Mutfak öyle bir sanat ki, gözlerinizi kamaştırır, ruhunuzu okşar, damağınızı kışkırtır ve en önemlisi de yemek kültürünüzü dünya arenasında vazgeçilmez kılar.
Bu sanatı yaşatan, geliştiren, tanıtan ve de gökyüzüne çıkaran baş aktörler, aktristler, beyaz giysili melekler, endemik çiçeklerin etrafında uçuşan, bir gün değil de, uzun yaşayan ve yemek kültürümüzü ölümsüzleştiren beyaz kelebeklerimiz, MUTFAK SANATININ DEVLERİ olan Türk aşçılarımızdır.
Bir ülkeye gittiğiniz zaman ilk ikram edilen şey içecek ve yiyecek olur. Bu yiyecekleri gördükten ve tattıktan sonra o ülkenin portresini çize bilirsiniz.
Yemek kültürü bir ülke halkını en iyi yansıtan hazinelerin başında geliyor. Peki yurdum insanı yeteri kadar bunun farkında mı acaba?, bana sorarsanız hayır derim.
Birkaç yıl öncesine kadar aşçılar sadece yemek yapan biri olarak bilinirdi. Şimdi ise üniversiteli gençlerimiz, yurt dışında eğitim görmüş, doktora yapmış kişiler, bazı akademisyenler ve iş adamları iyi bir aşçı olmak için can atıyorlar.
Geç kalmış olsak da bu durum, aşçılığın Türkiye’ de ne kadar önemli bir meslek haline geldiğini gösteriyor. Bir aşçı mutfak marifetlerinin dışında hijyen, bilgili, yaratıcı, genel kültür seviyesi yüksek, iyi bir gurme ve vizyon sahibi olmalı.
Aşçılar aynı zamanda bizlerin fahri doktorudur. Yediğimiz gıda malzemeleri direkt olarak sağlığımızı etkiliyor. Gıdaların besin değerini, faydalarını, zararlarını bilen bir aşçı asla sağlığınıza zarar veremez. Bu vasıflara sahip aşçılarımız çok hızlı yetişiyor ve Türkiye’ nin ismini, yemek kültürünü altın harflerle dünya kitaplarına yazdırıyorlar.

Not
Dünyada, ilk aşçılık okulu Fransa kralı “Yüce” lakabı ile tanınan 14. Louis’ in (1643- 1715) isteği üzerine açılmıştır.
Türk Mutfağını ve Aşçılık Mesleğini Geliştiren Mimar Aşçılar
Türk mutfağının gelişmesini ve de global platformda tanınmasını sağlayan Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED) başta olmak üzere, Aşçı Dernekleri, bir çok sıkıntıya, olumsuzluklara rağmen aşçılık mesleğinin gelişmesi ve Türk mutfağının uluslararası düzeyde önemli bir yer alması için büyük bir özveri ile çalışıyorlar.
Aşçılarımıza Daha çok Destek Vermeliyiz
Mutfak sanatına gönül vermiş, bir Gastronomi Yazarı olarak, Bakanlık yetkililerimizden, Milletvekillerimizden, Valilerimizden, Belediye Başkanlarımızdan, Turizm il Müdürlülerimizden aşçılık mesleğinin gelişmesine, Mutfak Sihirbazları olan aşçılarımıza azami destek vermelerini rica ediyorum.
Mutfak zenginliklerimizi dünya sahnelerinde sunan, hiç yorulmadan, usanmadan Türk yemek kültürünü yaşatan, geliştiren, gastronomiye gönül, emek veren her aşçıya sahip çıkmak, bir ülke vatandaşının boynunun borcudur. Genç aşçılarımızla, ustalarımızla, şeflerimizle gurur duyuyoruz. Yolunuz her daim açık olsun…
3. Uluslararası Altın Kep Aşçılar Yarışması Sona Erdi
ANFAŞ İş Birliği ile Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED) ve Antalya Şefler Birliği tarafından organize edilen 3. Uluslararası Altın Kep Aşçılar Yarışması, Pınar'ın Ana Sponsorluğunda 2011, 19–22 Ocak tarihleri arasında Antalya Expo Center Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Açılışta davetliler arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Turizm İl Müdürlüğü, Antalya Valisi, Antalya Milletvekilleri, Antalya Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanları, ANFAŞ Müdürü, AKTOB, TUROB, ATAV, ATO, TUROF, ATSO Başkanları, Antalya Esnaf Sanatkârlar Derneği Başkan ve Başkan Yardımcısı, Houskeeping Derneği Başkanı, Akdeniz Üniversitesi Turizm Bölümü Müdürü, Turizm Okulları Müdürleri, TRT Antalya yetkilileri, Antalya ART Televizyonu, Ulusal ve Yerel Basın temsilcileri, Aşçı Dernek başkanları, Otel, Restoran yöneticileri ve de uluslararası Michelin Yıldızlı şefler vardı.
