Dün akşam İngilizce dersimi verdikten sonra, son yıllarda oldukça dikkatimi çeken ve özellikle öğrenmeyi istediğim Rusça dersine girdim.
Geç kalmama rağmen Öğretmenimiz; Aminat Midas, gayet hoş ve doğru kullandığı Türkçe’siyle de ünlüdür; beni gayet nazik bir şekilde derse kabul etti.
Sınıfımız hoş, esprili arkadaşlarla dolu. Öğretmenimiz de öğrencilere uyum sağlayınca, oldukça hoş zamanlar içersinde yeni bir dil öğrenmenin keyfini çıkarıyoruz. Zor şartlarda girebildim derse ama iyi ki girmişim; bir an için iş dünyasından uzaklaşıp, başka bir dünyada; bu sefer öğrenciliğin keyfini çıkarmaya başlıyorum.
Derken öğrencilerden bir arkadaşım, gayet de bilgili birçok konuda, bir takım sorular sormaya başlıyor hocamıza.
Özelliklede şu internette gösterilen “baş kesme katliamın” dan dan söz ediyor.
Hocamız hayatının çok büyük bir kısmını Rusya’da geçirmiş ve orada bir üniversitede “öğretim görevlisi” olarak yıllarca çalışmış. Yıllar sonra Türk eşinin de isteği üzerine, Türkiye’de yaşamaya karar vermişler.
Gayet yavaş ve düzgün Türkçe’siyle beni; belki de hepimizi şaşırtacak şeyler anlatmaya başlıyor. Kilitlenip kalıyoruz adeta.
Çeçenlerin Rusya’da çektiği alcılardan, zulümden söz ediyor. Karşılıklı bu savaşın tamamen Rusya’nın Çeçenlere başlattığı zulümden dolayı başladığını ifade ediyor ve anlattıkları gerçekten ilginç şeyler.
İnternette gördüğümüz o sahneden sadece bir gün önce, iki çeçen bir tek mahkeme kararıyla idam edilmiş ve bu sahne tüm yerel televizyonlarda yayınlanmış ve tam ertesi günü “bu bir vahşetti ama bakın çeçenler ne yapıyorlar” dercesine bu baş kesme sahnesini görmüş. Ne ilginç değil mi? Belki de bunu yapan bir çeçen değil, belki de tamamen birini politik sebeplerle katlettiler ya da katliam falan yok!
Dayanamıyorum.
İnsanlara zulmediyorlar ve sessiz kalmalarını bekliyorlar. Akıl sahibi insanoğlu için ne kadar süre mümkün bu? Benim için bir günden fazla sürmez.
Zulmedene tepki göstermek, onurunu, gururunu korumak hangi insanoğlunda yok ki? O gurur ve onur değil mi kurtuluş savaşımızı başlatan.
Kimsenin, kimseyi öldürmeye hakkı yok, kabul ediyorum. Ancak sürekli zulme uğrayan toplumların bir gün isyan edeceklerini de bilmek gerekir. Çünkü neden çok basit, insanoğlu “düşünen ve hatırlayan” bir varlık.
Ne güzel olurdu belki de yapılanları unutuversek; ama ne mümkün? Unutmadığımız sürece de; bu bizim yaradılışımızın üstün özelliğidir; bu tür katliamlar olacaktır.
O halde neyle karşılaşacağımızı iyi düşünerek davranmalıyız, aksi halde ödeyeceklerimiz yaptıklarımızdan daha ağır olabilir.
Ders çok güzel; hem Rusça, hem Rusya,
Teşekkürler Aminat Hocam.