Temel Gıda Ürünlerinde Yapılan Hileler

Beslenme insanların yaşam anahtarıdır. Bu anahtarlar doğru kullanılmadığı zaman çok kirleniyor, paslanıyor ve en sonunda kullanılmaz hale geliyor. Yaşam anahtarının bu hale gelmesine en büyük etken yine insanın ta kendisidir.

Önce doğayı kirletiyor, daha sonra kirlettiği topraklarda gıda ürünleri yetiştiriyor ve bu ürünleri hem kendi tüketiyor, hem de beslenmesinde en büyük rolü olan hayvanlara yediriyor. Sonuç hep beraber hastalıklı yaşayarak, futbol topu gibi yuvarlanarak değil, golf topu gibi uçarak toprak deliğine giriyoruz…

 

Dünyada her gün binlerce insan hayatını kaybediyor, bu insanların kaçının yaşlılıktan öldüğünü hiç düşündünüz mü?, düşünmediyseniz eğer ben söyleyeyim; İstatistiklere göre son yıllarda yaşlılıktan ölen çok az sayıda insan var, genellikle birçok insan hayatını hastalıklar neticesinde ve diğer sebeplerden kaybediyor.

Hastalıklar neden kaynaklanıyor?

Genetik faktörler dışında hastalıkların birçok nedeni içecekler de dahil yanlış beslenmeden kaynaklanıyor. Herkes bunun farkında mı?, tabii ki hayır…

Peki farkında olmak için ne yapmalıyız?

Öncelikle doğaya karşı saygılı olmalıyız, bilinçli olmalıyız ve tükettiğimiz gıda ürünlerini tanımalıyız.

Üreticiler, satıcılar dürüst olmalı, sadece kendi ceplerini değil aynı zamanda tüketicinin de sağlığını ve cebini düşünmeliler.

Gıda kontrolleri arttırılmalı ve cezai şartlar ağırlaştırılmalı (Türkiye’ de gıda ürünleri kalitesi kanunu, Osmanlı padişahı 2. Beyazıt idaresinde çıkarılmıştır; 2. Beyazıt (1447- 1512) Fatih Sultan Mehmet’ in oğlu, Yavuz Sultan Selimin babası olmuştur). Devlet baba kontrollerle başa çıkamıyorsa eğer, her şeyi devletten beklememeli düşüncesiyle hareket ederek, hilekar gıda üreticilerini kendimiz bertaraf etmeliyiz. Nasıl mı?, bilinçli tüketici olarak, bu vicdansız üreticilerin ürünlerini satın almayarak.

Biliyorum her geçen gün gıda ürünlerinin fiyatları durmadan artıyor, cebinizdeki delik daha da büyüyor, açlık sınırı asgari ücretin neredeyse iki katı ve ve ve…

Bu ülkede ve’ ler, ama’ lar hiç bitmez bunu da biliyorum, amma velakin bu gıda teröristleri ile ciddi bir şekilde mücadele edersek başarırız diye düşünüyorum… Başarmak zorundayız, kendimiz ve  gelecek nesillerimiz için…

Son olarak, “Allah herkese, kötü beslenerek hastalıklardan değil de, 9 ay anne betninde nasıl kambur olarak yaşadıysak, yaşlandığımız zaman da yaşlılıktan dolayı kambur olarak ölmeği nasip eylesin”…

 

“SÖZDE GIDA ÜRETİCİLERİ” NİN VE SATICILARIN, EN ÇOK TÜKETİLEN TEMEL GIDA ÜRÜNLERİNDE YAPTIKLARI HİLELER

 

EKMEK

*Ekmeklerin gramajları ile oynanıyor.

*Birinci kalite un yerine düşük kalite unlarla yapılan ekmekleri, 1 sınıf kalite fiyatına tüketiciye satıyorlar.

*Beyaz una kakao katarak esmer ekmek, özellikle de kepekli ekmek diye satıyorlar.

*Düşük kalite una karbonat katarak beyazlaştırıyorlar ve 1 sınıf kalite undan yapılan ürün fiyatına satıyorlar.

*Bazı fırınlarda ekmekler çok sağlıksız koşullarda üretiliyor.

