Sandığın mesajı

Antalya bölgesinde ve tabii ki Alanya’da AKP’nin bu denli başarısız olacağını tahmin edemezdi hiç kimse…
Alanya merkezde Belediye Meclisi’nde sayısal üstünlük yakalanması, “teselli ikramiyesi”nden başka bir şey değil…
AKP’nin mutlak favori olduğu beldelerde, (mevcut başkanlar) Mahmutlar’da Alaattin Çakır’ın, Demirtaş’ta Mustafa Karagöz’ün ve Avsallar’da Yusuf Akdemir’in kazanamaması AKP için tam bir şok oldu.
Alanya İlçe Teşkilatı açısından bu başarısızlığın sorgulanmasında yarar var.
AKP İlçe Başkanı Hüseyin Güney, “Hatalar yaptık, kabul ediyoruz. Ama, kendi içimizdeki hainler bir taraftan, karşımızdaki tüm siyasal oluşumlar diğer taraftan altımızı oydular. Buna rağmen, İl genel oylarında yine açık ara birinciyiz. Ülkede partinin oyları azalırken 2004’e göre oylarımızı ciddi oranda arttırdık” diyor.
Güney’in bu değerlendirmesi ne kadar gerçekçi olursa olsun, partinin kendi içinde bir özeleştiri yapması şart…
Alanya’da ANAP’lı Başkan, AKP’li Meclis tablosu ise bir hayli sıkıntılı bir sürecin habercisi…
Bizim geleneksel “Nisan Bir” şakamız gerçek olsa keşke…
Alanya’da bir “milli koalisyon” yapılabilse ne güzel olur.
Millet, bu seçimde karar yetkisini AKP ile birlikte diğer partilere, icra yetkisini de Sipahioğlu’na verdiğine göre, “genel ve yerel iktidar” birleşerek Alanya adına hizmet üretemezler mi?
Sandıktan çıkan mesaj, “Gücünüzü birleştirin” değil mi?
Seçimin sıcaklığı geçmeden her iki taraf da bu mesajı alamayabilirler.
Öfke ve kaybetme travması ile kazanma gururunun çarpışması mantıklı düşünceye engeldir daima…
Ama, Alanya için neden olmasın?
Sipahioğlu’nun önünü tıkamak AKP’ye ne yarar sağlar?
Tam tersine bir tutum, AKP’ye güç ve prestij kazandıracaktır.
Sipahioğlu da hizmet edebilmek adına yakaladığı bu fırsatı iyi değerlendirirse bundan Alanya kazançlı çıkar.

TÜREL VE ÇAKIR

Siyasette, hizmet etmek tek başına kriter değil seçilmek için…
Şayet öyle olsaydı, 1989’da Bedrettin Dalan İstanbul’u, son seçimde Menderes Türel Antalya’yı, Alaattin Çakır da Mahmutlar’ı kaybetmezlerdi.
“Hizmet ettim herkes beni seçer” mantığının geçerli olmadığı, hizmetin yanı sıra, toplumla entegrasyonun da başarılı olması gerektiği gerçeği bir kere daha ortaya çıkmadı mı?
Siyasette, hiç kimseyi kırmadan incitmeden, kişileri kategorize etmeden ve küçük görmeden hareket edenler başarılı oluyorlar daima…
Topluma tepeden bakanlar, “her şeyi ben bilirim” diyenler ise diskalifiye…
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun “deniz yıldızı projesi” vardı, bilmem duydunuz mu?
Ölümünden önceki AGC ziyaretinde bana da anlatmıştı.
“Yaşama döndürülecek tek bir deniz yıldızı da olsa asla bundan vazgeçmeyin” demişti.
Seçimde de tek bir oy ne kadar önemli…
Bir oy deyip geçmemek gerek…
Menderes Türel’le Alaattin Çakır’ın seçim başarısızlıkları birbirine çok benziyor bu çerçevede…
Sanmıyorum ki, ne Mahmutlarlılar ne de Antalyalılar; Çakır’ın ve Menderes’in 5 yılı gibi bir 5 yıl daha yaşayabilsinler.
Buralarda son beş yılda yaşanan olumlu değişimi görmezden gelen kördür; sağırdır; kalp gözü kapalıdır ancak…
Antalya’ya her gidişimde bir Alanyalı olarak ben de kuduruyordum kıskançlığımdan…
Bir 5 yıl daha verselerdi Menderes dostuma, Antalya’yı kimse tutamazdı.
Ankara ve İzmir’i de geçer, İstanbul’la beraber Akdeniz çanağının en “karizmatik kenti” olurdu.
Yazık oldu hem Menderes’e ve hem de Antalya’ya…
Mahmutlar da öyle…
5 yıl önce herkesin yaka silktiği Mahmutlar; bir dairenin Murat 124 fiyatına satıldığı Mahmutlar; bugün ne hale geldi?
Caddeleri, parkları, peyzaj ve sahil düzenlemeleri, sosyal tesisleri, arıtması ve belediye hizmet binasıyla herkesin oturmak için can attığı, dairelerin en yüksek fiyata satıldığı bir belde haline gelmedi mi?
Mahmutlar’ı Mahmutlar yapan Çakır’ın vizyonuydu.
Ama, seçmen ona kırmızı kart gösterdi.
Demokrasi böyle bir şey işte…
Bazen istemediğiniz ya da toplum yararına olmadığını bildiğiniz sonuçlara katlanma sanatına, “demokrasi” diyorlar bizde…
Hayırlı olsun…