Organizasyona 50 binden fazla ziyaretçi katıldı.
Şimdiye kadar bu anlamda gerçekleştirilen en büyük yarışma olma özelliğini taşıyan ve profesyonel aşçılara yönelik düzenlenen 3. Uluslararası Altın Kep Aşçılar Yarışması, 12 yabancı ülkeden gelen 6 bin civarında şefi ağırladı.
Türkiye’ nin en önemli otellerinin aşçıları ve yabancı aşçılar birkaç kategoride yarışarak mutfak hünerlerini sergilediler.
Birer sanat eseri olan buzdan yapılmış heykeller, çikolata, şekerleme, un, sebze- meyve malzemelerinden yapılan “Şah Eserleri” fuara katılan ziyaretçileri çok etkiledi.
Binlerce aşçı, Modern Türk Mutfağı, Yılın Altın Şefi, Yılın Altın Pastacısı, Yılın Ekmek Şefi, Genç Aşçılar, Mutfakta Güzel Sanatlar, Sebze Oymacılık, Turizm Otelcilik Okulları, Üniversiteler arası yemek yarışması, Mini Soğuk Büfe kategorilerinde kıyasıya yarıştılar.
Yarışmada ben de jüri üyesi olarak görev aldım. Yarışmacıların sevgi ve heyecanla yemek yaptıklarını gördükçe kendi kendime “Onlar başardı ve bundan sonra da başaracaklar” dedim.
Tattığım birçok yemek damağımda unutulmaz farklı tatlar bıraktı. Lezzetli ellerden çıkan bu tabaklar sevgi kokuyordu. Sınır tanımayan yaratıcılıkları ile süsledikleri yemek tabakları, uzun bir süre belleklerden silinmeyen renkli birer fotoğrafa dönüşmüştü.
Sizler bizim geçmişimiz, bu günümüz ve geleceğimizsiniz sevgili aşçı kardeşlerim. Gönlünüze, yaratıcılığınıza, bilginize, emeğinize ve de ellerinize sağlık.
Yarışma sonuçları 21 Ocakta Talya Otel Kongre Merkezi’nde düzenlenen bir törenle açıklandı. Altın madalyalar ve kupalar gerçek sahiplerini buldu. Ödül töreninde milletvekilleri, belediye başkanları, il başkanları ve çok sayıda davetliler vardı.
Uluslararası Altın Kep Aşçılar Yarışmasının 2011 ALTIN ŞEF’ İ ÖZKAN ŞEN oldu.
Kendisini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

TEŞEKKÜR
3. Uluslararası Altın Kep Aşçılar Yarışması’ nda emeği geçen Türkiye Aşçılar Federasyonu başkanı ZEKİ AÇIKÖZ, başkan yardımcısı ADNAN ÖZTÜRK ve yönetim kurulu üyelerine, Federasyona bağlı 14 dernek yöneticileri ve üyelerine, Antalya Şefler Birliği başkanı FAHİR TELLİ, başkan yardımcısı ALİ RZA DÖLKELEŞ, HÜSEYİN TOPRAKÇI, SAMİ KAHRIMAN, RECAİ ERDOĞAN ve yönetim kurulu üyelerine, Çimtur Tatil Köyü Genel müdürü AKİF ALATAŞ’ A bütün mutfak dostları adına çok teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer ustalar, şunu her zaman bilmenizi isterim ki, sizler, dünyaya açılan kocaman bir pencerede, Türkiye’ nin turizm ve kültür tanıtımında en önemli misyonu üstlenen kişilersiniz. Bir ülke resimden, heykelden, spordan önce yemek kültürü ile anılır.
Sizler Türkiye’ nin yüz aklarısınız, mutfak sihirbazlarısınız, ustalarısınız, kültür elçilerisiniz, aşçılık mesleğinin profesörlerisiniz. İyi ki varsınız…

Aşçılık Dünyanın En Zor Mesleklerinden Biridir
Aşçılık mesleği dünyanın en zor mesleklerinden biridir. Bu kanıya nereden vardım diye sorarsanız, birkaç yıl çeşitli profesyonel mutfaklarda aşçı olarak çalıştım. Mutfaklarda çalışmadan aşçılık mesleğinin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunu anlayamazsınız. Düşüne biliyor musunuz, saatlerce ayakta çalışıyorsunuz, çeşitli ağırlıklar kaldırıyorsunuz, elleriniz kesiliyor, yanıyor, haşlanıyor ve daha birçok olumsuzluklar yaşıyorsunuz. Hele bir de hakkınızı alamıyorsanız ve işletmeci tarafından sigortanız ödenmiyorsa yandınız demektir. Bütün bu olumsuzlukları yaşadığım ve bildiğim için aşçılarımıza çok büyük saygı duyuyorum.