 

1

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ

*Sütlerin öz yağı alınarak, margarin yağı, ayçiçeği yağı veya kanola yağı karıştırılıyor

*Sütlerin içine su katılıyor.

*Bazı firmalar tarafından sütler süt tozundan yapılıyor ve ambalaj üzerinde “bu süt, süt tozundan yapılmıştır” ibaresi kullanılmıyor, tüketici her anlamda kandırılıyor.

*Sütlere ve süt tozlarına pudra şekeri, un, tebeşir tozu, nişasta ilave ediliyor. Bu malzemeler sütün daha kıvamlı ve yağlı görünmesini sağlıyor.

Not: Günlük sütleri tüketmeye çalışın.

*Yoğurdun kesilecek kıvamda olması için, içine un, nişasta ve jelatin katıyorlar.

*Bazı kaymaklı yoğurtlara dikkat; margarin yağını ısıtarak yoğurdun üzerine döküyorlar ve kaymaklı yoğurt diye satıyorlar.

*Beyaz peynirlere nişasta, jelatin ve kireç katılıyor.

*Bozuk olan beyaz peynirleri baharatlarla tatlandırarak tüketiciye satıyorlar (Bu hileyi bazı isim olmuş restoranlar, oteller bile sabah kahvaltılarında ve branç yemeklerinde yapıyorlar. Üründen anlamayan misafirlerin ruhu bile duymuyor).

 *Hilelere en açık peynirlerden biri kaşar peyniridir. Merdiven altı sözde üreticiler, bayatlamış ve küflenmiş peynirleri işleyerek, farklı şekillerde en çok da eritme peyniri olarak tekrar halka satıyorlar.

*Kaşar peyniri yapılırken sütün içinden öz yağını çekiyorlar ve sütün içine ucuz palm veya ayçiçeği yağı katıyorlar.

*Maliyeti düşürmek için kaşar peynirinin içine, nişasta, patates püresi, un, süt ve soya tozu katılıyor.

*Kaşar peyniri sütle yapılır, hilekarlar ne yapıyor dersiniz?, margarin yağına soya unu, jöle, kazein (kazein- sütte bulunan, sadece bebeklerde lap enzimi ile birlikte sindirilebilen bir proteindir) ve karoten (renk verici boya) katarak kaşar peyniri yapıyorlar, yani kaşar peyniri yerine kullanılan bu ürünlerden yapılan karışık bir mama yemiş oluyorsunuz, yuh size…

Not: Ucuz fiyata aldığınız açık veya kapalı kaşar peynirlerine dikkat edin, 1kg kaşar peyniri 5- 7 litre sütten yapılır, artık kendiniz hesabınızı yapın.

İyi bir kaşar peyniri büküldüğü zaman çatlamamalı ve ufalanmamalı, esnek olmalı.
*Ucuz tereyağı diye yediğiniz yağlar margarin ve patatesten başka bir şey değildir, sadece tereyağı kokusu vermek için içine %20 tereyağı katıyorlar.

Not: Marketlerden özellikle de pazarlardan satın aldığınız süt ürünlerine dikkat edin.

 

ET ÜRÜNLERİ

*Marketlerden ve kasaplardan hazır kıyma almayın. Bazı kasaplar kıymayı ucuza sata bilmek için, kıymanın içine sakatat, tavuk kemiği, bacağı, derisi, soya kıyması, domuz eti ve sakatatı, bahar eti (kg fiyatı 2- 3 TL olan, ciğeri saran kanlı, kırmızı ve ince tabakalı et) katıyorlar. Kıymayı gözünüzün önünde parça etten çektirerek alın, zaten hazır kıyma ile çektireceğiniz kıyma arasında fiyat farkını görünce kıymanın hileli olduğunu anlayacaksınız.
*Hazır köfte, işlenmiş kırmızı et alırken birkaç dakika düşünün. Bazen bu etler bozulduktan sonra baharatlarla tatlandırılıp, süslenip sizlere satılıyor. En iyisi köftenizi kendiniz yapın ve etleri de kendiniz terbiye edin.

