Düşler Kenti ANTALYA…

Hafiften kamburu çıkmış sırtında kirli bir çanta, kirli bedeninde siyah bir pantolon ve terli garson gömleği. Kolunun altında çöpten bulduğu bir karton. Belli ki kıçının altına koyacak. Dolaştı, dolaştı, yeşili bol bir yer seçti kendine. Manzara beleş, farklı turist gruplarını süzmekte meraklı gözleri. Bağdaş kurdu yere usulca. Şaşkın gözlerle önce doyumsuz manzarayla yüzünü çarptı. Ardından şarjörü bozulmuş valizini hışımla karıştırdı. Şişirilmiş somununu çıkardı çantasından, gözleriyle yeniden karıştırdı çantasını ve kadın resimlerinin bol olduğu renkli gazeteyi ortaya sererek, kadınları karşısına aldı. Hoyrat elleriyle ekmeği tam ortasından böldü. Ekmeğe yoldaş etti 100 gramlık peyniri, ardından litrelik kolanın kapağı açıldı.

Ziyafete hazırdı. Bir lokma kopardı dişleriyle ekmekten, ardından peyniri kaptı. Lokmaları çiğnerken elleri kolaya uzandı ve bardaksız pet şişeden kocaman kocaman yudumlar aldı.

Kaç dakika geçmişti, sofrada ne kalmıştı hiç düşünmedi, ama doymuştu. Alelacele toparladı atıkları ve yakınındaki yardan uzaklara fırlattı. Karnı doymuştu, ama başka açlıkları ortaya çıkmıştı. Sırtını cılız bir ağaca dayadı ve gömleğinin cebinden bir sigara çıkararak dudaklarına yapıştırdı. Turistler gelip geçiyordu durmadan önünden. Başka açlıklarla baş başa kalmıştı, sağa sola bakıyordu durmadan, sigara bitince yenisini yaktı, gözleri çok uzaklara kaydı ve çantasını sırtına alarak ağır ağır karanlığa bürünen bir şehirde kayboldu.

Minicik bir öykü. Ama bu öykünün içerisinden geçen o kadar çok insan var ki bu kentte. Bu gerçekten hareketle Antalya’nın değişen yüzünü konuşmak istiyoruz bugün.

Antalya’nın  en hızlı göçü alan illerden biri olduğunu bilmeyen yok. Günde yüzlerce kişinin giriş yaptığı ilimizde büyük çoğunluğu hemen yerleşmeyi seçerken, kimileri bu büyükşehirde dikiş tutturamayarak geldiği yere geri dönüyor.

Peki, kimler kalır, kimler geri döner. Bunları konuşalım önce.

Yıllar önce inşaat sezonlarıyla özellikle Doğu illerimizden gelen büyük bir göç akınıyla büyüdü Antalya. Her seçim döneminde insanlar akın akın buralara akın etti. Büyük bir çoğunluğu inşaatlarda çalışmayı seçti, başaramayanlar kolay bir mesleğin elinden tutarak ya seyyar satıcılıkla, ya hurdacılıkla, ya da semt ve mahalle pazarlarında meyve sebze satıcılığına soyundular.

Bizlerden biri olmuşlardı kısa sürede. Harman bir kültürün şehrinde yaşamaya da alıştık zamanla. Birçok ilden insanın barındığı bu koca kentte iş alanları büyüdü, yollar genişledi, mahalleler genişledi, birçok aşamadan geçerek inatla buralarda yaşamayı seçen bu insanların büyük bir çoğunluğunun doğum yeri ANTALYA oluverdi.

Neredeyse tamamının bir öyküye sahip olduğu bu insanların yaşam keşmekeşinde kaybolmadan ayakta kalmalarının en büyük nedenlerinden biri dayanışma hiç kuşkusuz. Yukarıdaki öyküyle buraları kendilerine yaşam alanı seçen bu insanların hayat kültürleri de zamanla farklılık göstermeye başladı. Geldikleri yerleri kısa zamanda unutmaya başladı birçoğu. Büyük bir çoğunluğu da oralardan neredeyse sülalesini taşıdı buralara. Onlara yeni alanlar açıldı, yeni iş imkânları sunuldu ve doğal olarak da Antalya Büyükşehirlerin arasına girdi ve karizmasıyla Türkiye’nin en ciddi kenti oluverdi.

Bu büyümenin getirileri de büyük olacaktı elbet. Büyük bir şehre yakışan önemli atılımlar yapıldı. İzbe ve metruk yerler ışıklandırıldı. Antalya’nın neredeyse yeniden makyajı yapıldı. Kent Avrupa arenasında kendine bir yer bulabilmeliydi ve kısa zamanda bunun mücadelesi hızlandı.

Tüm kurumlarıyla koordineli bir çalışmanın içerisine giren, Antalya’nın görsel güzelliğine katkı koyan kurum ve kuruluşların bu ortak çabasından muhteşem bir Antalya çıkmaya başladı. Resimler değişti, doğal ve tarihi güzelliklerimiz daha belirgin olmaya başladı ve verilen çabaların, akıtılan terlerin karşılığı alınmaya başlandı. Muhteşem bir projeyle hayata geçirilen Cumhuriyet alanı ile, insanların bu eşsiz manzara içinde neredeyse kayboldukları ve büyülendikleri bir alan yaratıldı. Kısa sürede boy veren ağaçlarıyla, oturma ve dinlenme alanlarıyla ve geceleri insanların geç saatlere kadar vakitlerini değerlendirdikleri bir yer oluverdi.

Orada çocukluğumuzu yeniden yaşıyoruz. Üçtaş, bilye, seksek ve çember çevirme gibi oyunları yeniden anımsayarak resimliyoruz. Çocuklarımıza bu oyunları görsel olarak anlatma olanağımız var. Bu kentin her karesinde yetenekli ressamları, amatör müzisyenleri, çalgıcıları gördükçe elit bir kent insanına dönüşüverdik.

Özetle bu kentin çehresi son yıllarda çok değişti.

Bu kent gerçekten büyük bir şehir oldu.

Antalya bana göre her şeye layık bir kent.

Ama bir şartla burada yaşama hakkımız var.

Bu kente yürekten sahip çıkarak…

Yayın Tarihi
19.09.2012
Bu makale 8139 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!