AKP ve Çavuşoğlu

Hafta sonu AKP İlçe Kongresi var malum…

Mevcut İlçe Başkanı Hüseyin Güney’in yeniden seçilmesi doğal sonuç…

Sürpriz bir aday çıkmazsa tek listeli bir seçim olacağı kesin…

Eskiden olduğu gibi Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’na çok yakın isimler olmayacak yönetimde…

Yani bir anlamda “Çavuşoğlu ekibi” tasfiye edilmiş olacak…

Bunun yerine, halkın içinden, halkla diyalogu olan, her kesimi kucaklayan, partiyi önce yerel, sonra da genel seçimlere başarıyla götürecek dinamik bir yönetim ortaya çıkacak…

Tabii ki, bu yeni seçilecek başkan ve yönetim, hem yerelde ve hem de genel seçimde adayların belirlenmesinde başrolü oynayacak...

Çavuşoğlu’nun sıkıntısı, önümüzdeki dönemde tekrar aday olup olamayacağı, koltuğunu koruyup koruyamayacağı kaygısıdır bir anlamda…

2002’de parti yeni kurulmuştu; Çavuşoğlu partinin kurucularındandı; tartışılmadan 2. sıradan milletvekili seçildi

2004 yerel seçimlerinde Alanya merkezde aday belirlenmesinde aktif rol oynamasa bile birçok belde adaylarının tespitinde etkin oldu; AKP parlak bir başarı elde edemedi.

2007 seçimlerinde tartışılan bir aday olmasına rağmen, Kemal Kaçmaz dışında karşısına ciddi bir rakip çıkmayınca, “dışişleri lobisinin etkisiyle” sıralamada 4. sıraya düşerek seçilebildi.

Ama şimdi en geç 2011’de yapılacak seçimlerde Çavuşoğlu’nun işi gerçekten zor…

Şurası da ayrı bir gerçek ki, AKP, Alanya’da “Çavuşoğlu partisi” olmaktan çıkıp, halkın partisi olma rotasına girmiş durumda artık…

İster AKP’li olun, ister olmayın, iktidar partisinin ilçe başkanının kim olacağı, ilçe yönetiminde kimlerin bulunacağı ve ne tür bir organizasyon şemasıyla hizmet üreteceği sizi ilgilendirmez mi?

Elbette ilgilendirir; ya da ilgilendirmeli…

Şahsen beni ilgilendiriyor.

Alanya’da AKP’yi çağdaş bir çizgiye taşıma gayretinde olan Hüseyin Güney ve arkadaşlarına başarılar dilerim şimdiden…

 

**

 

GÜLMECE

 

Boynuz

 

Adam evlenir, 10 sene geçer çocuğu olmaz. Yurtdışına göreve gider. Hanımından gelen mektupta hamile olduğu yazılıdır. Yurda döndüğünde ise hanımı doğurmuştur ama çocuk zencidir. Hanımına sorar:

"Hanım ne sizin sülâlede ne de bizim sülâlede zenci değil, esmer bile yok; bu iş nasıl oldu?"

Hanım:

"Çocuğu doğurduktan sonra sütüm gelmedi mecburen bir sütannesi tuttuk, onun sütünü emdi. Sütanne zenciydi herhalde bu yüzden böyle oldu" der.

Adam ikna olmuşa benzer ama içinde yine de ufak bir kuşku vardır ve bunu bilse bilse annem bilir" düşüncesiyle annesine sorar. Anne:

"Olmaz olur mu oğlum, tabii ki olur. Seni doğurduğumda benim de sütüm gelmemişti ve inek sütüyle beslemiştim. Bak boynuzların çıkmaya başlamış bile!" (Teşekkürler Orhan)

 

**

KISSADAN HİSSE

 

Büyük İskender’in vasiyeti

 

Büyük İskender bir gün vezirlerini toplamış ve onlara:

- “Ben öldüğümde cenaze merasimimi söylediğim gibi yapın” demiş ve anlatmış:

“Ülkemin dört bir yanından tebaamdan olan insanları çağırın! Cenazemin önünden askerlerim yürüsünler silahlarıyla, Cenazemin sağından âlimler yürüsünler kitaplarıyla, Cenazemin solundan zenginler yürüsünler mallarıyla, Cenazemin arkasından ise fakirler ve garipler yürüsünler gözyaşı ve dualarıyla! Sağ elime bir Altın küre verin, sol elimi ise boş bırakın, taa ki mezara dek!”

Vezirler Büyük İskender’in bu söyledikleri karşısında şaşırmışlar

ve “Bunu bilse bilse Büyük İskender’in hocası Diyogen bilebilir" demişler ve Diyogen'e sormaya karar vermişler.

Vezirleri dinleyen Diyogen açıklamış:

- " İskender’in ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anladım" demiş ve ilave etmiş:

“Cenazenin önünden yürüyen askerler O’nun ölümüne silahlarıyla dahi engel olamadılar. Cenazenin sağıdan yürüyen âlimler O’nun ölümüne kitaplarıyla dahi engel olamadılar. Cenazenin solundan yürüyen zenginler O’nun ölümüne mallarıyla dahi engel olamadılar ve cenazenin arkasından yürüyen fakirler ve garipler O’nun ölümüne gözyaşı ve dualarıyla dahi engel olamadılar! Sağ elindeki altın küre ise bu dünyada sahip olabileceği her şeye sahip olduğunu, sol elinin boş olması ise, ‘Bu dünyadan ELİ BOŞ geldim, ELİ BOŞ gidiyorum!’ dediğini gösteriyor.” (Teşekkürler Mihriban)

 

 

**

GÜNÜN LAFI

 

Az vermek isteyen, çok istemesin. (LATİN ATASÖZÜ)

 

 

Kısacası siz PKK olsanız, 1984 Eruh-Şemdinli baskınından ve 1998’de APO’nun yakalanmasından sonra, Eşkıyabaşı katil Öcalan’ın idam edilmemesinden başlayarak mücadelenin giderek nasıl aşındırıldığına bakarak umutlanmaz ve azmaz mısınız? Tarihimizin en tehlikeli bağlamında, PKK’yı kökünden bitirecek, “Ne mutlu Türküm diyene” tılsımıyla, milletimizi birleştirecek gerçek liderini bekliyoruz! Ve ey sevgili halkımız; Eğer bütün bunları görüyor AKP’nin ülkeye her alanda zarar verdiğini görüyorsanız, gelecek seçimlerde erzak, kömür, sadaka mukabili gene bu partiye oy verecek kadar aymaz olamazsınız.

 

Yayın Tarihi
06.10.2008
Bu makale 884 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
sevgili mehmet ali ağabey sizinle tanışmıyoruz ama size tanışmadan da olsa (eskişehirden yılmaz abinin referansı ile ) basın ilan kurumu seçimlerinde destek verdiğime köşenizi okuduğumda daha da memnun oldum. antalyanın kahyası sevgili erdoğan abimizin sayfasında gezerken köşeniz le tanıştım. ciddi bir müdavim daha kazandınız. sizi gazetecilikte emekleyen biri olarak gönülden tebrik ediyorum. Antalya ve alanyanın gelecekte tarihine ve geleneklerine yakışır ufku açık isimlerle yönetilmesi dileğiyle.

kamil uludoğan 30.10.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!