Yazı başlığımızın orijinali, “24 saat kesintisiz ulaşım başladı” ifadesiyle, ilan panolarını süslemeye devamdalar. Okuyunca;”Maşallah, Allah nazardan esirgesin, pis nefislilerin gözüne şiş!” demekten kendimi alamadım.
Millete ancak böyle pes dedirtilir. Güvenlik birimlerine naçizane önerimdir, konuşma direnişçilerini, Antalya dolmuş duraklarına getirip ardından da toplu taşıma araçlarına bindirsinler (tabi ki başarabilirlerse), bülbül kesilmezlerse, ben bir şey bilmiyorum.
Bir yerden diğerine ulaşabilmek tam bir eziyet,üstesinden gelmekse meziyet vallahi.Türk Turizminin Başkenti şehrimizde uygulanan yeni sistemden,dünya devletleri yararlansın isterim.Bu projenin mimarları ödüllendirilmeli bence!Eee hedefi onikilemek her yiğidin harcı mıdır?Bir ay önce 45 dakikada gidilebilen yere, artık 80 dakikada gidilebiliyor.O da dolmamışı görüp metazori, atlayabilirsen tabi.Bu bağlamda atletlerimize davetim olacaktır.”Kardeşim antraman için onca masrafa ne hacet,buyurun Antalya Belediye Otobüslerine.Çalışmalarınızla hem siz mutlu olursunuz,hem de Şehreminimiz ve kurmaylarını bahtiyar edersiniz.
Belediye kendince mutlu! Güya halka yeni ve hızlıca hizmet verilmeye başlanıldı! Ama sormak istediğim şudur; “Neden ülkemizde yeni uygulamaya başlanırken, bir pilot bölge seçilip ve yararlılığı test edilmez? Böylece yüz binlerce insanın olumsuzluk yaşaması önlenmez? Aksi halde, cumhurun naçarlığından rantiyecilere pay çıkarıldığı, düşüncesinden kendimi alamıyorum.
Farz edelim modeldeki fiilin sonucu kötü, değişimi mi zor acaba? Bütün şehre ya da ülkeye çektirilen işkencelerin telafisi olamaz.
Çok mu güç bu?
Yeni bir eğitim sistemi getirilir.
‘’Hadi… Ülke çapına yayalım.’’
‘’Şunu bırakıp, buna başlayalım.’’
‘’Efendiler, başlamak başarmanın basamağıdır’’
Çocuk gibiyiz ya!
Aslında onlar gibi bile değiliz. Çünkü ufaklıklar, “cıs” oldukları yere dokunmak şöyle dursun, yanından dahi savuşmaz. Yöneticilerimiz kebabı çok sevdiklerin olsa gerek, bedenleriyle, bendelerini esirgemiyorlar ateşten.
Bundan mütevellit, paçalarından yayılan alev beyinlerine sirayet edince kurtulma kıvraklıkları hüsrana dönüşüyor. Akabinde idarelerindeki halka;”aşkımızın bohçasına köz koydun/kendini de yaktın beni de yaktın” teranesini nakaratlaştırıyorlar.
Çünkü yanan bedeni, beyni korumak ve kurtarmak zor. Vatandaş “işine geç kalabilirim” endişesiyle uyuyamıyor, yol süresi onu korkutuyor.
Mega şehrimiz İstanbul’un ulaşımı bile örnek olabilirdi ya da başka çözümler.
Saat 20.00 den sonra her bölgeye ek ulaşım araçları yerleştirilebilirdi. Her otuz dakikada bir.
Ben bilmem ama bilenlerde hiç iyi yapmadılar.
Halkın sesini nabzını dinliyorlarsa onlar da biliyorlar bu gerçeği, ancak nasıl çözüm üretirler o meçhul...
Ve Antalya bekliyor.
Çözüm acilen bulunmalı. Çaresizliklerine çare olmalı yönetimdekiler.
Ve 24 saatlik aralıksız ızdırap bir an önce sona ermeli.
İlgililere…