Ruhumuzdaki Gizli Tabu/SEVİŞMEK…

Bugün farklı bir konuya uzanalım istedim hep birlikte.Yaşamın bir anlamda kaçınılmazı, özlemi, yeri geldiğinde de tabusu olan sevişmenin altını üstünü konuşacağız sizlerle. Kiminizin bildiği, kimimizin dokunsal anlamda yabancı olduğu ve çoğumuzun da üzerine bilgi birikimlerini koyabileceği bir yazı dizilimiyle kısa bir yolculuk edeceğiz. Kendi yorumlarımızla demlenen, asırlardır bir tabu halinde bugünlere gelen kutsal bir olgudan söz edeceğiz. Kimi alıntılarla, kimi kendi yorumlarımızla şekillenecek bu yolculuğa var iseniz yaslanın yüreğinize ve açın gönlünüzü yaşamın gerçeklerine.

Evet. Bugünkü konumuz SEVİŞMEK…

Ruhtaki heyecanın dürtüleriyle harekete geçen, kendi damarlarını zorlayarak bir dirilişle partnerini arayan, eskimiş düşünüşlerin sularından geçerek kendini sürekli güncelleyen ve harika bir doluşla yine kendini bulan bir zaman saatinin doğru anı göstermesidir sevişmek.
Sevişmek, göğsümüzdeki ağrıyla yıldızları izlemek. O ağrıyla doyumsuz bir yaşamın içinde yuvarlanmak. Kimi, yıldız ötesi iklimlerde, kimi buz gibi zirvelerde, kimi de yangını hiç sönmeyen yerlerde bir sevgilinin gözlerine bakarak hayata dokunmak. Temas ederek varlığını kabullendirmek dokunduğu kişiye ve ondan aynı yanıtı alarak gözlerini hayata huzurla yummak.

Sevişmek. Doğru insanla yapılan bir ayin.
Doğru ve yaşanası.
Sevişmek onu tanımanın son noktası. sınırlarını çizmek ve bütün gizlerinin ortaya dökülmesi. Bedensel çıplaklığın da ötesinde bir çıplaklık. Kaçışı olmayan bir yok oluş ve yeniden diriliş. Kusmaktır sıkıntıyı, nefreti, özlemi. Kendini suya bırakmaktır. Seni son anda boğulmaktan kurtaracak birinin varlığını bilerek rahatça akmaktır engin sularda.
Genel bir tanımını yaptıktan sonra bu kutsal olgunun bir de insanlar üzerindeki yorumlarını inceleyelim dilerseniz. Kimine göre kullanmak istemediği bir eşya, kimine göre bir baskı, kimine göre de bir öcü. Bir aldatı, bir tabu, bir oyun ve daha neler neler.
Öyleyse bir göz atalım sevişme konusundaki yorumlara. Biz olalım, içimizdeki parçaları birleştirelim ve bu yaşanası değere hepimiz ayrı ayrı yorum olalım.

HEYECAN KAYBOLURSA

Daha çok evli beyler evliliklerinde kaybettikleri heyecanı bulmak için aşık olurlar. Gerçek aşk, elini tutmadan, yanındayken özleyebilmektir. Gerçek aşk ne cinselliktir, ne de çıkar. Cinsellik doğa kanunudur ve kimi sınırlı, kimi sınırsız yaşar. Bir bedel ödenecek olursa bunda sadece erkekler suçlu değildir. Çünkü cinsellikte iki kişi vardır oyuncu olarak. Aşkı cinsellik olarak oynatan da vardır, oynayan da vardır. Bu oyunda suç veya suçlu aramak son derece yanlıştır.

52 SANİYEDE SEKS

Erkeklerin her 52 saniyede bir seks düşündüğüne inanılırken, yaşları 19 ile 45 arasında değişen kadınlar arasında yapılan bir araştırma kadınların her 60 saniyede bir alışveriş düşündüğünü ortaya koymuş. Bu durumda bir insanın günde ortalama sekiz saat uyuduğunu varsayarsak kadınlar günde 960, haftada 6720 kez alışveriş düşünüyor. Araştırmaya katılan 778 kadının yarısı gardıroplarında henüz kullanmadıkları eşyalar bulunduğunu belirtirken, %40'ı kendilerini çanta ve ayakkabı bağımlısı olarak tanımlamışlar. Araştırma gelirlerdeki düşüş zamanlarında dahi kadınların alışveriş arzularında bir azalma olmadığını, kredi kartı kullanarak ödemelerini ertelemeyi tercih ettiklerini ortaya koymuş. bu demek oluyor ki kadınlar için pekte durum öyle değilmiş. Yatak odasında aradığı heyecanı bulamayan kadının alışverişe yönelmesi kendi açısından bir teselli oluyor, ancak erkek açısından durum daha farklı boyutlara uzanabiliyor.

