Sakın, bir daha!

Kadın mağazada çocuğunu kaybetmiş. Korku içinde. Kalbi duracak gibi. Panik içinde.

Neyse ki; yaramaz bulunuyor.

“Çok şükür, bir şeyi yok “diyerek rahatlıyor annemiz. Ama ufaklığa söyledikleri, hissettikleriyle hiç de aynı değil!

“Yaramaz, sana yanımdan ayrılma demedim mi?”

Bu da onun ikinci duygusu, hani vardır ya hepimizin. İçimizdeki kızgınlığı göstermedeki ustalığımız.

Amacı, çocuğu korkutmak, ders vermek, ya da kendisini korkuttuğu için cezalandırmak.

Aslında bu, bilinçli, isteyerek yapılan bir hareket.

Ne zaman birisine kızsak, onu etkilemek için rol yapmaz mıyız? Neye, neden olduğunu gösterirsek, ona bir ders veririz çünkü. Bir daha aynısını yapmaması içindir bu.

Tamam, kızgınlığı gerçek olmadığını söylemeye çalışmıyorum.

Çok gerçektir ve insanı derinden sarsmıştır.

Ben şunu demek istiyorum ki; biraz da biz kendi kendimizi kızdırıyoruz.

Çocuk, lokantada uygun olmayan bir davranış yapar. Ana babanın ilk duygusu utanmadır. İkincisi ise kızgınlık.

 “İki yaşında çocuk gibi davranmayı bırak”

Şöyle desek diyorum.

“Beni çok utandırdın ve kızdırıyorsun ve sana çok kırılıyorum. Sana kızmak ve senini bana hissettirdiklerini sana hissettirmek istemiyorum. Çünkü bu seni kızdırır ve çok mutsuz eder. Sana duygularımı söylüyorum ve aldırış edilmemekten de hoşlanmayacağım.”

Daha dürüst olurdu, herhalde. Neyi dürüstçe yaptı ki!

Kız gitsin… Ders ver. Ver ki; bir daha yapmasın.

Hâlbuki dürüst olup şu duygularımızı açıkça söyleyebilsek, belki de bir defa yaşanır tatsız olaylar, bir daha olmaz.

Ama tarih tekerrürde ibarettir dercesine biz yine de tekerrürler yaşamaya mahkûmuz.

Tercih bu; bizim tercihimiz…

Yayın Tarihi
25.10.2011
Bu makale 5243 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!