Amerika merkezli Age Wave Communications şirketi, 2002 yılında yaşlılar ile ilgili araştırmasının bulgularına göre, 50 yaşın üstündeki turistler daha genç olanlara göre yüzde 40 daha uzun tatil yapıyor ve yüzde 72 daha fazla para harcıyor ve 1992 yılına göre çok daha fazla alternatif tatil beldelerini ziyaret ediyor. Araştırmanın sonucunda bu trendin yükselmesindeki en önemli faktörlerin başında, dünyanın gözde tatil beldelerindeki sağlık hizmetlerinin kalitesinin hızla yükselmesi gösteriliyor.
Avrupalı 50 yaş üstü turistler arasında en çok Alman turistler tatil yapıyor. Almanlar 5,5 haftalık tatil süreleri ile 3 hafta olan Avrupa ortalamasının neredeyse iki katı kadar tatil yapıyorlar. Alman Ekonomi Bakanlığı'nın 50 yaşın üzerindeki 2 bin Alman ile yaptığı son anket çalışması, bu gruptaki Almanların en çok Yunanistan ve Türkiye'yi tercih ettiklerini gösteriyor. Anketi cevaplandıran kişiler, bu iki ülkede en çok deniz ve deniz çevresinde vakit geçirmeyi sevdiklerini, yerel kültüre ait aktivitelere katıldıklarını, temiz havada yeşil ve gürültüsüz alanlarda spor yapmayı tercih ettiklerini, bol bol yüzerek ve zaman zaman kimi havuz sporlarına katıldıklarını söylüyorlar.
Flexitourist
Sayısı hızla artan ve devasa bir müşteri grubu oluşturan 50 yaş üstü kişiler, zaman ve sezona bağlı olmadan değişik dinlenme, spor, sağlık ve kültürel haftalık ve aylık tatil programları ile otellerde periyodik boşlukları doldurarak, otel doluluk oranlarını üst seviyede tutuyorlar.
Mayıs ayı Tourexpi.com anketinde 3.732 yabancı uyruklu turiste "Mümkün olsaydı, sürekli Türkiye'de yaşamayı ister miydiniz?" sorusu soruluyor ve bu araştırma ile yapılan açıklamalara göre Anket sonuçları, yaş farklılıkların önemini teyit eder nitelikte çıkıyor. Özellikle Alanya, Marmaris veya Kemer gibi yerlere yerleşmiş olan çok sayıdaki yabancı şahıs, çoğunluğunu 'hayatının ikinci baharını' iklimi ve yaşam şartlarının daha müsait olan yerlere ilgi duyduklarını ve özellikle Türkiye de yaşlı insanlara ve çocuklara gösterilen saygı ve hürmeti beğendiklerini, anket esnasında devamlı belirttiler. Anket sonuçları da bunu yansıtarak, 55 – 65 arası yaş grubunun büyük bölümünün Türkiye'de sürekli yaşayabileceklerini ortaya çıkarıyor.
Hızla akıp giden zaman, kültürel ve toplumsal gelişimin dönüm taşları olarak tarihte olduğu gibi, zamanı tanımlayan taş çağı, aydınlama çağı, bilim çağı, teknoloji çağı çağrışımlara halen bölünseydi :bu yeni başlayan millenyumun herhalde ' 50 yaş üstü insanlar çağı' olarak adlandırılması gerekirdi.
Dünya'da, özellikle sanayileşmiş, küresel çapta finans gücü ve ağırlığı olan ülkelerde nüfus gerilerken, 50 yaş üstü insan sayısı tarihte hiç görülmemiş bir şekilde artıyor. Avrupa'da eğitim/gelir ve servet düzeyi yüksek olan çoğu yörelerde, kasabalarda genç insan sayısı azalıyor. Gençler ve çocuklu aileler azınlıkta kalıyor.
Demografik toplum yapısı çatlayarak Batı Avrupa'da mevcut sistemlerin üstüne yıkılıyor.