CİNSELLİK TABU DEĞİL

Cinsellik tabu değil...Cahil bir bakışla bakıldığında olay öcü haline getiriliyor...Erkek için de kadın içinde aynı... Belki alınan hazlar farklıdır hepsi bu...Yaradılış gerçeği cinsellik...Ayrıca en doğal şey...Kötü cinselliğin yaşandığı birliktelikler nereye kadar sürer? sorarım size....Sırf erkek için sevmekle cinselliği bağdaştırmak ise ürkütücü ve öte yandan çok komik... Cinselliği sokakta öğrenen erkekler ve namus baskısı ile hayatından bezen kadınlar, ebeveynler tarafından daha gerçekçi ve bilgili yetiştirilmiş olsalardı durum nasıl olurdu acaba? ve yine aslında sorun olan şey tek eşliliği benimsemeyen erkeklerin öküzlüğü ve aldatılan kadınlar. Sonuç olarak bu konu uzar gider.

İKİSİ BİRBİRİNDEN AYRI MI? (KADININ GÖZÜNDEN CİNSELLİK)

Cinselliği kadın için ayrı, erkek için ayrı değerlendirmek niye? Erkek ve kadının ortak noktaları insan olmaları. Ayrıca dünyada sadece insanlar değil, araştırmalara göre yunuslar da cinsel temastan zevk alıyorlarmış. Onlarla ortak noktamız canlı olmamız, yani anlaşılması gereken mevzuu cinsellik hayatımızın gerçeği. Yaratılışın mayasında olan bir olay. Yemeğin güzel olması için olması gereken şeyler malzemeler eksik olmayacak. Ateşi ayarında olacak ve her malzeme o tencereye sırayla girecek ki tadından yenmesin. Cinsellik de hayatımızın olması gereken bir unsuru, ama kurucu unsuru değil. Bunun farkında olunmalı, sevgi ve muhabbetin olmadığı bir yerdeki cinsellikte genelevdeki cinselliğin arasında bir fark kalmaz. Hiç alakası yok demeyin, elbette ki konu ile çok alakalı.

SEVMEK CİNSELLİK DEĞİLDİR. (ERKEĞİN GÖZÜNDEN CİNSELLİK)

Bir erkek için söylüyorum bence sevmek cinsellik değildir. Nitekim yaşadığım şeyler kendim için buna bir kanıttır. Ama kızlar içinde aynı tartışma çok kolay açılabilir. İlle de çok kesin bir cevap istiyorsanız o zaman işin içgüdüsel boyutuna ineceksiniz, neden aşk yaşanır, neden insanlar birbirlerini sever, kızlar ve erkekler sevgili seçimlerini neye göre yapar, eğer sevginin ve aşkın içinde cinsellik olmamalıysa neden iki farklı cins birbirine aşık oluyor, aynı cinslerin aşık olduğu da oluyor ama onu yazmaya gerek yok o biraz sapkınlık oluyo :) bu soruyu şöyle değerlendirin, kızlar ve erkekler kendilerine şunları sorsunlar, ben neden bu kişiyle sevgiliyim, ondan istediğim şey ne, onun benden istediği şey ne bu soruları cevapladığınızda zaten her şey ortaya çıkacak.

CİNSELLİK Mİ, AŞK MI? (KADININ GÖZÜNDEN FARKLI BİR AÇI)

Aşk ne demek? aşkın içinde neler var. Her şey var.cinsellik de,sevgi de,saygı da,acı da,mutluluk da. Saymakla bitmez şimdi..Bence hem kadın ,hem de erkek içinde sevmek cinselliktir..Yani şahsen ben, sevmediğim biriyle değil sevişmek, saçımın telini dokunmam, bu böyle bir şey. Ama seviyorsam, aşıksam saçımın teline dokunabilir. yani ondan iğrenmem. aksine ben dokunmak isterim .Ben onu öpmek isterim. Elini tutmak isterim...şimdi 2 tür kadın vardır..biri mantığıyla hareket eder,sevmese de adı evlilik olsun diye evlenir. Yada parası için evlenir. yada hayatını kurtarmak için.yada herhangi bir şey..Diğer kadın ise,sevdiği için aşık olduğu için onunla aynı yatakta yatmak için evlenir. Yani duygularıyla hareket eder...Genelde duygularıyla hareket eden kadın da cinselliğe önem verir. Mantığıyla hareket eden zaten onu göz ardı eder..Erkekte öylemi bilmiyorum. Ya cinsellik olmadan her zaman bir eksik olmuş olur. Bu da ilişkilerde sarsıntı yapar .Ki bu devirde cinselliğin önemi de haliyle çok önemli olduğu için,herkesin içindekini bilmek zordur...Yani ben dobra dobra söyleyebilirim ki,evleneceğim erkekle mükemmel bir seks hayatımın olmasını isterim...bu soruyu erkeklerin cevap vermesi aslında en doğrusu
Yazımızın son bölümünde Milliyet yazarı Ersan Erçelik'in bir yazısından alıntılar vermek istiyorum.

