“Hayal etmek bilmekten daha önemlidir” A.Einstein
Günümüz stresli yaşam şartlarında milyonlarca insan zihinsel olarak acı çekiyor ve çözüm bulmak için amaçsızca çabalıyor. İyi hissetmek, yaşadıkları olumsuz travmatik yaşantıları “bilinçaltlarından temizlemek” beklentileri içindeler. Sadece istemedikleri alışkanlıklarını ortadan kaldırabilmek için maddi manevi yatırımlar yapıyorlar.
Hızlı tüketim kültürünün gelişmesiyle, isteklerini daha hızlı hayata geçirmek için yeni metotlar arayan insanların sayısı giderek artıyor. Alternatif psikoterapilere olan ilgi, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar çok. Bilgi kirliliği de ne yazık ki insanların bilimsel olan ve bilimsel olmayanı ayırt etmelerine engel oluyor.
Hipnoz nedir demeden önce belki de ne olmadığını bilmek daha önemli. Hipnoz uyku, bilinçsiz bir durum, aldanma, zayıf karakterlilik, başkası tarafından kontrol edilme, kişisel kontrolünü kaybetme ve birilerinin size istemediğiniz bir şeyleri yaptırması ve sizi farklı davranışlar için programlaması değildir.
Hipnoz; uyanıklık içeren farklı bir bilinç durumu, en iyi gevşeme yöntemi, rahatlama, hayalinizde canlandırma, zihinsel yeniden işlemleme, bilinçdışınızla uyum, yeni bir üst denge durumu, gerçek kontrolün sergilenmesidir.
Hipnoz insanları uyutma değil uyandırma sanatıdır. Uyku esnasına çevreyle ilişkide azalma olur. Hipnozda dikkat bir noktada toplanır. Her ikisinde de kişi telkin alabilir fakat hipnoz sırasında telkine daha olumlu cevap verir. Kolay ve çabuk uyuyan kişilerin hipnoza yatkın oldukları tespit edilmiştir.
HİPNOZDAKİ BÜYÜK SIR
Hipnoz ülkemizde kişilerdeki yüzeysel bilgilerin etkisiyle “her şeyi tedavi edebilen çok güçlü bir yöntem” olarak tanınmıştır. Birisi sizi uyutuyor, bilinçaltınızı temizliyor, tüm kötü anılarınızı unutuyorsunuz, hiçbir sıkıntısı, sorunu olmayan mutlu bir insana dönüşüveriyorsunuz. Hipnozun tüm güçlü bir biçimde algılanışına neden olan bir diğer etken de toplumsal özelliklerimizden kaynaklanmaktadır. Hiyerarşik ve otoriter ilişki biçimleri toplumumuzda yaygındır.
“Ben karışmayayım, beni yönetenler yapsın, benim hakkımda annem-babam karar versin” inanışları ile bu tedavi aracı çok uyuşmaktadır.
“Kişi yönlendirilen, pasif ve edilgen, hipnozu yapan kişi aktif, karar verici ve yönlendiricidir.” Düşünceleri toplumsal arka planımızdaki, yanlış inanışlar, izlenimler ve sunuşlar yüzünden bir tedavi yöntemi olan hipnoterapi, amacını aşan, bilim dışı bir yere oturtulmaktadır. Tıp eğitiminde esas olan öncelik “insana zarar vermemek ve koruyucu hekimliktir”
Yetkin olmayan kişilerce bilinçaltı temizliği ve benzeri adlarla insanların ruhsal alanına müdahaleler yapılarak, maddi ve manevi büyük zararlara uğradıklarını sıklıkla görebiliyoruz. Ruh sağlığı alanı ne yazık ki istismara çok açık.
