DÜŞ-ünü-YORUM

Yeni bir Destinasyon: Egelkanlar

Ulusal gelirinin 75%’ini ücretler ve sosyal güvenlik harcamalarına ayıran Yunanistan sonunda duvara tosladı.

 

Tarihini antik Ege’ye endeksleyen zengin Kuzey’in akıttığı paralar ile 2010’a kadar idare eden ülke, küresel eksenin binlerce kilometre uzaklara kaymasından sonra bir anda kurtlar sofrasında servis edilme noktasına geldi.

 

Fotoğrafa bakıldığında, insanın bir an için bir dejavu yaşıyor hissine kapılmaması mümkün değil; zira manzara tam da 1990’ların alt üst Türkiye’sini andırıyor.

 

Bir zamanlar, Ege Adaları’nı sadece sıcak bir Akdeniz tatili için anımsayan IMF ve Batı, şimdi aynı coğrafyaya atacağı can simitleri için kaynak arıyor.

 

Konumuz tam da IMF ile Yunanistan ilişkileri…

 

Bütçe açığını kapatmak için dikte ettiği önlemler arasında bir tanesi var ki, okuyunca insan moda ifade ile; “ nasıl yani?” diye sormadan edemiyor.

 

Nasıl yani?

 

“ Bak arkadaş” diyor Strauss Kahn, “ bütün kesintilerden daha da önemlisi, artık silaha eskisi kadar kaynak ayırmak yok. Silahlanmayı kes.”

 

Bu, Balkan ve Ege coğrafyasında bir milattır.

 

IMF’nin ‘talimatını’ küresel bir bakış açısından şöyle yorumlamak da mümkün;

 

“ Yorgo, bak artık Dünya’da askeri/sınai kompleks hızla geriliyor. Teknoloji ve bilgi üretimi, daha yüksek katma değeri ile ve daha ulvi işlevi ile askeri/sınai kompleksi geriletiyor.

 

Artık devir bilgisayar, telefon, playstation ve daha nice hayatı kolaylaştırıcı ürünlerin devri. Silahlanmayı azalt.”

 

IMF’nin program önerisinin satır aralarında kaybolmuş gibi görünen ve aslında iflah olmaz ‘her şeye hayır’ cılar dışında, geniş bir aydın kitlenin dikkat kesilmesi gereken bu ‘talimat’ hem küresel süreci özetliyor, hem de yakın coğrafyada güzel bir geleceği haber veriyor.

 

Silahlanmayı azaltan bir Yunanistan, tarihten gelen bir rekabet gereği, onunla silahlanma yarışının baş aktörleri olan Türkiye, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya, Bosna gibi komşularda da aynı süreci tetikleyecektir.

 

Bu ülkeler hem kendi halklarının talebi, hem de küresel süreci yöneten güçlerin bastırması ile, dış tehdit değerlendirmelerini revize etmek zorunda kalacaklardır.

 

İflah olmaz gamlı baykuşların, varlıklarını mutlaka bir ‘öteki’ üzerinden tanımlayabilen çapsızların bıyık altından sırıtmalarını tahmin etmek zor değil.

Zaten bu yazı da, internet gibi bir mucizenin dayattığı şeffaflığı bile okuyamayan,  dünyayı nasıl birleştirdiğini çözemeyen tarih öncesinin kalıntıları için yazılmıyor. 

 

Onlar 18 yy hilkat garibesi kuru milliyetçiliğe uzun bir süre daha mahkum kalacaklar. Onlar, donanımsız, çapsız varlıklarını ancak bir mite aidiyet ile tanımlayabilir, orada teselli bulabilirler.

 

Evet.

 

Balkan ve Ege coğrafyası hemen yarın olmasa da, orta vadede bir barış ve işbirliği adasına dönüşecek gibi görünüyor.

 

Devletler artık karşılarında her şeye ‘evet’ diyen tebalar olmadığının farkında. Kaderci köylü kitleleri özellikle son 20 yılda hızla tasfiye oldu.

 

Şimdi, meydanlarda, okullarda, STK’larda, her şeyi, her kararı cesaret ile sorgulayan ve ağzından, neden, nasıl, ne hakla, soruları düşmeyen gençler, aydınlar, çalışanlar var.

 

Atina’da Yunan gençleri, tepedeki siyasetçilere, silahlanmanın ne zamana kadar süreceğini soruyor, bu sürecin bir an önce sonlandırılmasını ve silaha ayrılan paranın yatırıma, ücretlere, ekmeğe, istihdama kaydırılmasını talep ediyor.

 

Komşu ülkelerin egemenleri de yakın bir gelecekte, bölgede önemli bir ülkenin tehdit olmaktan çıkmasına rağmen süren silahlanmayı sorgulayan gençlere onları ikna edecek cevaplar vermekte zorlanır, merak etmeyin.

 

Orta Asya ve Kafkas enerji kaynaklarına ölümcül derecede bağımlı Batı’nın, bu kaynakların seyahat rotasındaki Ege ve Balkanlar gibi bir kavşaktaki hır gürü ilanihaye tolere edebileceğini düşünenler yanılıyor.

 

Hastanelerin, fabrikaların,evlerin, okulların biricik enerji kaynağının güzergahında silah, kavga, hırlaşma domino etkisi ile Batı’yı topyekün bir kıyamete sürükler ve bu politik/ekonomik ‘armageddon’u kimse göze alamaz.

 

Dünya turizminde, müthiş zengin ve alternatifsiz bir destinasyon doğuyor. Güçlerini birleştirmiş komşuların birlikte tanıttığı, pazarladığı, paylaştığı bir coğrafya, Egelkanlar ( Ege+Balkanlar )

 

Dünyada gezmek, dinlenmek, iyileşmek isteyen her bir turistin kendisine hitap eden bir şeyler bulacağı Egelkanlar.

 

Bu tam da bugün bir zorunluluktur. Güney Asya örgütleniyor, ASEAN ile ağırlığını hissettiriyor. Kuzey ve Güney Amerika’nın ortası Karaipler olarak sırt sırta verip pazarlama kampanyaları yürütüyor.

 

Pastadan daha fazla pay için daha fazla işbirliği gerekir. Bölge olarak ortak ürünler oluşturmak pastadan payımızı azaltmaz, büyütür.

 

Bu coğrafyanın, beş yüz yıldır, savaşlarda, kıyımlarda yorulmuş, bitmiş halklarına da refah ve barış geliyor.

 

Küresel devinimlerin ekseni bin yıllık rutinin ötesine, Ortadoğu’ya, Asya’ya kayıyor. Yaşlanan Batı elinden sabun gibi kayan güç ve hegemonyayı çaresizce izlemekle yetiniyor.

 

Dün kanlı bıçaklı olan Sırplar’ın, Boşnaklar’ın, Hırvatlar’ın bugünkü kucaklaşmasını ve IMF’nin talimatını doğru okuyanlar bu geleceği tahmin etmekte zorlanmazlar.

 

Gelin, biraz daha geniş bir coğrafyayı da içine alan bir hinterlanda, Egelkanlar’a bir de hızla turizme yönelen Orta Doğu’yu ekleyin.

 

Dahası, siz de benim gibi, bu hinterlandı domine eden Türkiye ile gurur duyun.

 

 

 

Yayın Tarihi
08.05.2010
Bu makale 3601 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!