Seks sadece bedenleri değil, ruhları ve kalpleri de birleştirir. Kadının da erkeğin de birbirine karşı daha hoşgörülü olmasını sağlar. İnsanların başarısının sırrı, çok büyük nüfuslar oluşturacak şekilde bir arada yaşayabilmelerinde yatar. Çünkü insan, başka hiçbir canlının dayanamayacağı nüfus yoğunluğu, stres ve karmaşa içinde bile hâlâ ayaktadır. Bu uyum yeteneklerinin dışında insanlarda, yeni keşif ve maceralara açılma ve yeni şeyler öğrenmek

Bir araştırmaya göre sevişmenin faydaları şöyle sıralanmış:
Anılar tazelenir: Seks, çok geniş bir kavramdır. Sadece cinsel organların birbirlerine değmesi, uyarması ve orgazm yaşanması, tek başına seks değildir. Eşler birbirlerine daha çok bağlanır, birbirlerini daha çok düşünür ve uyum içinde olurlar. Daha önce yaşadıklarını konuşur, zihinlerindeki hoş, birleştirici anıları tazelerler. Kalpleri birleştirir: Seks sadece bedenleri değil, ruhları ve kalpleri de birleştirir. Özellikle kadında seks isteği bir fiziksel aktiviteden çok, ruhunu doyurmak amacı ile kendine gösterir. Toleransı artırır: Duygularını partnerine sevgi dolu sözlerle aktarmak, eşler arasında var olan toleransın da artmasına neden olacaktır. Seks, kadının da erkeğin de birbirine karşı daha hoşgörülü olmasını sağlayacaktır. İlişkiyi sıklaştırır: Cinsellikte, egoizmin ortadan kalkması, bütün ortak konularda daha açık ve paylaşımcı eşler yaratır. Eşlerin birbirlerine karşı olan bu yaklaşımları ve duydukları mutluluk cinsel uyarılma açısından da büyük önem taşır. Her iki eş de bu kadar mutlu oldukları bir ilişkiyi sık sık yaşamak isteyeceklerdir. Açık ve mutlu bir ilişki eşleri, Onu nasıl daha mutlu edebilirim? sorusunu sormaya ve yeni fanteziler üretmeye yönlendirecektir.

Doğru tercih mutluluğu getirir: Cinsellikte atılacak bütün adımlar yakınlaştırıcı olmalıdır. Eşler, seks yaşamlarını ilgilendiren konularda çok dikkatli seçimler yapmalıdır ve eşlerinin düşüncesini mutlaka sormalıdır. Düzenli ve mutlu bir cinsel yaşam, sağlık, mutluk ve huzur getirecektir. Kısaca cinsellik bir tabu ya da sapkınlık değil, tam tersine en insani yanımızdır… İnsan sevdikçe büyür, sevdiğine dokundukça zenginleşir ve seviştikçe parlar. Kendiniz olarak sevmenizin ve sizi sırf siz olduğunuz sevenin muhteşem karmasıdır. Yapılan araştırmalar, düzenli bir cinsel hayatın çiftlerin sağlığına büyük katkı sağladığını ortaya koymuştur.

Sevişmek, zinde kalmanın, form tutmanın ve kendini iyi hissetmenin en zevkli yöntemidir. Şehvetle sevişmek arasında çok ciddi farklar vardır. Şehvet bildiğiniz tüm duyguları ve sizi yok eder. Düşünceleriniz sislenir, arzunun sanrısına kapılırsınız… Şehvet, kusmaktır…Sevişmek ise, yeniden ve yeniden yaratmaktır. Sevişmek, yaratıma ve evrene gebe olmaktır.

Kadınlara ikiyüzlüce davranıp, sevişme ile namus cenderesine sokup, en güzel duygunun payandalarını kıran bizler değil miyiz? Sevişirken insanın en masum, en doğal, en içten haline kavuştuğunu, dokunan ve savrulan bedenlerin, içindeki sonsuz yıldız tozunu evrene yaydığını biliyor muyuz? Bu tanrısal tohumun, bizi kutsadığını ve kötülükleri yok ettiğini görebiliyor muyuz? Ancak tabular ve kalabalıklar kirletiyor insanı. Sevişmeyin, savaşın! diyen korkunun generalleri de onlar…Oysa arınmak için yalnızlığa ve aşka ihtiyacımız var.

Ne ölmek korkunçtur ne de sevişmek…Orgazm anında kalbiniz durur. Ve Tanrının garip bir ironisi olarak, sevişirken ölür, ölürken sevişirsiniz…O an hem yaşamaktasınızdır, hem de ölmektesinizdir…Çünkü ölüm gibi sevişmek de, önce kendiniz ve sevdiğinizle, sonra da bütün evrenle birleşmek, bütünleşmektir…

Sevgi ve mutlulukla kalın.

Yayın Tarihi
13.12.2010
Bu makale 6757 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!