Bütün psikoterapi ekolleri ile çalışma imkanı bulabilen bir psikiyatri uzmanı olarak söyleyebilirim ki hipnoterapi oldukça etkili ve kalıcı çözümleri, içsel aydınlanmayı beraberinde getiren bir yöntemdir. Hipnoterapi insanlar için bir çıkış yoludur, kısa sürede beklentilere cevap verebilir. Güvenli, kolay ve etkili bir yoldur. Ehil ellerde zarar verme olasılığınız yoktur.
Modern tıp bilimi, tıbbi görüntüleme yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde regresyon hipnoterapilerinde fonksiyonel manyetik rezonans görüntülemeleri ile beynin hafıza bölümündeki değişiklikeri tespit edebiliyoruz. Hipnoterapi sırasında kişinin beyninde değişimler oluyor. Bütün bunlar oldukça heyecan verici gelişmeler.
HİPNOZDA ESAS GÜÇ TEDAVİ GÖREN KİŞİDEDİR.
Charles Tebbetts hipnoz konusunda efsane haline gelmiş biri olarak hipnozun sırrını söyle açıklıyor:
“Hipnoz aslında kendi kendinize yapılmış bir telkindir. Hipnoterapist sadece bir rehberdir. Tedavi gören kişinin zaten içinde olan doğuştan kazandığı yeteneği istenilen şekilde değiştirmesine yardım eder. Değişmek için gereken güç zaten insanın kendi aklında mevcuttur.”
Hipnoz sadece telkin almaya hazır hale getirir. Hipnoterapi tedavi amaçlı kullandığımız teknikler içeren ve kişiye özel düzenlenen bir psikoterapi yöntemidir. Diğer tedavi yöntemlerinde olduğu gibi bilimsel verilere dayalıdır. Bilinçaltı hayal ile gerçeği ayırd edemez. Psikoterapi teknikleri telkini gizli veya açık olarak verir. Hipnotik dil kalıpları ile yapılan psikoterapi görüşmelerinde hızlı ilerlemeler sağlanabilir.
İNSAN BİYOPSİKOSOSYAL BİR VARLIKTIR FAKAT SON SÖZÜ BİLİNÇALTINIZ SÖYLER.
Çoğu insan otomatik yaşar. Sahip oldukları potansiyelin farkında değildir. Gizli bir gücün bir gün kendisini kurtarmasını bekler. Sihirli bir değnek bir gün yaşamlarını değiştirecektir. Ama günler geçer bu hayal gerçekleşmez. Aradıkları sihirli güç kendi içindedir. İstenen her şeyi vermeye hazırdır. Anlarsanız bilirsiniz, bilirseniz çözersiniz. İçgörünüz oluşur. Öğrendikçe bilgelik devreye girer. Bütün ayrıntılarınız bütününüzün bir parçasıdır.
Farkındalık zihnin gelişmesi ve genişlemesidir. Farkında olarak birçok olumsuz davranışı değiştirmek mümkündür. Sadece kendi içine yapılacak kısa yolculuklar bile birkaç hafta içinde birçok sıkıntıyı yok edebilir.
İnsanlar bilinçaltlarıyla uyumu yitirdikleri için hasta olurlar. Kişi kendinin, duygularının, düşüncelerinin farkında olabilir. Ama bilinçaltının çok az farkındadır.
Sadece gözlerinizi kapatıp, vücudunuzun merkezindeki hislere odaklanmanız bile, başka türlü farkında dahi olamayacağınız duygularla bağlantı kurmanızı sağlayabilir.
İYİLEŞME HÜCRE DÜZEYİNDE BAŞLAR:
Hücre düzeyi aynı zamanda zihin düzeyi olduğu ve kuantum fizik yasalarına dayandığı için, her türlü tedavinin ilk nedeni zihinsel olmak zorundadır. Bütün tedaviler sonuçta zihin tedavileridir.
İyileşme süreci her zaman için atık dokuların tamir edilmesi ve hücrelerin etkinlikleriyle karşılıklı ilişki ve koşulların uyumlu bir şekilde yeniden düzenlenmesinden oluşur.