyıl bırakmamız gerekiyor. O nedenle bu ve benzeri toplantılarda meseleleri konuşup çözümü konusunda katkı koymaya devam etmeliyiz." diyerek gençlerinde bu çalışmaların içine dahil edilmesinin gerektiğini savundu.
Esaki Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel tüm birikimi ve tecrübeleri ile Avrupalıları kibarca ikaz ederek: "Türkiye'nin birliğe yapacağı katkılar Avrupa'nın düşündüğünden fazladır ve Avrupa bu beraberlikten daha kazançlı çıkacaktır, daha anlayışlı olun" uyarısı yaptı.
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ise Türk turizminin son 25 yılda yarattığı mucizeyi çok özlü bir şekilde rakamlar ve örnekler vererek anlattı.
2023'te 50 milyon turist ağırlama hedefimiz var, sizde gelin; bu Türkiye mucize'ne kaılın derken bir ara sustu ve ön sırada oturan Avrupalı Parlamenterlere bakarak: "Sizlerden şunu rica ediyorum. Ülkelerinize döndükten sonra çeşitli olayları, özellikle de terörü bahane ederek Türkiye'ye turistik gezilerini engelleyici girişimlerin yapılmamasını ilgili yerlere iletiniz. Türkiye güvenli bir ülkedir ve bu tip kampanyaları hak etmemektedir." Gelin, hep beraber Türkiye'ti gezelim, görelim ve beraber iş ve yatırı yapalım" çağrısında bulundu ve salonda en büyük alkışı aldı.
Ülkelerin ve şehirlerin kalkınmasında küresel kriz sonrasında çok büyük fırsatlar da yatıyor. Bundan, genç nüfusunu, büyük bir enerji ve heyecan ile yeni bir toplumsal paket haline dönüştürebilen bölgeler ve şehirler kazançlı çıkacaktır. Yiğidi öldürüp hakkını vermek lazım. Bu heyecanı İzmir ve Türkiye adına en iyi Başaran Ulusoy yansıttı. Kendisi ile olan inişli çıkışlı ilişkilerime rağmen bu önemli uluslararası zirvede gösterdiği performans ve samimiyetin birçok yabancı konuğu etkilediğini şahit oldum.
Her zaman Türkiye kazansın...