LOHAS'lar ve "neresi olursa olsun" diyenlere dikkat çekiyor:
Türkiye son günlerde kendini siyasette iyice ısıtırken, Portekiz'den Mısır'a kadar milyonlarca insan Akdeniz'in dalgalı sularında yüzerek serinliyorlar. Akdeniz akşamları her yıl olduğu gibi bu yılda insanları hayal kurmaya, âşık olmaya, daha mutlu yaşamaya davet ediyor.
Bodrum'dan Marbella'ya, Hurghada'dan Tanger'e kadar insanlar sanki hayatlarının son tatilimiymiş gibi geceleri çılgınca eğleniyor, gündüzleri yiyip, içip, yatıp dinleniyorlar.
Milyonlarca turizm çalışanı kendi ülkeleri, beldeleri ve çalıştıkları kurumların hizmetlerini müşteriye tam olarak verebilmek, yaşatabilmek için, bir yarış, bir koşturmaca içinde alın teri ile gece gündüz demeden milyonlarca insanların mutluluğu için koşturuyorlar.
Avrupa ve Akdeniz çanağında doluluk oranları bu yıl zirveye koşuyor.
Oteller, moteller, pansiyonlar ve uçaklar oldukça dolu ve hareketli. Buna rağmen Avrupa'daki otelciler, tur operatörleri ve uçak şirketleri müşterileri kadar mutlu değiller. Gelecek tespiti ve değerlendirmesi yapmak zorlaşıyor, şirketler değil gelecek sezonu, gelecek ayı bile tam olarak önceden göremiyorlar. Bazılarını ciddi sermaye ve finansal daralmaya doğru yol alıyor. Tesis ve işletmeler dopdolu ama 'net-kar' yerlerde sürünüyor. Bunun yanında
Müşteri talepleri değişiyor, Turizm hizmetleri her katmanında pahalılaşıyor. Cost'lar patladı, patlıyor.
Uçak şirketlerinin geleceği, kapasiteleri ve uçuş planları, bazı otelleri ve beldeleri ciddi olarak korkutuyor.
Yeni yasal düzenlemeler her adımı, her hareketi, çöp atmadan, enerji kullanımına, personel maaşlarından, çevre temizliğine kadar her şeyi çok sıkı takibe alıyor.
Müşteriler şaşırtacak bir oranda yazın Kuzey Denizine kayıyor
Avrupa'nın en büyük turist gönderen ülkesi Almanya'ya baktığımızda:
Almanya Turizm Örgütüne göre, (Deutscher Tourismusverband) Alman tatilcilerin en fazla ayak izleri artık Karayip'lerin kumsallarında değil, Kuzey Denizinde bulunuyor. Artık Almanya'nın Kuzey Denizi kıyıları, Almanların en çok tercih ettikleri bölge haline geldi. www.Meinestadt.de'nin bir araştırmasına göre, Almanların yüzde 72,4'ü Almanya'da tatil yapmak istiyor.
Almanya'nın sahillerinde tatil yapmak veya Dağlarında yürüyüş (trekking) hiç olmadığı kadar popüler oldu.
Avrupa'nın kendisi artık cazip bir tatil ülkesi:
Türkiye'de kıyılar betonlaşırken, beceriksiz belediyelerin ellerinde beldelerimiz beton, alüminyum ve cam ile kaplanır, plastik ağaç ve uyduruk heykel ve semboller ile süslenip, kitch hale sokulup zorlanırken, Avrupa'nın nehirleri daha temiz hale geliyor, bisiklet yolları daha genişliyor ve trekking ağı daha sıklaşıyor.
Avrupa yeşil
Hemen kapılarının önünde tecrübe ve yaratıcılık için bolca alanları var. Her yerde can sıkıntısına ve hızlı tüketime karşı değişik fikirler ve alanlar var.
Avrupa'da sürdürebilirlik ve çevre koruma konularında çok gelişmiş tatil alternatifleri var.
Üstelik Avrupa medyası, Avrupalıları birer LOHAS (Lifestyle of health und sustainability) – "Sürdürülebilir ve sağlıklı hayat tarzı" -insanı olmaya, adeta zorluyor.