Toplumsal 50 yaş üstü insan çoğunluğu ve konsantrasyonu siyasi ve ticari yeni arayışları ve modelleri beraberinde getiriyor. Toplumsal yeni yapılanmalar ve düzenlemeler şart oluyor.
Esas iş şimdi başlıyor: Koskocaman bir piyasa oluşuyor:
Bu yaş grubu için her gün yeni ve değişik yatırım modelleri piyasalara sunuluyor. Üretim grupları, genel tüketim maddelerinin içeriğini ve dizaynını 50 yaş üstü tüketici gruplar için yeniden şekillendiriyor, re-dizayn ediyorlar. Geleneksel ve özünde tutucu Avrupa piyasalarında, 'Best Age', 'Golden Age' veya 'Elan' ve benzeri isimlerle adlandırılan bu gruplar için tasarladıkları ürünler ile pazar payı kapabilmek için yoğun bir rekabet içinde mücadele ediyorlar
Klasik temel piyasa şartı: 'ürüne göre müşteri değil, müşteriye göre ürün' düşüncesinin yanına ek olarak ' reklâmdaki gibi genç ve güzel yerine artık sokaktaki gerçek ve olgun insan'ı koyuyorlar. Görsel ve yazılı medyadaki reklâm yıldızlarını şirketler çoğu zaman bu olgun yaş grubundan seçiyorlar. 'Hislerin yeniden doğuşu' gibi kavramlar, küflenmiş, unutulmuş, kaybolmuş ve zayıflamış toplumsal tüketim ve seyahat heyecanını harekete geçirmeye çalışıyorlar. Pazarlama ve marketing kampanyalarında 'keşfet!' sözcüğünü terk edip, 'hatırlıyor musun?' sözcüğü ile yer değiştiriyorlar. Birçok önemli Turizm, Emlak ve Lifestyle şirketinin reklâm ve tanıtım kampanyalarında değişmez 'güneş, deniz, kum' sözcüklerine ' Lifestyle, Longlife, Fit and Healthy' sözcükleri artık rakip olamaya başlıyor.
Ayrıca çok ciddi araştırmalar gösteriyor ki, 50 yaş üstüler golf, tenis oynamak, deniz kenarında güneşlenmek, orman ve dağ eteklerinde yürüyüşler yapmak, taze ve doğal maddelerden hazırlanmış yemekler yemeği en büyük mutluluk kaynağı olarak işaret ediyorlar
Dünyada çapında isim yapmış, saygınlık ve güvene sahip marka hastane zincirleri, küresel boyutta hizmet veren saygın ve seçkin emlak şirketleri, tur operatörleri, ileri ve inovatif belediyeler, lifestyle ve Leisure Mimar ve Mühendisleri, dizayn uzmanları, sosyolog ve bilimsel araştırma grupları bir araya gelerek yeni yatırım ve yaşam modelleri üzerine kafa yoruyorlar. Yakın gelecekte büyük müşteri kitlesine cevap verecek yeni yaşam, tatil ve sağlık hizmetlerini en doğal ve gerçekçi lifestyle unsurları ile örülmüş, işlenmiş merkezler oluşturmaya başlayacaklar.
Gerçek halk sanayisine dönüşümü sağlayacak bu yeni yatırım ve yaşam modelleri yerel değerleri koruyan ve geliştiren özelliğe sahip olması, bir anayasal şart olarak görülüyor ve şart koşuluyor.
Bu felsefe, insan ile yatırım arasında gerçekleşen, sürdürülebilir, karşılıklı, ekonomik verimli, sosyal, kültürel, çevreci ve barışçıl katkısından oluşuyor.
Kesinlikle fırsatçılığı, doğayı limon gibi sıkıp son damlasından da inşaat çıkaran zihniyete karşı bir hareket olarak ta değerlendiriliyor.
Dünyada yeni oluşan ve sayısı hızla büyüyen bir müşteri kitlesinin sesi: Yatırdığım para, hayatımı ve yaşamımı geliştiriyor, renklendiriyor ve uzatıyor' diye duyabilenlere, anlayabilenlere yüksek sesle sesleniyor, davet çıkarıyor.
