Oyuncaklarımız, kızlar için ayrı, erkekler için başka. Her biri miniklerin memnuniyetine hizmette. Tasarımlarında biz koca bebeklerin el maharetleri ile yaşanamamışlıklarımız yatsa da… Ne olacak ki; hayat evciliğinde insancılık oynamıyor muyuz sanki.
Adımıza alınan kararlar;”Dediğim dedik, çaldığım düdük, boynuna yularımı, koluna zincirimi, diline kilidimi takmazsan, sonucuna katlana dayatmalı laflar, emirber davranışlar, kaş çatmalar, parmak sallamalar”.Kısacası ismini “tehdit, cebir, şiddet” koyamadığımız “kadercilikle” kabullendiğimiz, zalimlere endeksli hayat oyuncağımız.
“Kara yazgı, kader işte!” Belki, böyle söylemek, bizi rahatlatıyor. Kendimizi kandırarak, inanmamışlığımıza ikna çabamız, bile bile lades yani.
“ Sadece kader ha!”
Ne kaderi ya!
Oynanıyoruz, oynatılıyoruz hacıyatmazcasına.
Sahiplerimiz sinirlenip atıyor, kırıyor bizi, kimi zaman da acımasızca parçalıyor ve biz adını koymuşuz ya;”kader “demeye devam ediyoruz. Bazen de; isyan edip,”böyle kaderin… “deyip basıyoruz… Nasıl bir oyun bu? Birileri ya da, bir takım güçler alıyorlar kararları. Biz çekiyoruz acılarını.
Şimdilerde Yavuz Bülent Bakiler’in dörtlüklerince yaşamak istiyorum,Bezirci’de,Yüceyurt'ta Altıntabak'ta /Çocuklar var incecik yüzleri nurdan /Ama toz toprak içinde elleri ayakları /Oyuncakları çamurdan... Lanet olsun naylonluğa, lanet diyorum sahteliğe.
Ne yazık ki kokuşmuş vicdanların “insan” denen oyuncağı o kadar çok ki, elbette mutlu olacaklar, zira birini kırıp, diğereni bozsalar yedekte milyonlarca stok var, hem de çeşit, çeşit, rengârenk. Sıkılmaları ne mümkün, usandıklarında
değiş tokuşa da müsaitler.
Oyuncaksan yok olup, işe yaramayana kadar, oynar birileri.
Unutmayın ki; bu ülkede, bu hayatta hepimiz birer oyuncağız. Bazılarımız pahalı. Bazılarımız ucuz. Ama sadece bir oyuncak.
Biz oynanmaya izin verdikçe de bunu böyle yaşamaya devam edeceğiz…
Sadece bir “oyuncak” olarak!
Ben gene de Şair Yusuf Özcan’ın mısralarıyla bitirmek istiyorum;”Kalbim senin oyuncağın/Kırmadan oynasan ne var/Anladım ki oyun çağın /Yormadan oynasan ne var.