Not: Kıyma çok çabuk bakteri üretir ve sağlıksızdır, bu nedenle Türkiye’ de hazır kıyma satışı yasaktır.

*Tüketicilere, hindi budu eti, kuzu eti veya dana eti diye satılıyor (bazı otellerin açık büfelerinde de bu hilelere sıkça rastlamak mümkün). Sözümüz yok hindi eti çok faydalı bir ettir, fakat maliyeti ve damak lezzetini düşünürsek tüketicinin düpedüz kandırıldığı aşikar.

*Bazı kasaplar tüketiciye, dana eti yerine sığır eti satıyorlar. Aralarındaki fark nedir?, sığır eti daha sert olur ve geç pişer, ayrıca pişirildiğinde dana etinden farklı olarak % 20- 30 daha çok su kaybına uğrar, bunun neticesinde hem dana eti yiyeceğim diye sığır eti yemiş olursunuz ve de gramaj kaybından dolayı kandırılmış olursunuz.

*Bazı kasaplar kg ağırlığını arttırmak için, kırmızı ve beyaz etlerin içine, eti şişiren ve canlı gösteren kimyevi maddeler enjekte ediyorlar. Bunu nasıl anlarsanız?, renginden, parmakla bastırarak, en çok da pişirdiğinizde. Et çok fazla su kaybına uğrar ve küçülür maalesef o zaman da iş işten geçmiş olur, onun için kasabınızı iyi seçin.

*Kırmızı etlerde olduğu gibi tavuk etlerinde de hileler çok fazla. Baharatlarla tatlandırılmış, işlenmiş tavuk eti, hazır tavuk kıyması, hazır tavuk köftesi almamaya çalışın. Düşünün bu gıda teröristleri, bozulmuş tavuk etinin kokusunu yok etmek için tavuğu çamaşır suyunun içine sokuyorlar.

*Ucuz fiyatı ile cazip görünen tavuk dönerin içine bağırsak dahil çeşitli sakatatlar ve tavuk derisi karıştırılıyor. Bu işlem kırmızı döner etinde de yapılıyor. Artık sakatatlar bile çok pahalandı, bundan böyle ne katarlar bilmiyorum.

*Salam, sosis ve sucukların içine soya kıyması, hayvansal atıklar, tavuk sakatatları, hayvan kemiklerinin tozu, raf ömrü uzun olsun diye yüksek miktarda nitrat katıyorlar, ayrıca bozulmuş olan ürünleri etlerde de olduğu gibi baharatlandırıp tekrardan işleyerek tüketiciye satıyorlar.

Not: Nitrat maddesinin fazlası böbreklere zarar veriyor, bu tür ürünlerde nitrat kullanımı %5’ i geçmemelidir.

Balık alırken çok dikkatli olmalısınız, bayat balık hiç affetmez, öyle bir zehirler ki, hayatınız kararır.

*Taze balığın gözleri parlak- lekesiz, pulları- yüzgeçleri diri, eti sert, solungaçları canlı kırmızı renkli ve nemli olur (Bazı balıkçılar, bayat balıkların solungaçlarını kırmızı mürekkeple boyuyorlar. Eğer balığın solungaçlarından aşağı doğru kan akıyorsa, bu balığın kanı değil mürekkeptir. Sakın böyle hilyelere aldanmayın).

 

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI

*Siyah zeytinlerin koyu renkte ve parlak görünmesi için tekstil boyası kullanılıyor.

*Zeytinyağının maliyetini düşürmek için içine kanola, ayçiçeği, palm ve pamuk yağı karıştırıyorlar.

Not: Siyah zeytini yediğinizde çekirdeği çok koyu kahverenginde ise büyük ihtimal tekstil boyasında bekletilmiş demektir.

 

BAHARATLAR

*Toz ve pul şeklinde olan renkli veya renksiz baharatların içine kiremit tozu, kanserojen boya tozları ve tuz karıştırılıyor.

*Kekik, zahter, nane gibi ot baharatlara, sokaklarda bile yetişen kurutulmuş ot ve sapları karıştırılıyor.

 

BAL

*Bazı bal üreticileri arıya glikoz, pekmez, üzüm şurubu yedirerek sahte bal elde ediyorlar.

