Evet, biz tarafız!

Hani bir özdeyiş vardır; “Mahkeme kadıya mülk değildir” diye…
Sonuçta hepimiz; her nerde olursak olalım, hangi makam ve mevkii işgal edersek edelim gelip geçiciyiz.
Aslolan, geride bıraktığımız iz…
Ne diyor şair Baki; “Baki, kalan bu kubbede bir hoş seda imiş!”
Alanya’da yerel seçimler tabiri caizse, “kıran kırana” geçiyor.
Seçimlerde eleştiri ve propaganda doğaldır.
Seçimlerin olmazsa olmazıdır hatta…
Ancak, zaman zaman dozu kaçıyor; iftira ve karalama kampanyasına dönüşüyor.
İşte bu süreçte, medyaya düşen görev, iftira, aşağılama ve karalama kampanyalarına alet olmamaktır.
Yeni Alanya adına konuşmam gerekirse, haberlerimizde hiçbir zaman iftira ve karalama kampanyalarının içine girmedik.
Hiçbir kimsenin, partinin ya da adayın “tetikçi”liğini yapmadık bu manada…
Doğaldır ki, en çok eleştirilen iktidardakilerdir.
Yerel seçimlerde, eleştiri okları mevcut belediye başkanlarına yöneltilir doğal olarak…
Hasan Sipahioğlu’nun en çok eleştirilen aday olmasından daha normal ne olabilir ki…
Buna rağmen, kah CHP’ye dönük eleştirilere yer verdik; pasif muhalefet yapıyor diye…
Kah AKP’yi eleştirenlere yer verdik; kopya projelerle ilgili…
Cevap haklarına daima saygı duyduk; AKP ve CHP’den gelen cevaplara aynen yer verdik…
Adı üstünde, “cevap hakkı” eğer istenilirse kullanılan bir haktır.

