Yapma Çavuşoğlu!

AKP Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun Alanya’ya her gelişini sabırsızlıkla bekleyen, adeta iple çekenler var.

Özellikle de rakip partililer; ellerini ovuşturuyorlar, “Çavuşoğlu bir gelse, AKP’yi hallaç pamuğu gibi bir dağıtsa” diyerek…

En çok da AKP ile muhtemel bir seçim yarışı yapacak olan Hasan Sipahioğlu ve ekibi ile MHP’liler seviniyorlar.

Seçime 6 aydan az bir zaman kala, her sorumlu partili, sıfatı ne olursa olsun, kimselere kötü söz söylemediği gibi, uzlaşmacı, toparlayıcı, bütünleştirici ve kucaklayıcı olur.

Tabi ki, siyaset akıl ve zeka işidir.

Akıl sağlığı yerinde olan, “klinik vaka” olmayan kişiler siyaseti böyle yaparlar.

Gelelim konumuza…

Hazreti Mevlüt, şayet yurtdışı seyahatlerden ve Ankara’daki malum (!) işlerden fırsat bulursa soluğu Alanya’da alıyor.

Ayağının tozuyla partisinin ilçe teşkilatında basın toplantısı düzenliyor ve esip gürlüyor.

Eskiden sadece bana saldırır, bir nevi “iftira banyosu” yaptırırdı hazret…

Hadi ben kötüydüm; gazetemde kendisini eleştirir, aleyhine haberler yapar, güya düşmanlık beslerdim.

Peki, son zamanlarda saldırmadığı, iftira atmadığı, komplo teorilerinin içine koymadığı, kendisine düşman ilan etmediği bir tek gölgesinin ve bir kısım yalakanın kalmasına ne demeli hazretin?

Yakında gölgesiyle ve yalakalarıyla da kavga ederse hiç şaşırmam!

Hz. Mevlüt’le ben, 2002 Kasım’ında vekil seçilene kadar iyiydik.

Vekil olunca, “Ben neymişim?” sehabına kapılarak, yazı ve haberlerimden dolayı bana hesap sormaya kalkıştı

Oysa, beni tanıyanlar bilirler ki, bugüne kadar sayısız vekil, başkan vs gördüm; hiç birine hesap verme durumunda olmadım.

Kendimi Alanya’ya, muhterem okurlarıma, yüce adalete ve vicdanıma karşı sorumlu hissettim daima…

Herkesin binebileceği bir eşek olsaydım, elbette binen çok olurdu!

O zaman da gazetecilikte hep bir numara olamaz, toplumda itibar ve saygınlığı olan bir kişilik olarak tebarüz edemezdim.

Neyse…

2002 seçimlerinin daha üçüncü ayı dolmadan Hz. Mevlüt ile bozuştuk…

Sorun sadece ve sadece onun üslubuydu aslında…

Siyasi nezaketi geçtim, insani nezaketten bile yoksundu davranışlarıyla…

Karşısındaki insanları, hele de yerel motifler taşıyorsa, üstüne parmağıyla basılıp ezilecek bir “bit” gibi görüyordu.

Herkes ona hizmet etmek, herkes onun emirlerine itaat etmek, herkes ondan akıl, fikir, onay ve izin almak zorundaymış gibi davranıyordu.

Yıllar geçtikte, Hz. Mevlüt’ün sorununun sadece benimle değil, giderek çoğalan bir sayıda çeşitli insanlar, partililer ve bürokratlarla da ortaya çıkması, “Acaba bende mi bir sorun var?” kuşkusundan kurtardı beni…

Eskiden onu bana karşı savunanlar bile giderek karşısında yer almaya başladılar ki, 22 Temmuz seçimlerine girilirken adeta yalnızları oynar hale gelmişti.

Kendi partililerinin çoğu ya kerhen yanında göründüler ya da çeşitli bahanelerle kaçıp hiç görünmediler seçim sırasında bile…

AKP ilçe teşkilatında bölünmeye yol açan yanlışı, Mehmet Şahin’i ilçe başkanı atattırmaya çalışmasıyla yaptı en başta…

Hüseyin Güney’i içine sindiremedi bir türlü…

AKP’nin en başarılı belediye başkanı Alaattin Çakır’ı da öyle…

İlçe başkanını görevden aldıracağını, Çakır’ı bir daha aday yaptırtmayacağını, Konaklı’da eniştesine rakip olan ve AKP’nin en güçlü aday adayı olarak konuşulan Dr. Tevfik Yazan’ı başka bir yere tayin ettireceğini (nitekim yaptı da) her yerde uluorta konuşmaktan hiç gocunmadı.