*Balın miktarını artırmak için, gerçek çam ve çiçek balına nişasta, şeker şurubu, parafin, naftalin, antibiyotik, su gibi maddeler katıyorlar ve doğal baldan medet uman insanları kandırarak gerçek bal diye hiç utanmadan pahalı fiyatlara satıyorlar.

*Şekerlenmiş ballar, tekrar işlenerek yeni ambalajlarda tüketiciye satılıyor.

Not: Sahte balı bir tatlı kaşığı içinde ocağın ateşine tuttuğunuzda içindeki su çok çabuk buharlaşır, çabuk yanar ve rengi kararır, gerçek bal ise geç yanar ve akışkan olur.

Sahte ballar’ la ilgili daha detaylı bilgiyi, yazmış olduğum “Doktor Arılar’ ın Altın Hazineleri” makalemden okuyabilirsiniz.

 

ÇAY

*Çay iyi muhafaza edilmezse küflenir ve ne yazık ki bu küflenmiş çaylar tüketicilere gururla satılıyor.

*Bazı üreticiler, siyah çaylarda körpe filizle beraber kart dalları da veya sadece kart dalları kullanıyorlar.

*Bitki çaylarına, maliyeti “0” olan, sokaklarda bile yetişen kurutulmuş ot ve sapları karıştırılıyor.

*Bazı poşet çaylar, çay işlenirken fire çıkan çay yaprağı tozundan yapılıyor, anlayacağınız çay yaprağı yerine çay yaprağı tozu içiyoruz.

*Daha renkli olsun diye, siyah ve bitki çaylarının İçine kanserojen boya maddesi katıyorlar.

 

MEYVE- SEBZE

*Meyve- sebzelerin raf ömrünü uzatmak ve canlı göstermek için üzerilerine parafin maddesi sürülüyor.

*Türkiye’ den yurt dışına ihraç edilen ve hormonlu diye geri gönderilen bazı meyve- sebzeler iç piyasada, manavlarda, marketlerde, pazarlarda ithal ürün olarak yüksek fiyatlara yerli tüketiciye satılıyor.

Not: Meyve ve sebze satın aldığınızda, küçük olanlarını tercih edin.

 

KURUYEMİŞ TOZLARI

En çok hilelere açık gıda ürünlerinden biri de toz halinde olanlardır. İçine her şey katabilirsiniz, katılan maddelerin çeşitliliği artık hilekarların insafına kalmış.

*Yeşil fıstık tozunun içine bezelye tozu, kurutulmuş veya pişirilmiş ıspanak tozu, gıda boyası ve daha kim bilir neler katıyorlar.

*Fındık, badem tozunun içine kireç tozu, leblebi tozu ve daha ucuz fıstık tozları katılıyor.

Not: Güvenmediğiniz yerlerden kuruyemiş tozları satın almayın. Ürünleri bütün olarak alıp evde toz haline getirebilirsiniz.

 

Bu hileler “sözde gıda üreticileri” yani gıda teröristleri tarafından yapılıyor ve kendi ceplerini doldurarak insan sağlığı ile oynuyorlar. Gastronomi için çalışan bazı “SAYINLAR”; gezmek, yemek, içmek güzel bir şey, amma velakin sizler de bu konulara sık sık değinirseniz çok memnun olurum. Gelin, “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” felsefesini bir kenara bırakalım ve misyonumuzu yerine getirmeye çalışalım. Belki gıda teröristleri sizden nefret edecektir ve ikramları keseceklerdir, ancak bunun sonucunda halkın hayatını ve kendi hayatınızı kurtarmış olacaksınız. Değmez mi?...

Bana ne demek çok kolay, bu piyasanın kaymağını yemek daha da kolay, lakin zor olan “doğru insan olmak ve halka faydalı insan olmanın şartlarını yerine getirmektir”…

 

GIDA MADDELERİNİN ETİKETİNDE OLMASI GEREKEN BİLGİLER

Gıda maddesinin adı; içindekiler; ürünün net miktarı; üretici ve paketleyici firmanı adı; tescilli markası; adresi ve üretildiği yer; ürünün son tüketim tarihi; parti numarası veya seri numarası; üretim izin tarihi ve sayısı; sicil numarası veya ithalat kontrol belgesi tarihi, sayısı; orijin ülke; gerektiğinde kullanım bilgisi veya muhafaza şartları.

