Sönmemiş Bir Aşkın Külüdür Aşk Yüreğimde

Anlamlardan arınmış algıların yol haritasında kaybolan gençliğimiz
 
Yudumlara böldüğümüz sevinçlerin mayınlı odalarında sevilerimiz
 
Özlem çekiyoruz rengini kaybetmiş sulardan, değişti denizlerimiz
 
Kekre bir gözyaşıymış mutluluk, özünü yitirdi çocuk gülüşlerimiz…
 
 
 
 
 
Renkli balonlarla düşleri uçuruyor uzak bahçelerde çocuklar, masum dileklerin koynunda ıslanırken kâğıttan uçurtmalar. Yangının devrim çığlıkları var sokaklarda, daralmış ve hazzını yitirmiş yaşam öğünleriyle tüm sofralardan aç kalkarken yaşamaya sevdalı insanlar.

Hangi dalın fışkınından dökülürdü yaşam lezzetin!. Sen yoksul bakışlarımdaki en zengin şölendin. Eskimiş çerçevelerde tebessümüm, ruhumun simlerindeki aşk simgesiydin. Duvarda resimler üşürdü seni özledikçe, sen varla yoğu temsil eden en soylu gülüşümdün.
 
Nefesinin yeliyle uyandırırdı özlemin beni derin uykulardan. İltica geçişler yaparken bir kadın, ben dönerdim onu yaşadığım eskimiş yollardan, yıpranmış sokaklardan. Her yön tabelası aşkı gösterirdi oysa koşardım hızla geçtiği ve iksirini bıraktığı o derin mevzulu anıların ardından.
 
Maviydi aşkın kuyruğu. Derin yaşanmışlık izleri vardı üşümüş kanatlarında. Düşsem ardına kendime küser, anlamlı bir başkaldırıdan aşağılara düşerdim. ‘Gel’ diyordu aşk, ben üşüyordum, bilinmez bir direncin gölgesinde kendimden çok uzaklara yorgun gövdemle geçiyordum. 
 
Derinliği zapta geçirilememiş tarumar arzuların loş odalarında kirli perdeler gibiydi senli korkularım. Haylaz rüzgârın ışıkla seviştiği ve aymaz sarılışların çarşafa karıştığı mor devrilişlerin yasak atışlarıydı seni sensizken bile düşünmek. Uzak bir kentin ışıklarıydı seni özlemek, nedensiz yaşamak gibiydi olmazlığını düşlemek.
 
Yol düşünüşlerimizin o kımıltılı gölgesinde uzak düşlerin masal dergâhındayım gül bakışlım, aylardan şubat. En kıyım bekleyişlerin güdük mevsimi düşmüş yollara, karanlık bir menzilde sensizliği gösterirken Mart. En soylu anların gergefiymiş o çok umursamadığım çelişkili hayat. Yankılar ektim sensiz mevsimlere, yangınlardayım heyhat.

Öpüşlerle kutsandığım ve lirik sızlayışlarla kendimi çoğalttığım sevi/şme çığlıklarında vakit bahar ertesi. Yol eksenimi yeniden çizerek ve kekre mevsimlerle yangınları harladığım düşünüşlerin belki de en son hamlesi. Devriliyor güneş yüreğime dün/ertesi.
 
Yabanıl bir şarkı güftesinin salkımlarıyla daldım ruhunun bağlarına. Aşılması güç dağlarının koylarına vuruyor rüzgârın, mavi düşünüşlerin yalpalarıyla uzaklara kırdım aşkın dümenini. Hercai masalların ülkesinde kokunu arıyorum, söyle kaç var koklaşmaya.
 
Yangının duvarında eksik yüzüm, yüreğimin tavında hercai delirmişlik. Yoksul temelinde karınca yuvaları ruhumun, damarımın ütopyasında kırılgan bir zemheriyim. Devrilmiş masalarda yorgun gövdem, tenimin asil coğrafyasında sonsuzluğa yürüyen asil gölgeyim.
 
Maral bakışlarının o uzak dağlarında bir şarkıydı seni dinlemek, hayali sarılışların kervanlarında yıldızları üzerimize çekip uykulara daldığımızda. Soylu harelerle birbirimizi sınardık, aynı sözcüğün damarlarındaki masal dokunuşlu kırılmalarda. 
 
Kangren yansımaların fiyakalı denizinde aşkın filikalarına atardık kaçak bedenlerimizi, dalgadan ibaret sarhoşluğumuzun aşk serabına kalıbımızı basmak uğruna. Dargın kadehlerde sözümüz kalırdı, mutlak cümlelerimizin derin uçurumlarından atlardık şarkılarla.
 
Madımak yangınların faili meçhul duruşmalarına su taşırdı bağrı yanık analar. Bir avuç külde gül yetiştiren ve aşkı toprağa gömenlerin yorgun çığlığı duyulurdu çok uzaklardan. Çürük dosyalardan kan damlardı oysa aczin sefil asası çatlardı vefasızlıklardan.
 
Dudağının mor akışlı polenlerine rüzgâr yağmur bulutları serperdi seni istediğimde, çürümüş ağaçların yorgun gövdesine aksim düşerdi. Bir düş, bir rüya olurdu uykular, ben doyumsuz masalların sundurmalarında gözlerini ararken ben, senli resimlerde aşk üşürdü.

 

Yayın Tarihi
27.02.2013
Bu makale 6532 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Öyküsünü her satırında peşinden davet eden bir hazine. Bazen insan dışarıda aradığı çok şeyi bulunca seviniyor, 'işte bu' diyor. Evet, işte bu diyorum ben de. Bu tarz yazan kalemlerin önünde her vakit saygıyla eğiliyorum efendim. Yüksek sirayetli kaleminiz ve kalbiniz birlikte atsın dilerim. Muğla'dan dost selamlar..

Mine Savaş 01.03.2013

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!