50 yaş üstü müşterinin yatırım/para ve tatil/yaşam ilişkisi ve bakışı sağlıklı, hayat dolu, pozitif enerji sahibi yeni kitleleri ve bu felsefeye inanmış, dürüst yatırımcıların ve belde dinamiklerinin karşılıklı 'kazan-kazan hareketi'nden oluşuyor.
Hesap basit:
Hem yatırım kara dönüşecek hem yaşam ve lifestyle seviyesi garanti altına alınacak.
Yaşama ve insana inanan, değer veren, seven, sağduyulu ve sağlıklı '50 yaş Üstü'ler, hayatın güvertesine doğru yavaş-yavaş çıktıklarında arta kalan hayatla ilgili daha dikkatli ve seçici oluyorlar. Gelecek yaşam ve tatillerinde geçmişte belki çok hızlı, belki çok az yaşanmış, belki de hiç yaşanmış karelerden, özlemlerden tat ve heyecan arıyorlar. Sağlıklı kalmak, zinde olmak, iyi ve bakımlı görünmek, kültürlü, edepli, temiz ve güvenli, dürüst ve dost merkezlerde yaşam hayalleri kuruyorlar. Milyonlarca 'ikinci Baharcı' rüyalarını 'Mediterran Life' yani 'Akdeniz usulü yaşam' ile süslüyorlar.
Aynı düşünceye/yaşam tarzına sahip insanlarla ılıman iklimlerde yeni birliktelikler, dostluklar, hayat ve yaşam arkadaşlıkları kurmak onlar için en büyük özlem, istek, arzu ve yatırım duygusunu oluşturuyor.
Nostalji ve melankoli duyguları radar gibi aniden hayatı taramaya başlıyor.
Çoğu kez küçük bir çiçek, yere düşmüş bir gazetenin kupürü veya ir yaprak, eskici dükkânlarının vitrinlerinde bir eşya, eskilerde kalmış üstü tozlanmış bir fotoğraf, bir tanıdık ama unutulmuş bir melodi, hatta balkondaki bir kuş sesi veya çocukluğunda evinin yolunu tarif eden bir yemek kokusu bu insanların ruhlarında, kalplerinde rüzgârlar estiriyor, onları çocuk'umsu mutluluklara taşıyor.
Long life, Leisure, Health, Fitness, Beauty ve Life Style kavramlarının içinde saklı bu yeni yatırım şifreleri doğru okuyan, anlayan ve doğru yatırımı yapan gruplar şimdiden gelecek için oldukça mesafe alıyorlar.
Halen harekete geçmeyen, uyuyan, statüko yapan, hatta 'Abi arsa var mı? İnşaat yapalım' zihniyetinin idareye egemen olduğu toplumlar, geleceğe mağlup düşerek, komplo teorilerine kendilerini hapis edecek, 'bizi sevmiyorlar kardeşim edebiyatından kurtulamayacaklardır.
Kentsel dönüşüm, arsa geliştirme ve altyapı çalışmalarında bu yeni felsefeye zaman, yer ve kaynak ayırmayan, yaratamayan, vizyonsuz, yeteneksiz, bilgisiz belde, kent ve devletler kendi insanların mutsuzluğuna şimdiden tapu dağıtıyor durumuna düşecekler, ileri tarihlerde kötü anımsanacaklar ve gelecek nesillerin gönüllerinde yargılanacaklardır.
Tek şeritli ve tek boyutlu turizm yapanlar ise bu arada tek sıfırlı Avro'dan veya Dolar'dan ibaret küçük kazançlara mahkûm olacaklardır."
Hüseyin Baraner
Managing Director
TRAVEL NETWORK
Turizm Araştirma ve Strateji Merkezi
Güzeloba Mah., Ahi Evran Sitesi
Aydin 2 Sokak No: 152, E Blok, D. 2
Antaya/Türkiye
+90 0242 352 02 81 / +90 532 5570459 /+49 177 8387972
hbaraner@gmail.com baraner@baraner.com