 

ÖNEMLİ NOT

Bu önemli bilgileri edinin ve gıda ürünlerini satın alırken kandırılmayın.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından denetlenmiş, onaylı ürünleri satın alın.

Türkiye'de toplam 27 bin gıda sanayi işletmesi var. Bu işletmelerden sadece 17 bini Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın gıda siciline kayıtlı. Bu durumda 10 bin gıda işletmesi denetlenmiyor, gerisini artık siz düşünün.

Gıda tüketim hattı: ALO 174

Tüketici hattı: ALO 175

Gıda teröristleri ile mücadeleye, bu telefon numaralarını ezberleyerek ve arayarak başlayabilirsiniz.

 

FOOD PRODUCT FUARI

Türkiye’nin en büyük 18. Uluslararası Yiyecek İçecek İhtisas Fuarı ANFAŞ FOOD PRODUCT, 16 Şubat 2011 çarşamba günü Expo Center'da görkemli bir törenle kapılarını ziyaretçilerine açtı.

 

 

ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çalık, fuara 415 firmanın katıldığını ve 45 bin ziyaretçinin beklendiği söyledi.

Törende konuşan Antalya Vali Vekili Mehmet Seyman, Antalya'nın sadece turizmde değil, tarımda da Türkiye'nin merkezi olduğunu belirtti. Antalya'da bakanlık belgeli 791 tesis olmak üzere toplam 1841 tesis bulunduğunu kaydeden Seyman, bu tesislerde 460 bin yatak kapasitesi ile 10 milyonu aşkın turistin ağırlandığını söyledi.

Tarım ve Köyİşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ramazan Kadak, bakanlığın gıda sektörünün gelişmesi için yaptığı çalışmaları anlattı. Kadak, dünyada yaşayan 7 milyar insanın 1 milyarının açlıkla mücadele ettiğini belirterek, 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyara çıkacağını ve bu dönemde gıda sektörünün çok daha büyük önem kazanacağını vurguladı. Antalya'nın tarımın ve turizmin başkenti olduğunu belirten Kadak, "İklim şartları nedeniyle Antalya'da dört mevsim üretim yapılıyor. Türkiye'de yılda üretilen 42 milyon ton sebze meyvenin yüzde 11' i Antalya'da üretiliyor.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı prof. Mustafa Akaydın, ANFAŞ' ın, düzenlediği fuarlarla kış turizmini desteklediğini, bugün açılan fuarın Türkiye'nin en güvenilir en kapsamlı fuarı olduğunu söyledi.

 

FUAR’ DAN İZLENİMLER

Her sektörde yapılan fuarlar iş dünyası için, zincirlerin bir birine daha iyi kenetlenmesi açısından büyük önem taşır. Bu fuarların içinde hiç şüphesiz en lezzetlisi, en tatlısı ve en tuzlusu Yiyecek- İçecek fuarlarıdır. Bu fuar da o lezzetli fuarlardan biri oldu. Türkiye’ nin çok önemli gıda üreticileri halkla buluştu, tescillenmiş ve marka olmuş ürünleri misafirlerin damağını okşadı. Ben de Prof. Dr. Ahmet Aktaş hocamla fuara katılarak bütün stantları ziyaret etmeye çalıştım, çeşitli ürünlerden yapılmış yemeklerin tadına baktım. Gıda sektöründe iyi şeyler de oluyor, bu lezzetleri koruyup sakladığınız, ürettiğiniz ve de halka sunduğunuz için sizlere teşekkür ederim. Cennet Türkiye’ nin başarılı gıda üreticileri, umarım yüzümüzü hep güldürürsünüz…

 