Tatil anlayışında, kim olursanız olun: kıroluk, magandalık, vurdumduymazlık, umursamazlık, bana ne yahu: parasını ödedim ya! demezlik devri kapanıyor. Bilinçli ve tatminkar tatil devri ilk sinyallerini veriyor
150 şirketin bağlı bulunduğu Alman "Anders Reisen" forumu, tatilcilere uzun süredir neden oldukları CO2 emisyonu karşılığında bağışta bulunma imkanını tanıyor ve bağışta bulunanların sayısı giderek artıyor.
Dahası, Avrupalılar bir LOHAS olmayı artık bir gereklilik olarak görüyor ve Avrupa sanayisi kendisini her alanda buna göre ayarlıyor. Artık çok lüks lokantalar bile, bulundukları bölgenin yerel mutfağını empoze ediyor.
Üstelik bu lokal değerleri empoze etmek, sadece gastronomide değil, bütün alanlarda ön plana çıkıyor.
"Kaliteli turizm" artık bir satış silahı oldu.
Kaliteli turizm, lüks, kaliteli ve sürdürebilir şekilde yapılı ve diğer opsiyonları dışlarsa, ç.ok güçlü bir silah haline eliyor.
Kaliteli Turizm için en iyi örneklerden biri Mallorca olabilir. Dünkü sıradan ve ucuz tatil yöresinden, sahilleri doğal görünümlerine geri kazandırma çalışmalarıyla birlikte, lüks düşkünü ve zengin insanların hedefi olmaya başladı.
Çevresel sorunlar ve betonlaşmaya bakınca, yabancı ülkelerdeki güneş, deniz ve kumsallar, masumiyetlerini çoktan kaybettiler. Örneğin bir İspanya'da bu fark edildi ve sahilleri eski doğal görünüşlerine kavuşturulma çalışmaları başladı.
Turizm sektörününde kendi içinde önemli görevleri var:
Dünya Turizm örgütünün Genel Sekreteri Geoffrey Lipman'ın son ITB Turizm Borsasında dediği gibi: "Turizm endüstrisi iklimin bozulmamasına ve fakirliğin mücadelesine hizmet etmeli.
Artık TUI ve Thomas Cook gibi büyük tur operatörleri, tatile çıkanların çevreye ne kadar zarar verdiklerini hatırlatan cetveller yayınlıyor ve bu zarara mukabil tatilcinin bir bağışta bulunma imkânını sağlıyor.
Artık oda, havuz ve restoranın yanında enerji kullanımınız kataloglara girecek:
Güneş enerjisi, Hidroelektrik, rüzgâr, bio-enerji ve diğer alternatif enerji yatırımları Avrupa turizminde kurumsallaşıyor, şart oluyor.
Türk turizminin gelişmesinde tartışmasız büyük katkıları bulunan "Türk Dostu" olarak bilinen TUI Almanya'nın CEO'su Dr. Volker Böttcher'in önderliğinde Türkiye'ye farklı alanlarda somut destek vermeye devam ediyor.
İlk defa bir "Yeşil Katalog" çıkaran Avrupa'nın en büyük tur operatörü TUI, bu katalogdan elde edeceği ek gelirleri Türkiye'de kurulacak bir rüzgar enerjisi santraline harcayacak.
Şimdilik sadece internet üzerinden ulaşılabilen "Yeşil Katalog" ürünlerinin özellikle çevreye duyarlı tesisler ve turlar içermesi ve yerel çevreci guruplarla işbirliği içinde olması dikkat çekiyor.
Katalogda ayrıca bir cetvel sayesinde, rezervasyon yapan kişinin hangi üründe çevreye ne kadar zarar verdiği hesaplanabiliyor ve rezervasyon yapan kişi bu zarar orantılı ve gönüllü olarak 2 Euro'dan başlayan bir "CO 2 bağışı" yapabiliyor.
TUI Almanya CEO'su Volker Böttcher, "insanların tatil yapabilmesi için, ağaçların ölmesi gerekmiyor" dedi ve ilave etti: "İlk defa bir somut proje olarak, bu katalogdan elde edilen ek gelirlerin Türkiye'de kurulacak bir rüzgâr enerjisi parkına harcanacak"
LOHAS bu sözü artık çok, ama çok duyacaksınız:
Volker Böttcher'e göre, bu katalogla özellikle LOHAS'lara hitap edilecek.
