Apoletleri çoğaltmak

Kentleri “marka”laştıran ne insanlarıdır, ne yönetenleridir, ne de istatistiksel verileridir.
Bir kentin “marka”laşması, o kentin ne kadar çok sektörle birlikte anıldığıyla doğru orantılıdır.
Alanya için “turizm kenti” diyebilirsiniz.
“Tarım kenti” demeniz de mümkün…
Ama hepsi o kadar…
“Sağlık kenti” miyiz?
Hayır.
“Üniversite kenti” mi?
Şimdilik değiliz.
“Sanayi kenti” asla olamayız.
Marka kentlerin apoletleridir bunlar…
Apoletler çoğaldıkça marka değeri de artar.
Alanya’nın “turizm ve tarım”la elde ettiği iki apoletine bir de “üniversite” apoleti eklemek hiç de zor değil…
Alanya turizmden her yıl 1.5 milyar liraya yakın para kazanıyor.
Tarımdan da en fazla 250-300 milyon kadar…
Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi’nin kent ekonomisine yıllık katkısı 1 milyar lira olarak hesaplanıyor mesela…
Isparta’da bu rakam 650 milyon…
Demek ki, Alanya’nın yılda bir milyona yakın turist ağırlayarak elde ettiği geliri, herhangi bir üniversite kenti, 40-50 bin öğrenciden alıyor.
Alanya’nın mevcut yüksek öğrenim kurumlarıyla yetinmeyip, acilen üniversite ya da üniversitelerini yaşama geçirmesi gerekiyor.
Turizm sektöründe sık sık yaşanan olumsuzlukları dikkate aldığımızda, “üniversite kenti” apoletini omzuna takmış bir Alanya, ekonomik ve sosyal açıdan asla zorlanmayacaktır.

ARIBOĞAN’I DİNLERKEN

Bir kadın hem “akıllı” ve hem de “güzel”se “başarı” da onunladır daima…
Hele ki, asil bir ailenin evladı olarak dünyaya gelmişse, başarılı bir anne-baba ikilisine sahipse, iyi de eğitim almışsa, çok genç yaşta zirveye doğru tırmanır.
Alanya’yı ziyaret eden Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan da böyle bir kadın işte…
Babası Mahir Kaynak…
Bırakınız istihbaratçılığını, Türkiye’de öngörüsü ve önsezisi en güçlü insan bana göre…
Olaylara 360 derecelik bir açıyla ve neredeyse evrensel zaman dilimlerinin tamamıyla bakabilen birisi…
Deniz Ülke hanım da “babasının kızı”…
Her ne kadar kendisi, “Siyaset düşünmüyorum” dese de, kafasının bir yerinde var siyaset…
Olması da lazım…
O’nun gibilere çok ihtiyacı var bu ülkenin…
Neyse…
Gelelim Alanya’ya…
Arıboğan’la cemiyetin (AGC) terasından Alanya’yı seyrederken, “İnanmıyorum, burası bir ilçe olamaz. Bu kadar büyük bir ilçe kaç tane var ki?” demişti hayretle bana…
Alanya’nın İL olmasının artık bir gereksinim değil, mecburiyet haline dönüştüğünü görmemek için kör olmak gerek…
Rektör hanım, Bahçehir Üniversitesi’nin Alanya’ya açılımıyla ilgili söylemlerinde oldukça samimi…
Yeter ki, fiziki alt yapı yeterli olsun…
Arıboğan, Alanya’nın “üniversite kenti” olmasının önünde ilçe statüsü dışında hiçbir engel olmadığının da farkında…
Umarım, Alanya’ya üniversite ya da üniversiteler için onay verecek olanlar, İL için de düğmeye basarlar.
Eğer İL olamazsak ve İL olamadığımız için üniversite veya üniversitelerimiz olamayacaksa, Akdeniz ve Bahçeşehir gibi, birçok resmi yahut özel üniversitenin Alanya’ya gelmesini sağlamalıyız.
Bahçeşehir’le ilgili en büyük görev, Bahçeşehir Koleji kurucuları Burcu ve Cihan Baba’ya düşüyor.
Rektör Arıboğan’ı ikinci kez getirerek ilk adımı attılar zaten…
Bu adımın devamını sağlamak, ikincil ve üçüncül adımları atmak Alanya seven herkesin ödevi olmalı…....

Yayın Tarihi
01.05.2009
Bu makale 714 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!