Rıfat beyin unuttuğu!

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıkoğlu, “Kim demiş ‘kriz var, kimsede para yok’ diye. Parası olan ‘param var’ demez, bizde gelenek böyle” diyor.
Otelci Mehmet Çelebioğlu’nun kızı Betül’ün düğünü için gelen Hisarcıklıoğlu, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası’nda yaptığı sohbet toplantısında krize çok farklı bir pencereden baktı yine…
Krize rağmen, özellikle otomotivde sağlanan vergi indirimleriyle, otomotiv satışlarının rekor kırdığını, buna mukabil bankaların verdiği taşıt kredilerinin azalmasının alımların yarıdan fazlasının nakit parayla yapıldığının en önemli göstergesi olduğunu vurguladı.
Bu konuşmanın detaylarını haber sütunlarında bulabilirsiniz.
Benim üzerinde durmak istediğim bu değil…
Bu söylemden yola çıkarak birkaç noktaya dikkat çekmem gerek…
Rıfat beyi yıllardır izlerim.
Çok sayıda konuşmasını dinledim.
Bana göre Türkiye’nin ekonomi haritasını ondan daha iyi çıkartacak kişi yoktur.
Türkiye’nin her yerinden bilgiler akar ona…
Şırnak’ı da bilir, Tekirdağ’ı da…
Trabzon’u da bilir, Antakya’yı da…
İzmir’i de bilir, Van’ı da…
Ancak, Antalya’yı ve Alanya’yı yeterince bilmiyor.
Birileri ona anlatmalı buraları…
Antalya’nın yeni oda başkanı sevgili dostum Çetin Budak’tan dinlemeli…
Alanya oda başkanı Kerim Aydoğan’dan dinlemeli…
‘Turizm ve tarım’ dedi Rıfat bey…
Bu bölgenin iki önemli sektöründen bahsederken, “Şanslısınız, her iki sektör de en canlı, en dinamik sektör. Çok çalışın, çok kazanın” dedi.
Ancak, bu bölgede çok önemli bir sektör daha var ki, son 10 yılda turizmi ve tarımı 2’ye katlayacak kadar önemli bir ekonomik dinamiğe sahip olduğuna hepimiz tanık olduk…
İnşaat diyemeyiz tek başına; daha doğru deyimiyle; ‘yabancıya mülk satışı” demeliyiz.
Sektörün adı bu…
İnşaat her yerde var, ama sadece Ege ve Akdeniz bölgesinde yabancılara satışıyla ayakta kalıyor bu sektör…
Ve bu sektör, son 3-4 yılda krizden kurtulamıyor.
Global krizden değil, kendi içimizdeki krizden hem de…
Kah yasa iptal oluyor; kah yasa yürürlüğe giriyor.
Kah müşteri geliyor, kah müşteri kaçıyor.
İstikrar yok…
İstikrarın olmadığı yerde güven de yok…
Güvenin tesis edilemediği bir sektör ayakta kalabilir mi?
Nitekim, onbinlerce konut müşterisini bekliyor.
Düşünsenize, onbinlerce konutun satılıp, o paranın ekonomiye katıldığını, bu ülkede kriz diye bir şey kalır mı?
Rıfat bey, bu sektörü görmezden gelmemeli…
Unutmamalı…
Unutturulmamalı…
Hükümete, “krizden çıkış reçetesi” sunarken, birinci değilse de ikinci maddesine, “yabancıya mülk satışı teşvik edilmeli” yazmalı…
Bugüne kadar bu sektöre hep köstek oldu siyasiler…
CHP iptal ettirdi yasayı, AKP ise yeni yasa yapmakta gönülsüz davrandı maalesef…
Ve sektör, batışa sürüklendi göz göre göre…
Sadece Alanya’da son 5 yılda 16-17 bin mülk satıldı yabancıya…
Bir tanesi ortalama 100 bin Euro’dan satılsa, 1.7 milyar Euro…
Bu sadece Alanya…
İskenderun’dan Çanakkale’ye kadar uzanan Akdeniz ve Ege kıyısında onbinlerce satışın olduğu dikkate alınırsa, ülkeye giren dövizi hesaplayabiliyor musunuz?
Üstelik bu, dolaylı değil, direkt ihracat…
Paranın tamamı ülke ekonomisine katılıyor yani…
Otomotiv ihracatı arttıkça, ithalat da yükseliyor.
Çünkü, otomotivde her şey ithal, biz montaj parasını alıyoruz sadece…
Oysa, inşaat sektöründe ithal malzeme kullanımı, yüzde 2’ler düzeyinde…
Çimentosundan demirine, vitrifiyesinden tefrişatına kadar her şey yerli üretim…
Yabancı mülk aldıkça, tüm sektörler çalışıyor, üretiyor.
İstihdam artıyor, işsizlik azalıyor.
Devlet vergisini alıyor.
Mülk satışı canlıyken vergi rekortmenleri hep inşaat sektöründen çıkardı hatırlayın…
Şimdilerde noterler, serbest meslek sahipleri ve ikrazatçılar vergi şampiyonu oluyor.
Üretimin ve tüketimin olmadığı yerde başka ne olabilir ki?
Rıfat beye birileri acilen anlatmalı bu sektörü…
Bu sektöre dönük bir devlet politikası oluşturulmasına TOBB öncülük etmeli…
Sayın Kerim Aydoğan bu görev sizin…