Mesela, partisinin ilçe teşkilatını, delege seçimini beğenmediği için Savcılık’a şikayet ettirdiğini düşünüyor herkes…

Sırf kişisel sorunu olduğu için Çakır’ın projelerini köstekleyerek Mahmutlar’ın alacağı hizmet ve yatırımları engellediği konuşuluyor.

AKP’de görev alan herkes, Çavuşoğlu baskısından, gerilim ve gerginlikten bıkmış ve yılmış durumda…

AKP, kurulduğu 2002 yılından beri, -yani 6 yılda- 7 ilçe başkanı değiştirmişse bunun sebebi nedir ve kimdir?

AKP, genel seçimlerde “Erdoğan rüzgarı” ile Alanya’da da başarılı olurken, yerelde neden hep başarısızdır acaba?

AKP ile Çavuşoğlu A.Ş. arasında bir fark görmeyen zihniyet olmasın bütün bunların sebebi?

Sevgili Mevlüt;

Bak kardeşim…

Sana bir ağabey tavsiyesi vereyim.

Siyasette, bütün ilişkilerini, mutlak itaat ve menfaat ekseni üzerine kuramazsın; kurmamalısın…

Ülkemizde ne yazık ki, “lider sultası”nda bu var.

Sen kendini “Alanya’nın Tayyip Erdoğan’ı” gibi görüyorsun belki de…

“Tayyip bey emrediyor, herkes ona biat ediyor, Alanya’da bana niye etmiyorlar” diye düşünmen doğaldır.

Ancak, unutma ki, ne sen Tayyip Erdoğan’sın, ne de Alanyalılar, senin Başbakan’ın etrafında kümelenmiş gördüğün insanlara benzerler.

Alanyalı kendine hizmet edeni bağrına basar.

Hem hizmet etmeyip, hem de herkese avazı çıktığı kadar bağıranı sevmezler.

Hele ağzından çıkanı kulağı duymayan, söylediği sözün ne anlama geldiğini tartamayan siyasetçilerden nefret ederler.

Örnek mi istiyorsun?

“Mahmutlar Belediye Başkanı Alaattin Çakır’ı bir daha aday yaptırtmayacağım” diyorsun.

Peki, kriter nedir?

Varsayalım ki, Çakır aday yapılmayacak…

Türkler’de Hayri Çavuşoğlu veya Demirtaş’ta Mustafa Karagöz aday yapılacak mı?

Onların artıları nedir, Çakır’ın eksileri nedir?

Sırf “Ben sevmiyorum” dedin diye aday yapmazlar mı bir mevcut belediye başkanını?

Elinde varsa, Çakır’la ilgili, bizim de bilmediğimiz, geçerli belgen yahut kanıtın vesairen onu bilemem…

Olsaydı şimdiye kadar yüz defa görevden aldırırdın o da ayrı mesele…

Sevgili kardeşim…

Siyaset sonrasını da düşün…

Siyasette iyi işler yapanlar, güzel hatırlanırlar ve bir anlamda “siyaset müzesi”ne konurlar toplumun gönlünde…

Onlar daima el üstünde tutulurlar; itibar ve saygı görürler.

Fakat, siyasette başarısız olanlar, kavgayı ve gerilimi kendisine politika olarak benimseyenlerin yeri, “siyaset çöplüğü”dür.

Genç yaşta çöpe atılmak istenmiyorsan dikkatli olmalısın…

Bütün başarısızlıklarını, Alanya’da yaşadığın bütün hüsranlarını, partideki gücünün giderek azalmasını ve Alanya’da yerel etkinliğini bir türlü ortaya koyamayışını, sebep ve sonuç ilişkileriyle birlikte masaya yatırmanda yarar var acilen…

Neden ben insanlarla barışık yaşayamıyorum?

Neden insanlar benden uzaklaşıyor?

Neden dün iyi olduklarımla bugün kötüyüm?

Neden…

Neden…

Neden…

Soruları kendine sor ve kendin cevapla…

Ve…

Bu konuyu yalakalarla değil, siyaset bilgisine inandığın ve güvendiğin “akil” insanlarla konuş lütfen…

Eğer bunu yapamıyor ve kendine çekidüzen veremiyorsan; Alanya’dan uzak dur.

Partini bir nebze olsun seviyorsan, en azından seçim sonrasına kadar gelme buralara…

Lütfen…

 

**

 

GÜNÜN LAFI

 

Şanssızlığa katlanabiliriz, çünkü dışarıdan gelir ve tümüyle rastlantısaldır. Oysa yaşamda bizi asıl yaralayan, yaptığımız hatalara hayıflanmaktır. (Oscar Wilde)

 

Yayın Tarihi
03.09.2008
Bu makale 623 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!