Sipahi’nin rotası

Yerel seçimler yaklaşırken siyaset kulisleri de ısınıyor yavaş yavaş…

Seçimsiz, adaysız, partisiz sohbet yok gibi…

Bu dönemde de belirleyici olması beklenen bir isim Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu…

“Aday mı, değil mi?” tartışmasına yer yok bence…

Her ne kadar, “Henüz karar vermedim, kararımı 1 Ocak’tan sonra açıklayacağım” dese de “Aday”…

Tarihe geçmek istiyor öncelikle…

Alanya’da üç dönem üst üste belediye başkanlığı yapan ilk isim olmak…

Ve kendisinin başlattığı Alanya’nın “kentsel dönüşüm”üne bir beş yıl daha devam etmek…

Yapılan anketler de gösteriyor ki, Sipahioğlu’nun üçüncü beş yılı zorlayacak şansı var.

Hatta, AKP ile -partisi ne olursa olsun- Sipahioğlu arasında geçecek bir ikili yarıştan söz etmek mümkün…

Bu defa kazanması çok kolay olmayabilir.

Kılpayı kazanır, kılpayı kaybedebilir de…

10 yıl belediye başkanlığı kolay değil…

Bu kadar yıl taşı koysanız suyun önüne aşınır, yıpranır.

Sipahioğlu’na seçimi kazandıracak veya kaybettirecek olan yine kendi seçimi…

Yani aday olacağı parti…

Görünen o ki, artık tabela partisine dönüşen ANAVATAN hep var.

Demokrat Parti yedekte…

MHP ise gönlünde yatan aslan…

İşte bu noktada Sipahioğlu’nun seçimini etkileyecek olan kişi A. Ahmet Denizolgun…

Denizolgun’la hemen hemen her hafta görüşen bir kişi olarak söylüyorum; henüz netlik yok o cenahta…

MHP ile Denizolgun’un sıcak ilişkileri var yukarıda…

Ancak, Alanya’da Hüseyin Yıldız’a karşı küçük bir kırgınlık söz konusu…

2002 seçimlerinde ANAP adayı olan Denizolgun aleyhine Alanya’da dağıtılan “iftira mektubu”nun sorumlusu olarak görülüyor Hüseyin Yıldız…

Yıldız, “Benimle ilgisi yok. Ben yapsam çıkar, yiğitçe yaptım derim. Beni tanıyanlar beni bilirler” diyor.

Denizolgun’a Yıldız’ın bir mektup yazdığına ve bu olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirdiğine şahidim.

Yine de Denizolgun’un rezervi mevcut…

Alanya’da MHP ile bir ilişki nasıl olur?

Sipahioğlu’nun adaylığı vesilesiyle “barış çubuğu” tüttürülür mü?

İşte bu iki sorunun cevabını vermek için henüz erken…

Ekim’den sonra daha net konuşabiliriz.

 

**

KISSADAN HİSSE

 

Eşek ve kör kuyu

 

Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, üzerindeki toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm diye eşeği yuttu...

Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı kuyuda, bağırdı kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.

Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış.

Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek ve hayvanı kuyuya gömmek.

Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.

Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü.

Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık kalakaldı...

 

Kıssadan hisse; Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Üstümüzü toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. Kör kuyuda olsak bile… (Teşekkürler Nurkan)

 

 

**

GÜNÜN LAFI

 

Fikirlerini ve söylediklerini asla kabul edemem. Ama onları söyleme hakkını ölünceye kadar savunurum. (Voltaire)

Yayın Tarihi
12.08.2008
Bu makale 600 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!