Antalya – Sosyal Ve Kültürel Uyum Kurulu Şart
Antalya’da, sosyal ve ekonomik yaşamın kaos içine düşmemesi için, göçlerin geleceğini planlamak gerekiyor. Bunun için de bir Uyum Kurulu olmalı.
- Antalya çok farklı coğrafyalardan göç aldı.
- Gelenler, kendi yaşam biçimlerini, alışkanlıklarını, kültürlerini de beraberlerinde getirdiler. Bunun içinde olumlu olduğu kadar, olumsuzlar da var.
- Bu farklılıklar orta ve uzun vadede uyumsuzluklara neden olacaktır. Birbirini tanımayan topluluklar araya uzlaşmaz duvarlar örecektir.
- Her kültürün kendi mahallesini oluşturması ve diğer mahalleler ile iletişime ve etkileşime kapanması riski var.
- Bir potada kaynaşmayan ve olduğu gibi korunan farklı alışkanlıklar, yaşam biçimleri ve kültürlerin, zamanla çatışmalara neden olması muhtemeldir.
- İşbirliği ve gelişme temelinde yönetilecek olan bir uyum süreci, bütün tarafların kazanacağı bir ekonomi oluşturabilir.
- Bazı güçlü toplulukların, zayıf toplulukların aleyhine sağlayacakları adaletsiz ekonomik büyüme, kamplaşmayı hızlandırır.
- Büyümeden payını alamayan gruplar suça savrulurlar. Çeteleşme patlar. Antalya hem turizm hem de yatırımcılar için güvensiz bir kente dönüşür.
- Bir süre sonra sokak kanunları işlemeye başlar. Güçlü olanlar kendi hesap sorma yöntemlerini hayata geçirmeye başlar.
- Sosyal hayatın trafiğini düzenleyen bütün sinyalizasyon devre dışı kalır.
Şimdilik aklıma gelen riskler bunlar.
Orta vadede böyle bir ortam ile karşılaşabiliriz.
Antalya, konuksever bir barış kenti imajını kaybedebilir.
Böyle bir riski şimdiden önlemek mümkün. Toplulukların arasına örülecek duvarları daha başlamadan engellemek imkanımız var. Ama yarın geç olabilir.
Antalya’nın öncelikli gündemi kültürler arası uyumu sağlamaktır. Bu, acil olarak atılması gereken ilk adımdır. Ama bundan sonrası çok daha önemlidir.
Bu konuda elimizi zorlaştıran bir handikap var.
Son 2 yıl öncesine kadar Antalya’ya yerleşen Türkler, Avrupalılar, Asyalılar, Orta Doğulular arasında çok sivri farklılıklar yoktu. Bu kültürler arasında adı konmamış bir mutabakat vardı. İstisnalar dışında, insanları aşırı rahatsız eden olaylara rastlanmıyordu.
İki yıldır gelenlerin çoğunluğu Rus ve Ukraynalı.
Batı ile Doğu arasında gel git yaşayan Slav ırkı. Ne tam Avrupalı, ne de tamamen Doğu’ya ait. İki arada bir derede kalmış, gergin, öfkeli bir ırk.
Baskın karakterleri ile giriş yapıyorlar. Hükmetmeye alışkınlar. Bunu sürdürmeleri halinde, Antalya’nın geleneksel değerleri ile çatışma olasılıkları çok yüksektir.
Sosyal hafızalarında, Antalya’nın bir Üçüncü Dünya kenti olduğu şartlanması da var.
Bu nedenle, gardını almış olarak geliyorlar. Antalya’nın ölçülü toleransını suiistimal etmeye başladıklarını görebiliyoruz. Birçok örnek var.
Görev sivil topluma ve yerel yönetimlere düşüyor.
Bütün Coğrafyalardan gelenleri Antalyalı olmak ortak paydasında buluşturmak için hemen harekete geçilmelidir. Farklı kültürlerin en güzel değerlerini alıp, Antalya’nın binlerce yıllık kadim gelenekleri ile harmanlamak için zaman geldi, geçiyor.
Bu yaşlı kent binlerce yıldan sonra bile ayakta ve dinç kaldı ise, bu harmanlamayı başarılı bir biçimde hayata geçirdiği içindir. Antalya bir kültür ve gelenekler kokteylidir.
Her kültürün, bu eşsiz kentin ortak yaşam havuzuna katacağı bir şeyler vardır.
Hangi alanlarda olabileceğine bakalım.
Bunlar, mutfak alanında olur.
Sanat..
Spor..
Moda..
Edebiyat..
Bilim..
Eğlence..
Bu alanların her birisine katkı sunabilirler. Ve her katkı bir zenginlik demektir.
Farklılıklardan korkmamak gerekir.
Bu günün Dünya devi ABD’yi, yüz yıllık bir süreçte bu kıtaya göç eden, çok farklı Coğrafyalardan göç etmiş onlarca farklı kültür kurdu.
Çok başarılı bir toplumsal sözleşme ile mükemmel bir ülke yarattılar.
Böylesi bir mutabakatı Antalya ölçeğinde hayata geçirmek mümkün.
Tarihte de örnekleri var. Antalya ile Alanya arasındaki bölgenin antik zamandaki ismi Pamfilya değil miydi? Yani çok milletli Ülke?
Bu geleneği ve kaynaşmayı bu gün de sağlamak için bütün olanaklar var.
Atılması gereken ilk adım, başta turizm olmak üzere, sektörlerin bir araya gelmesi. Sivil toplumun gerekli farkındalığı oluşturması. Antalya’nın bu kaynaşma için hazırlanması.
Sonrasında, yerel yönetimler, sivil toplum, sektörler, bilim dünyası bir araya gelip bu kaynaşma sürecini planlayabilirler ve somut bir yol haritası oluştururlar.
Şu manzarayı şimdiden görebiliriz.
Sporda..
Sanatta..
Kültürde..
Yaşam tarzında…
Tarımda..
Sanayide..
Bilimde..
Avrupa’ya örnek olacak rengarenk bir Antalya.
Çok mutlu ve dinamik insanların Kenti.
O halde.
Üniversite. Turizmciler. Sanayiciler. Sanatçılar. Medya. Yerel Yönetimler.
Hemen bir araya gelmeli.
Bu uyum sürecini kolaylaştıracak bir planı hazırlamalıdır.