Yeni 75 Türk Lirası!

Ben bu ülkenin insanlarına bayılıyorum.

Yalan yok.

Başlıyorum, yalın ayak gezmeye Antalya’yı…

Ne ilginç insanlar, ne ilginç sokaklar.

Yollar sulu, çamur çaylak.

Ana caddelerde, gömülmüş arabalar, yarı beline kadar.

“En lüks “ dediklerimiz bile çalışmıyor!

Bağırıyor biri oradan.

“Hele bi yardım”

“ Aaa. Bir çukur. Aman dikkat”

“Çocuk mocuk düşer, araba hızla girer buraya, felaket olur” diyen yok.

Ölen ölür, vade meselesi bu!

Fazla da üzülmemek gerek.

Adamın çocuğu hasta. Ateşler içinde. Doktor, paraları olmadığı için bakmıyor.

Zavallının da parası yok işte.

Koşuyor Sosyal Yardımlaşma Vakfına.

“Lütfen “ diyor.

“Yardım edin, sadece 75. 00 Yeni Türk Lirası lazım”

“Tamam” diyorlar,

“Ama şu okulun işleri var git oraya, yap işlerini; al paranı”

Çaresiz koşuyor. Eşi de yanında.

İş bir an önce bitsin, paralarını alsınlar.

Çocuk ölecek.

Zavallı yavrucak da yanlarında, bir kenarda yatıyor.

Ara sıra, “hala nefes alıyor mu?”  kontrolü yapıyorlar.

“Bitti iş” deyip 75 Yeni Türk Lirasını alacaklar, doktora koşacaklar.

AB’ ye giren Türkiye’den manzaralar bunlar.

Gerçekten bayılıyorum ben bu insanlara.

Yöneten olmak, çok da zor değil.

Şikâyet edecek, feryat edecek güç yok bu Millette.

Koyun gibi, ne yaparsanız, razı.

Ağzı var, dili yok.

Politikacılar, kendi egolarını tatmin ediyorlar garibanlar üzerinde.

Ne ala!

Veremiyor bir 75 Yeni Türk Lirası, vatandaşına.

Gariban olmayanlarda, kaç binlerce, on binlerce 75 Yeni Türk Liralarını hortumluyorlar.

Hem de bizim vergilerimizden.

Gerçekten bayılıyorum ben bu Millete.

“Ya politikacı olacaksın “ diyorum, ya da “Gariban olmayacaksın”

İkisinden birini yapamıyorsan,

Vay haline!

Şu 75 Yeni Türk Lirası varda;

“Yeni Türk Beyni ( YTB )” Anlayışı yok!

Olacak gibi de görünmüyor…

Bu bağlamda; etkilendiğim ve sizinle paylaşmadan geçemediğim, Nesrin Demir’e ait dizeleri olduğu gibi aktarıyorum.

HAYALLERİMİN ÖTESİ

Güneş var ( Yağmur yağar mı? )

Çocuk korkar ( Çiş yapar mı?)

Atatürk yerinden kalkar mı?

( Ya da yenisi ne zaman olur? )

Oğlum hap içer mi?

Kızım kocaya kaçar mı?

İş yerimi sel basar mı?

Patron işten kovar mı?

İşe giderken otobüs çarpar mı?

Ya da..

Dolmuştan inerken bedenim cansız yatar mı?

Eşim hamile.( çocuğum özürlü doğar mı? )

Hamileyim.. ( Babası ona alışır mı?)

Canımın içi oğlum “gel” desem  ( gelir mi? )

Babam elini kaldırmadan beni sever mi?

Dere kenarındaki köpek yine yanıma gelir mi?

Sevdiğim beni namussuz ilan eder mi?

Allah’ım bana “nankör” der mi?

Musallada sıcak su gözümü açar mı?

Fare kediyi yer mi?

Babam annesine beni sorar mı?

Güneş batıdan doğar, doğudan batar mı?

Hırsız yatağından kalkıp .. ( özür diler mi?)

Deli neden delirdiğini söyler mi?

Ölü gittiği yeri…

Diri öldüğü yeri….