Mutfaklarda Kadın Aşçıların Sayısı Artmalı
Ben bu konuda çok dertliğim, nedenini söyleyeyim.
Mutfakta aşçı olarak çalışmak için otel ve restoran kapılarını çok aşındırdım. Bazı şefler dış görüntüme bakarak ve ön yargılı düşünerek “acaba sizin eliniz bıçak tutuyor mu?” diye sordular, yani bana hiçbir şekilde fırsat tanımadılar. Efendim neymiş bu iş erkek işiymiş ben yapamazmışım. Kadın aşçılar genellikle pastane, kahvaltı bölümünde çalışıyorlarmış, sıcak bölümünde zorlanırlarmış. Anlayacağınız bir çok “mışlar” ve “müşler” le karşılaştım. Yok öyle bir şey, bir yolunu bularak otel ve restoran mutfaklarında çalışmaya başladım, hatta 4 yıldızlı şehir içi otelinde executive şef bile oldum.
Kadının olduğu her mutfak güzeldir, hijyendir, lezzetlidir. Kadınlarımız her işi yapabilirler, yeter ki istesinler.
Doğru olan tek şey var, fiziksel güç bakımından erkekler kadınlardan daha kuvvetli oluyor. Mutfakta bulunan kocaman tencereleri, ağır malzeme kolilerini bir kadın aşçının taşıması zor oluyor, ama unutmamak lazım ki, bunları yapan aşçı kadınlarımız da var. Lütfen sevgili işletmecilerimiz, otel genel müdürlerimiz, erkek aşçılarımız kadınlarımızı mutfaktan ihraç etmeyiniz, aksine onların önünü açınız.
Gelişimin anahtarı her zaman kadınla erkeğin omuz omuza yürümesidir. Eğer bu mesleğin daha çok gelişmesini istiyorsanız kadın aşçıların mutfaktaki yerini şimdiden hazırlayın.
Sadece turizm okullarından gelen genç stajyerleri kolay işlerde çalıştırmaktan vazgeçiniz, daha zor işlerde görevlendiriniz, yoksa bu ülkeden birkaç madalya almak dışında hiçbir zaman uluslararası, gerçekten kendine güvenen bir kadın şef çıkmayacaktır…
İyi Bir İşletmeci Mutfağın Havasını Koklamalı
Bana göre iyi bir işletmeci önce mutfağın havasını koklamalı daha sonra restoran açmalı.
Mutfak bir işletmenin kalbi ve beynidir. Birçoğumuz lüks restoranların dışında bazen salaş yerlerde yemek yemeği çok severiz. Neden?, çünkü o mekan salaş bile olsa lezzet sunuyor, lezzetler de mutfaklardan ve değerli aşçılarımızın elinden çıkıyor. Demek ki, önce mutfak sonra salon gelir. Ne yazık ki bu kuralı bilen az sayıda işletmecimiz var. İşletmeciler mutfağı yetersiz bırakıp, salona yüklenerek en büyük hatayı bu noktada yapmış oluyorlar. Onun için de yeni açılan bazı işletmeler birkaç ay içerisinde kapanıyor.
Bir takım faktörler oluştuktan sonra doğru ekip kurup, doğru lokasyonda doğru bir mönü yaparsanız ve işletmenize gelen misafirlerinize yapmacık değil de her anlamda gerçek değeri verirseniz başarısız olma şansınız azalır. En önemlisi de mutfakta sadece 1 hafta bile çalışırsanız, soğuk sıcak terler döken aşçılarımızı anlamış olursunuz ve bu anlayış işinize yansır, size başarının kapısını açar. Benden söylemesi…
Hepimiz doğarız, yaşarız ve en sonunda kara toprağa merhaba deriz. Yaşadığımız süre içerisinde paylaşmasını biliyorsak, geride kalan nesillere iyi izler bırakıyorsak, hayattaki misyonumuz tamamlanmış demektir.
Ne olur her gününüzü bunları düşünerek yaşayın…
Bu dünya kimseye kalmaz, vezirden padişah olmaz
Ne vezir olmak ister bu can, ne de ki, padişah
İnsan olmak ister gönül, gerisi çargah
Melek Halil