Böttcher, LOHAS - (Lifestyle Of Health And Sustainability) – Sürdürülebilir ve sağlıklı hayat tarzı'nı takip eden kişilerin, modern toplumlarda halkın yüzde 25 ila 30'unu teşkil edebileceğini ifade ediyor.
Böttcher: "Kış aylarında piyasaya çıkacak "Yeşil Katalog" ile herkes MyClimate isimli çevre koruma teşkilatına ayrıca bir bağışta bulunabilecek. 2 Euro'dan başlayan bağışta bulunan her kişiye, TUI 50 Cent üzerine ilave edecek. Bu paralar da Türkiye'de kurulacak bir rüzgar enerjisi parkına harcanacak. www.tui-klimarechner.de sayfasında herkes, hangi seyahatte çevreye ne kadar zarar verdiğini ve bu zararın ne kadar masrafla düzeltilebileceğini görebilir."
Benim iklimim, senin iklimin, hepimizi iklimi: Myclimate
Diğer katalog satışlarında da MyClimate organizasyonuna bağışta bulunabilineceğini hatırlatan Böttcher, şu an itibariyle böyle bir bağışta bulunan müşterilerin oranı yüzde 8 olduğunu söylüyor...
"Artan enerji giderleri karşısında yükselen paket tatil fiyatları sebebiyle, bağışta bulunanların sayısı azalır mı?" sorusuna "Kesinlikle azalmaz, çevre koruma sorunu şu an Almanya'da çok hayati ve toplumun somut olarak gözünün önünde bulunan bir konu" diye cevap veriyor...
Karşı tarafta çevre ile ilgili araştırma gruplarının sayısı hızla çoğalıyor: Bunlardan en önemlilerinden biri olan Atmosfair Genel müdürü Dietrich Brockhagen'a göre 'iklim koruması' çoktan Avrupa seyahat acentalarında turizm terminolojisi oldu bile.
Öbür tarafta müşteriler hem doygun, hem heyecansız:
Turizmin sosyolojisinde önemli değerlendirmeler yapan Münih Üniversitesi öğretim görevlisi Psikolog Jürgen Kagelmann'a göre, Almanların tatil yapma iştahı bu yorgun ve heyecansız hallerine rağmen her zamankinden daha büyük, ama Türkiye ve diğer destinasyonlar için önemli bir fark ile:
Nereye gittiğin önemli değil, eğlen ve dinlen yeter!
Bu frenlenemeyen iştah, artık yeni bir kesit turist oluşturdu: Nereye tatile gittiğin önemli değil, eğlen ve dinlen yeter. Almanlar artıuk o kadar çok uzak ve yabancı yerler gördüler ki, artık bişr doyum noktasına gelmeye başladılar. Büyük tur operatörleri için asıl tehlike bu. Bu kesit müşteri "artık o kadar çok yer gördük, uzağa gitmemiz gerekmiyor, burada tatil yapalım" demeye başlayacaklar.
Bu kesit için tatil, artık sıradan bir ürün haline geldi, bir paket müsli veya bir kutu kola gibi. Zaten artık süpermarkette bu ürünlerin hemen yanındaki raflarda da satılmaya başlandı.
Aynı kesit, sanki herhangi bir ürün alırcasına şunu bekliyor: Bu ürünle birlikte eğlence ve dinlenmeyi beraber almış oluyorum. Neresi olursa olsun.
Belediye Başkanları' na dikkat:
Bu gelişmelere baktığımızda mevcut tehlikelerin yanında Türkiye’miz için müthiş fırsatlar olduğunu görüyoruz. Genç ve istekli ve çalışkan nüfusu ile ciddi bir devlet politikası ve desteği ile tatil beldelerinin geri dönüşüm projeleri içinde yenilenmiş, temizlenmiş, sağlığına ve öz kültürüne kavuşmuş muazzam 'yaşam, tatil, rekreasyon ve sağlık-zindelik alanları' oluşturup çok daha fazla kazanarak, sürdürülebilirliğimizi de sağlama almış oluruz.
Dünya'daki yeni inanç yeni yarış, yeni koşu: ÇEVRE ,
Oy vereceğiniz Belediye Başkanına bu sefer iyice bir çevreci gözüyle bir bakış atın. Bu konulardan haberi var mı? Yoksa halen plastik heykeller ve kaplamalar ile beldesinde harikalar mı yaratıyor?