Özellikle 3- 6 yaş arasında belirginleşen bu tavırlara "direnme dönemi" adı verilir. Bu dönem aynı zamanda çocukta kişilik kazanma çabalarının olduğu bir dönemdir. Çocuğu bu direnmelerine aşırı sertlik göstermek, ezmek ya da kendi işlerini kendi yapma fırsatı vermemek (tam tersi de olabilir), aşırı çocuksu bir karakterin gelişmesine neden olacak şekilde onu bebek gibi yedirme, giydirme, beraber yatma gibi davranışlar çocukta kişilik gelişimini zedeler. İleri yaşlarda aşırı bağımlılık ya da tümüyle otorite dışı tavırlar geliştiren kişilik yapılarının oluşmasına neden olur.
Çocuklarda inatlaşma her yaş döneminde görülür. Bağımsız birer birey olduklarının farkına varmaya başlamaları ve dünyayı keşfetme merakları bu inatlaşma sürecini tetikler. Çocuklar anne-babaları ve çevresindekiler ile ayırım yapmaksızın her zaman ve her konuda çatışmaya girebilirler. Çocukların bir inatlaşma nöbeti süresince fikir değiştirdiğine tanık olabilirsiniz. Bazen, neyi isteyip neyi istemediğini bile anlayamazsınız. Örneğin, acıkmıştır ama evdeki yemeği yememekte direnir, hamburger ister, hamburgerciye gidersiniz, ben bundan istememiştim ötekinden al diye tutturur, öteki menüden alırsınız başka bir bahane bulur vs. Birinizden biri yenik düşene kadar devam eder bu sürtüşme.
Çocuğunuzun inatlaşma dönemlerinde her iki tarafın da amaçlarını açıkça ortaya koymaya çalışın. Sizin amaçlarınız çok çeşitli olabilir; ona yemek yedirmek, bir oyuncakçının önünden geri çekmek, ablasının odasından çıkmasını sağlamak veya uyutmak. Onun ise tek bir amacı vardır; sizin dediğinizin tersini yapmak. Ancak bu şekilde size kendisinin bağımsız bir birey olduğunu, kendi tercihlerini kendisinin yapabildiğini kanıtlayacaktır. Pek çok anne-baba bunun farkında olmadığı için çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girer ve kendilerini de çocuklarını da yıpratır. Daha da kötüsü bazı çocuklar bunu bir alışkanlık haline getirirler, daha ileriki yaşlara taşırlar ve anne-baba bu çatışmalara çözüm olarak şiddete başvurmaya başlar. Kısacası çok küçük yaşlarda başlayan ve çocukların gelişiminde çok doğal olan inatlaşma, anne-baba ve çocuk arasındaki bir iletişimsizliğin başlangıç noktası olabilir ve bir kısırdöngüyle son bulabilir.
ÖNERİLER
İnatlaşma ortamlarında öfkeli ve sabırsız bir tavır takınılmamalı,yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya özen gösterilmeli.
Otoritenin çocuğa, kimin güçlü, kimin güçsüz olduğunu ispatlamak durumunda olmadığı unutulmamalı.
Anne-baba sürekli “hayır”diyen bir konumda olmaktan kaçınmalı.İstediği şeyi neden yapamayacağı basit bir dille açıklanmalı,çocuğun bu durumdan dolayı yaşadığı üzüntüsü paylaşılmalı.
Çocuğa kararlı ve tutarlı fakat sevecen bir tavırla yaklaşılmalı.”Hayır” denilen bir şeye sonradan “evet” denmemeli.
Tüm açıklamalara rağmen çocuk bir süre sonra yeniden istediği şeyi tutturursa,hiç tepki vermemeli.
Çocuğun dikkati hoşlandığı,sevdiği başka bir noktaya çekilmeye çalışılmalı.
(oyun,çizgi film, sevdiği bir yiyecek vb.)
Çocuğa yasaklanan şeyleri anne-baba da yapmamalı ( mutfak dışında yemek yemeye izin verilmezken, babanın maç seyrederken yemeğini TV.’nin karşısında yemesi gibi .)
Çocuğa karşı aşırı koruyucu davranmamalı, kendi başına yapabildiği halde; yemek yedirme, giydirme,beraber yatma gibi davranışlardan kaçınılmalı.
Yapabileceği sorumluluklar verilmeli, böylece özgüven kazanması sağlanmalı.
Çocuğa seçenekler sunulmalı, böylece çocukta; bağımsız bir birey olarak görüldüğü, onun kararlarına saygı duyulduğu düşüncesi oluşturulmalı
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
www.antalyaterapipsikiyatri.com
www.antalyacinselterapi.com
ŞirinyalıMh. İsmet Gökşen Cad.
1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5
0 (242) 316 98 99
0 532 747 04 45