FUAR’IN EN SEMPATİK YÜZÜ MİLLİ ŞEF, RAFET İNCE OLDU

Bana göre bu fuarın en sempatik yüzü, son yıllarda yıldızı parlayan, Türkiye’ nin önde gelen şeflerinden biri, TÜRKİYE AŞÇILAR FEDARASYONU’ nun Milli Takımlar Direktörü, Ağaoğlu Şirketler grubu MY CİTY otel’ in executive chef’ i, ülkemizi defalarca uluslararası platformda başarılı bir şekilde temsil eden ve altın madalyalara boğan Rafet İnce oldu. Sempatik, mütevazı ve bilgili kişiliği ile ziyaretçilerin gönlünü yeniden fethetmeği başardı. Sunar Yağları’ nın sponsorluğunda sunduğu bir birinden başarılı yarışmalar, üniversite gençlerinin ve ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Kendi elleri ile yaptığı unlu mamüller damağımda “lezzet şöleni” kıvamında bir tat bıraktı…

Türkiye’ nin senin gibi genç, dinamik ve bilgili aşçılara büyük ihtiyacı var.

Başarılarının devamını diliyorum sevgili Rafet, yolun hep açık olsun…

 

 

 

ELEŞTİRİ

Fuarda gördüklerim beni hem sevindirdi hem de üzdü.

Sevincimi coşturan Türkiye’ nin gıda alanında ne kadar başarılı bir yol katettiği oldu. İnsan sağlını düşünen başarılı gıda üreticilerini gördükçe yüzümde ilkbahar gülleri açtı. Üzüldüğüm şeyler ise bazı içki firmalarının stantlarına ilgi çekmek için, kadın vücudunun her hücresini açık bir şekilde “dansçı kızlar” şapkası altında kullanmaları oldu. Fuarın ilk günü gıda stantlarını gezdikten sonra, içki stantlarına doğru ilerlemiştim ki, kendimi bir anda uluslararası bir gece kulübünde gibi hissettim, etrafım erkeklerle kuşanmış çember gibiydi. Hatta bir derginin fotoğrafçısı fotoğrafımı çekmek isteğince parmağımla arka planı çekmemesini işaret ettim. Bazen her şeyin cılkını fazlasıyla çıkarıyoruz, bu gereksiz görüntü de onlardan biri idi.

Bütün fuarlarda her zaman çok cici, güzel, dozunda mini etekli hostes kızlar görev alır. Bu durum gayet normal bir şey, fakat aradaki fark burası ne tekstil ne de araba fuarı idi.

Bu görüntüleri bize yaşatan arkadaşlar; daha güzel, estetik dans şovları yapan gruplarla bu işi gayet başarılı bir şekilde yapa bilirdiniz veya içki ürünlerinin yanında içki çeşitlerine uygun gıda ürünleri ikramında bulunarak stantlarınıza ilgi çeke bilirdiniz, üstüne üstlük dansçı kızlara verdiğiniz paranın yarısı da cebinizde kalırdı… 2- 3 tane fazla ürün satacaksanız diye böyle önemli bir fuara gölge düşürmeniz hiç de hoş olmadı. Bu konuda fazla yorum yapmak istemiyorum, görenler görmüştür ve yorumlar yapılmıştır.

Her şeyin “fazlası zarar, azı karar” benden de bu kadar…

 

 

     Sorma Bu Dünyayı Bana

 

Sorma bu dünyayı bana,

Dünya dedeğin nedir ki, içinde bir avuç insan

Önce yapar, sonra yıkarlar

Üstüne- üstlük bir de satarlar

Sorma bu dünyayı bana

Herkes gidiyor bir yana

Mutsuzlar, umutsuzlar

Bazen de zil takıp oynayan kaygısılar

Ne oldu size, ey insanlar

Nedir bu kötülük, nedir bu kavga

Güzel yaşayalım, dostça, kardeşçe

Yaşayalım birer sadık yoldaşça

Hepimiz yaşamak isterken

Gelir bir gün dünyanın sonu

Eh arkadaş, onun için söyledim sana

Sorma bu dünyayı bana

Sorma bu dünyayı bana…

                                                          Melek Halil

 

Yayın Tarihi
21.02.2011
Bu makale 7939 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Melek'cim, makaleni her zamanki gibi keyifle okudum. Sevgiler

bizden öztoksoy 22.02.2011

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!