“Bir Yanımda Annem Diğer Yanımda Babam Olsun”
Aile birliği devam edemeyecek duruma geldiğinde eşlerin boşanması olası bir durumdur. Ekonomik sorunlar, eşlerin sosyokültürel yapı farklılıkları, cinsel sorunlar, iletişim bozukluğu, eşlerden birinin sadakatsizliği, aile içi şiddet gibi durumlar boşanmaya neden olabilmektedir
Boşanmaya doğru giden evliliklerde ebeveynler çoğu kez çocuklarıyla ilgili korku, şüphe ve suçluluk duygusu arasında gidip gelen karmaşık bir ruh haline bürünürler: “Acaba ‘kutsal aile’ yapısını bir şekilde korumak mı daha iyi olur yoksa medenice (!) artık hiçbir anlamı kalmamış bu ilişkiye bir nokta koymak mı? Sadece kendi rahat ve huzurumu düşünmem çok mu bencil olur acaba? Bu şekilde yaşayarak mı çocuklarımıza daha çok zarar veriyoruz, yoksa ayrılırsak mı daha kötü olur?”
Zihinlerini meşgul eden bu ve benzeri sayısız soru onları bir süredir epeyce hırpalamıştır. Evliliğini sürdüremeyeceğini düşünen eş yada eşler boşanma kararını alırken bu kararın öncelikle kendi hayatları ile ilgili bir karar olduğunu düşünmek zorundadırlar.
Sosyal bilimciler bu soruların cevabını araştıradursun, anne ve babası ayrılan çocukların büyük bir travma ile karşı karşıya kaldıkları ve hayatlarının bundan sonraki önemli bir kısmını ilave zorluklarla yaşayacakları tartışmasız bir gerçektir.
Çalışmalar çocukların özellikle boşanmadan hemen sonraki zaman diliminde bundan çok ağır şekilde etkilendiğini, ilk çözülmelerin ancak ortalama 2 yıl kadar sonra başladığını ve nispeten normale geçişin ilk olarak ancak 6 yıl sonra görülebildiğini ortaya koymuştur. Yıllar sonra yaşadıkları bu travmanın etkisini tamamen üzerlerinden atıp kariyer yapmayı başaran çocuklar bulunduğu gibi, hayatlarının geri kalan bölümünde hep bu ezikliği birlikte taşıyanlar da olabilir. Bir şekilde sıkıntıları aşarak normal hayata geçiş yapmayı başaranlarda dikkat çeken bir nokta ise bunların genel olarak emosyonlarını (heyecanlarını) kontrol etmeyi ve değişik olaylarla karşılaştıklarında kendilerini başka insanların yerine koymayı (empati) oldukça iyi başaran kişilik yapılarıdır.
* Bütün bunlar dikkate alındığında eşler boşanma kararını vermeden önce şu sorulara cevap aramalıdırlar:
* Yaşadığım sorunların ve mutsuzluğumun nedeni; evliliğim.Başka sorunları evliliğime yüklemiyorum.
* Evliliğimi kurtarmak için elimden gelen her şeyi yaptım.
* Bu kararı uzun sürede ve etki altında kalmadan verdim.
* Eşim de, ben de ilişkimize yeterince zaman tanıdık.
* Çocuğumuz ve ben boşanma olayından etkileneceğiz; bu etkilerin farkındayım.
* Boşandıktan sonra ortaya çıkabilecek yeni sorunlarla başa çıkabilecek gücüm var.
* Yalnızca eşimden boşanıyorum, çocuğumdan değil (özellikle babalar için).
* Eşimin de benim de çocuğumuza ihtiyacımız var, çocuğumuzun hem bana hem eşime ihtiyacı var, o yalnız birimize ait değil.
* Eşlerden biri ya da her ikisi kararlarını kesin olarak verdiyse, çocukların boşanma sürecinden olabildiğince az etkilenmelerini sağlamaya çalışılmalıdır.
Eşlerin ayrılması aynı zamanda ailenin parçalanması anlamına gelir. Amerika’da yapılan araştırmalar her dört çocuktan birinin öz anne yada babasından ayrı bir hayat sürme zorunluluğunda kaldığını göstermiştir. Ülkemizde boşanma oranının Batı ülkelerinde olduğu kadar yüksek olmasa da gün geçtikçe bu oranın arttığı istatistiksel verilerden anlaşılmaktadır. Çocuklar için oldukça zedeleyici olan anne babanın boşanma olayı süreç içinde yapılan yanlışlıklar ile daha da zedeleyici bir hal alabilir.
Çocukta Strese Yol Açabilecek Durumlar Şunlardır: