BAKIŞ

“Türk Gibi Mücadele Etmek”- "Avrupayı Türk sarhoşu yapmak"

 

Euro 2008 Futbol Avrupa Kupası oynadığımız maçlar sonucunda futbolda değil, ama gönüllerde biz kazandık.  


Yaklaşık 40 yıldır Avrupa ülkeleriyle yakın temasta olmama karşın, Avrupalıların Türkleri bu kadar yakın gördükleri, Türklere karşı bu kadar coşkulu olduklarını ve sempatik gözle baktıklarını hatırlamıyorum.  Sokaktaki dondurma satıcısı Alman'dan tutun, diş doktoruna, en tepe sanayici ve bankacıya kadar Türk sözü sosyolojik yeni bir değer, yeni bir tat kazanıyor.

 

Hareketsiz, durağan gönülleri tekme ile açıp içeride kırmızı güller dağıtıyor Türkiye.

 

Şampiyonluklar gelip geçer, bugün onlar, yarın bizler. Ama gönüllerin Efendisi' olmak için gol atmak, maç kazanmak yetmiyor, yetmez. Gönüllerin o yüksek merdivenlerinde en tepeye, en doruğa çıkmak için 'mücadele' gerekir.  

Türklere karşı beslenen bu sempatiyi, bu coşku selini, bu takdir ateşinin üzerine tam şimdi bir körükle gitmemiz lazım, bu takdir ateşini söndürmemek ve kimi önyargıları kaldırmak, hatta yeni bir imajın oluşmasını sağlamanın ve hatta Türklerle ilgili yeni "Deyiş"lerin oluşturmanın tam zamanı şimdi. 


30 yıldır küresel gelişmeleri, afetleri, savaşları veya spor mücadelelerini kendi dünyamda yorumlarken, daima bilinçaltında turizmle bir bağlantı kurmaya çalışmaktan kendimi alamadım. Dünyamızda olup biten olaylar karşısında Türk olarak nasıl bir riskle karşı karşıya olduğumuzu, nasıl tepki vermemiz gerektiğini, nasıl önlem alacağımızı, neler yapmamız gerektiğini düşünüp, başkalarıyla paylaştım. Bazen ilgililer aramızda küfürleşmeye kadar giden kavgalar, bazen büyük bir profesyonellik ile hep beraberce yaptığımız işler, bazen çaresiz, bazen büyük kederler içinde olup bitenler baka kaldık.

 

Ama şu ara turizmci olarak iyi günlerimizdeyiz. 

 

Türk takımımızın bu büyük başarısını bir kalıcı değere dönüştürmeliyiz:

 

Avrupalıların gözünde, gönlünde, ruhunda ve sözlüklerinde  Türk kimliğine gerçek bir yakıştırma, bir sempatik simgeleştirme getirmeliyiz:

Bu yeni simge: 'Türk gibi Mücadele '

35 yıldır Türkiye'yi tanıtmak ve Türk imajının pazarlamasını yaparken, yıllardır en çok kıskandığım slogan bu olmuştur: "Weck den Italiener in dir" – İçindeki İtalyan'ı uyandır. 

Bir İskandinav'a, bir Batı Avrupalıya boş ve hoş zamanlarda "İtalyan gibi bir adam" dendiğinde bir iltifat kabul ediliyordu. 

Bu deyişten çıkan yakıştırmadan dolayı İtalya, 60'lı – 70'li yılların başında, İtalyan gıdalarını, İtalyan mutfağını ve İtalyan müziğini sevdirmeyi bildi ve bugün İtalya, Avrupa'da en çok turist çeken ve sempatik gözle bakılan ülkelerden biri olmakla kalmadı, her türlü ürünleri ile Almanların, hatta Avrupalı'ların evlerine girerek mutfaklarında veya oturma odalarında bir 'İtalyan Köşesi' açılmasını sağladı.

İtalyanlar sevgi çemberi içinde uçarken biz Türkler aynı dönemde Türklerle ilgili, "Er Raucht wie ein Türke" – Bir Türk gibi sigara içiyor – deyişi, yani: kendini boş vermişliğin, kederin, azabın ve kaderciliğin simgeleşmesi ile karşı karşıya kalıyor, savaşıyorduk.

Birde yıllardır karşısında mücadele ettiğim; o keder verici, o çirkin söz yok mu:  "Getürkt" – Sahte mal, taklit, yani "Türkleştirilmiş" anlamına gelen o talihsiz söz Almanların sözlüklerinde halen yer alıyor. 

Zaman şimdi bize çalışıyor: Akıllı olanlarımıza!