Bir avukat olarak cevap hakkını en iyi bilen Hasan Sipahioğlu, “Şaşırtan İhale” başlıklı bir haber dışında hiçbir habere cevap vermemeyi tercih etti.
Kaldı ki, o habere de Başkan Vekili sıfatıyla Kemal Dere cevap yolladı ve bizde aynen yayınlandık aynı sayfa ve sütunlarda…
Ne hikmetse, sonrasında Sipahioğlu’nun seçim ofisinden haber akışı da kesildi ve biz cezalandırıldık (!) habersiz kaldık!
Sipahioğlu’nun bu tavrı yanlış olduğu kadar stratejik bir hatadır da…
“Sükut ikrardan gelir” demiş atalarımız; eğer cevap vermiyorsan suçunu kabul ediyorsun demektir.
Sipahioğlu’nun bir başka yanlışı ise, diğer adaylara karşı, “Benim muhatabım değil” demesidir.
Bu aynı zamanda bir aşağılama ve böbürlenmedir ki, siyasetin ve demokrasinin etik değerlerine de saygısızlıktır.
Seçimlerde, her aday eşit statüdedir oysa…
Sipahioğlu, geçmişi ne çabuk unuttu?
1994’te mevcut belediye başkanı Cengiz Aydoğan’a karşı verdiği seçim mücadelesini, hatta meclisi seçildiği halde kendisi başkanlığı kaybettiğinde neler hissettiğini hatırlamıyor mu artık?
O günlerin en yakın tanıklarından birisi benim…
Neler hissettiğini, o aşağılanma duysunu nasıl yaşadığını en iyi bilenlerdenim…
Biraz empati yapmalı insan…
Adayları küçük görerek ve aşağılayarak “Hasan Sipahioğlu” büyümez; egosunu tatmin eder ancak…
1999’da karşında mevcut belediye başkanı yoktu ve zorlanmamıştı.
2004’te bir beş yıl daha vermek istiyordu herkes…
Ben de dahil herkes arkasındaydı ve destekçisiydi.
10 yıllık başkanlığı süresince de ciddi bir muhalefetle karşılaşmadı Sipahioğlu…
Değer vermediği, hatta adam yerine koymadığı medya mensupları bile her şeye rağmen, Alanya’nın çıkarları adına icraatlarının ve uygulamalarının propagandasını yaptılar.
İlginçtir, bu seçimde karşısındaki adayların tamamı, geçmiş seçimlerde kendisine destek veren ve en az bir kere oy veren kişiler.
Demek ki, bir yerlerde bir sorun var.
Tüm teklif ve telkinlere rağmen, potansiyel bir partiden aday olmak dururken, son genel seçimlere bile katılamayan, anketlerde oy bindesi bile olmayan bir partiden tekrar aday olmak; aslında bir meydan okuma değil de nedir?
Benim tanıdığım Hasan Sipahioğlu, herkesi kucaklamak dururken, insanları küçük gören, kendisini destekleyenleri baş tacı ederken, desteklemeyenlere ya da eleştirenlere “aba altından sopa gösteren” bir zihniyetin temsilcisi olmamalı…
1994 sonrasında Cengiz Aydoğan için, “İntikamcı, kinci” diyen kendisiydi.
Şimdi, kendisi aynı yoldan yürümeyi tercih etmemeli…
Geçen gün yaşanan olay…
Sipahioğlu’nun meclis üyesi ve sağ kolu Kemal Babaoğlu, gazetecilerin önünde, “30 Mart’ta hiçbir şey unutulmayacak” diyerek yumruğunu sıkıyor pervasızca…
Bu bir şımarıklık değil de nedir?
10 yıl yerel iktidarda olmak şımartıyor insanları demek ki…
Amerikan sisteminin haklılığı bir kere daha ortaya çıkıyor; en başarılı ABD Başkanı’na bile 8 yıldan fazla koltuk vermiyorlar.
Neden?
Çünkü, geçmişte “süper güç” olup da yıkılan (Osmanlı da dahil) tüm devletlerde, uzun yıllar iktidarda kalanların hizmet heyecanını kaybederek, koltuğu ve makamı tapulu mülkü gibi görerek, ülkelerini batışa sürüklediklerini en iyi bilen toplumdur Amerikalılar…
Bizler ne yazık ki, “seçilmiş krallar” veya “seçilmiş padişahlar” yaratmaya devam ediyoruz millet olarak…
Yasalar izin verdiği sürece de bu gibi tipler hep çıkacak karşımıza…
Unutulmamalı ki, bu bir seçimdir.
30 Mart sabahı, herkes kendi işinin başına dönecek…
Bugün yaşananlar unutulup gidecek; (bir tek Kemal Babaoğlu unutmaz!)
Yeni seçilecek belediye başkanından ben ne bekliyorum hemen söyleyeyim:
Alanya’nın İL olması lazım öncelikle…
İL’le bağlantılı olarak Alanya’nın üniversitesi değil üniversiteleri olmalı…
15-20 bin öğrencimiz olsa Alanya ekonomisi canlanmaz mı?
Alanya’nın İL olması ve üniversitelerin kuruluşu için kanun tasarıları acilen Meclis gündemine getirtilmeli…
İL olamadığımız için havalimanımızı yıllarca Antalya Lobisi engellemedi mi?
Şimdi de havalimanının büyütülebilmesi adına Antalya lobisini aşmak için İL’e ihtiyacımız var.
İşlevsel bir havalimanı, daha çok yatak, daha çok turist demek değil mi?
Parke döşemek, kaldırım yapmak, asfalt dökmek gibi “olmazsa olmaz” işlerin yanı sıra, mega projelere yönelmek zorundayız.
Alanya’nın içsel kaynakları artık tükenmek üzere…
Dışardan kaynak getirebilmeliyiz.
Gerek devlet ve gerekse Avrupa Birliği fonlarından yararlanabilmeliyiz.
Esnafın ipini çeken zincir marketlere doyduk; Alanya’ya marka değeriyle prim yaptıracak zincir oteller, zincir eğlence tesisleri ve devasa yatırımlar getirmeliyiz artık…
Böylelikle, Alanya’da yeni iş ve istihdam alanları yaratmalıyız.
Örneğin, komşu ilçelerden ve beldelerden çarşı merkezine turistleri güvenli bir şekilde getirip-götürecek, esnafa can suyu olacak bir ulaşım sistemi, “raylı toplu taşıma sistemi”dir ve Antalya’dan Gazipaşa’ya uzanan bir hat üzerinde planlanmalı ve yapılmalıdır.
“Bunları ben başarırım, bunları başarmaya vizyonum ve gücüm yeter” diyen bir başkanı seçmeliyiz.
Ve en önemlisi, yeni seçilen başkan 30 Mart sabahı koltuğa oturur oturmaz, intikam peşinden koşmamalı…
Demokrasiyi özümsemeli…
Kendisini eleştirenlere, kendisine destek olmayanlara yahut oy vermeyenlere hesap sormaya kalkışmamalı…
Hülasa…
Alanya’nın önümüzdeki beş yılı çok çok önemli…
Bu beş yılı, Alanya’nın geleceği için en iyi şekilde kullanacak başkan adayını seçerek o koltuğa oturtmak Alanyalılık görevimiz olmalı…
Ve biz tarafsız değiliz, Alanya’nın tarafıyız.
Şahsen ben oyumu, “Alanya’yı kendisinden daha çok seven” bir adaya vereceğim.
Çok klasik olacak ama, “Kim kazanırsa kazansın, Alanya kazansın” diyorum..... 

Yayın Tarihi
26.03.2009
Bu makale 445 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!