“Herkes her şeyden, herkes herkesden sorumlu”
MORENO
Acı tüm olumsuz duygular gibi bize muhteşem bir bilgi sunabilir. Acı ihtiyaçlardan özgürleşme, ihtiyaçlardan vazgeçme ile azalır. Anlamsıza anlam verebilmektir. Amaçlı ana odaklanmak ve yargısız anda kalabilmek. Ben eşittir benim düşüncelerim değili fark edebilmek
Ne düşündüğümüz değil nasıl düşündüğümüz önemli. İnsan huzuru, mutluluğu, bütünlüğü arar. Yitik zamanın peşinde koşar.
Şefkat acının, zorlanmanın doğasını anlamaktır. Acı evrenseldir. Acı gelir ve geçer. Acıyı anladığımızda neler yapabileceğimizi buluruz. Zorlandığınız yerde durun, kar küresindeki karlar gibi çöker, berraklaşınca görebilirsiniz. Sıkıntıyı durarak anlayabilirsiniz.
Yaşam insanın yalnızca kendi deneyimlerinden öğrenebilmesi için kısa bir zaman dilimidir. Bütün hataları yapıp ya da tekrar aynı hataları yapmak kişinin seçimine dönüşecektir. Zaman başkalarının hatalarından deneyimlerinden bireysel ve toplumsal acılardan öğrenme zamanıdır.
Coronavirüs oluşturduğu korku ve acı gibi duyguların yanında hayatlarımızı yaşam amaçlarımızı kendimizi ne kadar gerçekleştirebildiğimizi yeniden gözden geçirme fırsatı vermiştir. Beyinde prefrontal korteks – amigdala dengesi duygularımızın bizdeki etki ve şiddetini belirler. Tüm bu yaşadıklarımız psikolojik olarak bizleri etkilerken aynı zamanda biyolojik olarak beynimizde oluşturduğu hasar ile bizlere zarar verebilir.
Başkalarının acılarını fark etme ve azaltma çabasına girebilmek. Fark edecek kadar duyarlı olup sorumluluk sayesinde aynı gemide olduğumuzu bilmemiz gereken zaman diliminden geçiyoruz. Zaman dilimini verimli kullanarak anlamlı hayatlara sahip olabiliriz. Bugün geldiğimiz noktada şefkat, kabul, farkındalık kavramları çok önem kazanıyor.
Bazen yaşadığımız zor günler bizi güzel yerlere götürmek içindir. Dostta ki düşmanı, düşmanda ki dostla beraber görebilirsek kendi hayatlarımızı gözden geçirebilme imkanı bulabiliriz.
Acı her zaman çığlık atarak gösterilmez. Bazen çığlığın en büyüğü sessizliğin kendisidir. Öğrenmek isteyenler için acı muhteşem bir bilgi sunar. Acıdan kaçmak mutluluk yolları aramak, acıyı içine gömmek yok saymak. Acıya son verebilmek çoğu zaman mümkün olmadı. Hoş olmayan olumsuz duyguları içgüdüsel olarak dış düşman gibi görüp onlarla savaşa giriyoruz. İçimizdeki bu savaş, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Kavga panik haline dönebiliyor. Duygusal acıyı daha da kötü hale getirmeden baş edebilmeyi öğrenmek gerekir.
Farkındalık şu an ki deneyimin farkında olmak ve bunu kabul etmek. Psikoterapide, hedef kişinin korku, öfke, üzüntü, sevinç, huzur, can sıkıntısı, sevgi gibi her bir duyguya karşı kabullenici bir yaklaşımı öğrenmesi. Tedavi sürecinin hedefi kişinin travmaya dayanıklı hale gelebilmesidir. Terapi odası kişinin kendisi ile yüzleştiği mahrem alandır. Psikoterapist de kişinin aynası ve iyileşme ve gelişim sürecinin tabiri caizse teknik direktörüdür. Bireyin çabası esas olandır. İnsanın kendisi ile yüzleşebilmesi hiç de kolay değildir. Fakat kişinin denge ve belli bir olgunluğa erişebilmesi için emek gerektiren ana yollardandır.
Kendimizi kötü hissetmemek için yaptıklarımızın çoğu daha kötü hissetmemize neden olabilir. Endişeler kabul edildikçe azalır reddettikçe çoğalır. Yaşam boyunca çekilen acıların miktarı ya da türü açısından kaçabilmeyi başaranımız yoktur. Acı ve ıstırap insanlığın tümünü bir araya getiren ortak bağlardır.
Hayatımızın akışında kalamadıkça, farklı olmasını arzuladıkça adapte olamayız. Kendimizi kötü hissederiz. Yeni ve güzel bir arabaya sahip olmanın mutluluğu, ancak evinizi yenilemeye karar verene kadar sürer. Her seferinde yeni hedefler belirleyerek sadece ve sadece kayıp zamanlara sahip olabilirsiniz.