Bu yılki Euro’08 gelişmeleri, Türkiye açısından tam bir nimettir. Bulunmaz bir fırsattır. Hükümetlerin, siyasetçilerin, diplomatların, PR şirketlerinin, harcanmış milyarlarca Doların ve Avrupa'daki milyonlarca vatandaşımızın yapamadığını, Euro’08 milyara yakın dünya insanının gözü önünde başardı. Görünmeyen, elle tutulamayan ama çok ciddi hissedilen bir gereksiz, şüpheci önyargıyı kırdı, parçaladı, attı.

Bugünlerde Avrupa medyası Euro’08 ile ilgili kamuoyunun gönlüne kolay kolay silinmeyecek bir şekilde şu elmas değerinde sözü büyük harfler ile kazıdı: 

 

 "Türk Mücadelesi" 

Bundan sonrası bize kalıyor. Maç şimdi başlıyor. herkes kendi sahasına çıksın, herkes bildiği topa vursun. Mücadele etsin!

 

 "Türk gibi sigara içmek" yerine "Türk gibi mücadele etmek" deyişini zihinlere yerleştirmeye hazırmıyız.  

 

Milli takımımızı rahat koltuklardan izleyip alkışlamak yetmez Türkiyemize .

Unutmayalım 'mücadele' sözcüğü, diğer tüm kelimelerin üstünde ulu, kutsal ve saygın sahalarda bir taç gibi duruyor en tepe noktalarda, zira;

Mücadele – hayatın ta kendisidir

Mücadele – aşktır

Mücadele – dostluktur

 

Mücadele - İbadettir

Mücadele – hayatta, her zaman en iyisini, en güzelini bulur getirir, taşır 

"Kämpfen wie ein Türke" veya "Er kämpft wie ein Türke" – "Türk gibi mücadele (ediyor) – deyişi, her şeyi pazarlamamıza yardımcı olacaktır, sadece Türk gıdalarını ve turizm ürünlerimizi değil… 

Emin olun ki, bugünden itibaren Almanya'daki döner kebap tüketimi en az 10 milyon Euro'luk bir artış gösterecek,  Almanlar çok daha fazla Rakı içecek, daha fazla Türk malı alacak ve çok daha fazla sayıda Alman Türkiye'ye gelecek. Belki en önemlisi Almanlar evlerine Türkiye ile ilgili daha çok malzeme sokacaklar, taşıyacaklar.

Önyargılar, dünya görüşü, dini, siyasi veya herhangi gerekçelerden dolayı "Asla Türkiye'ye gitmem" diyen Almanlar, Türkiye'ye hiç değilse denemek için, bu "mücadeleci" insanların ülkesine gelecek. 

Ben şahsen tüm ilişkilerim ile bütün resmi makamlara "Türk gibi mücadele etmek" deyişinin Avrupa'da yaygınlaştırmaları için elimden gelen telkinlerde bulunacağım. Bu konu ile ilgili değişik çalışmalar başlatacağım.

Türkiye'nin bundan sonra ve en yakın zamanda bütün tiçari dış tanıtımlarında bu sloganın kullanması çok anlamlı olur diye düşünüyorum. 

 

 "Challenge like a Turk" – "Kämpfe wie ein Türke" – "Bir Türk gibi mücadele et"  

Sadece küçük bir örnek verecek olursam: 

 

Avrupa pazarlarında genelde Türklere  satılan rakı şişelerinde ve tanıtımlarında "Türk gibi kükre" – "Roar like a Turk" sloganını – "Aslan Sütü" tanımıyla bağdaştırmasının tam zamanıdır. Avrupa'yı Türk sarhoşu yapalım.

 

'Şerefe' sözünü marka yapalım. Yemeklerimizi tadını ezberletelim.

 

 Bon appetit yerine 'Afiyet Olsun'

 

Türk tatlılarını tanımayanlarını, Türk güneşi ve Anadolu hasreti ile kavurup, haşlayalım.

 

Ticarette, siyasette, sporda ve turizmde Türkiyesiz rüya görenleri Türk Mücadelesi'  ile uyaralım. İş yapalım, iş yaptıralım, ortaklaşalım, paylaşalım.Hep beraber kazanalım. 

Ve Unutmayalım ki , turizmde en büyük rakibimiz İspanya II. Dünya savaşı sonrası o fakirliğini, garibanlığını, unutulmuşluğunu önemli derecede futbol ve rengarenk tarım ve gıda ürünlerinin yarattığı ve kazandırdığı  ivme ile değiştirmiştir. İspanya'nın küresel pazarlardaki başarısının altında ülkeye ve yaşam tarzına duyulan sempati yatmaktadır.

 

Dünya size birşeyleri iyi yaptığınızı, iyi yapabileceğinizi yakıştırıyor ise, siz artık osunuz.

 

Türkiye başarmıştır ve başaracaktır. Türkiyemizin yolu açık olsun.

Yayın Tarihi
27.06.2008
Bu makale 1503 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!