Kıymetli dostum ve yol arkadaşım Baraner birkaç gün önce Antalya Kemer’de konakladı.
Uzun bir süredir bu tarafa gelmeyen Baraner gerçek anlamda bir şok yaşadı.
Gördükleri ve duydukları dostumu üzüntü içinde bıraktı.
Ona sonuna kadar katılıyorum.
Ben de, bu muhteşem doğayı harcamakta oluşumuza dayanamıyorum.
İsyan ediyorum.
Bu isyan nedeniyle, Kemer’i, Baraner ile birlikte oluşturduğumuz All Anatolia Platformunun merceği altına alıyorum.
Aşağıdaki çalışma Hüseyin Baraner- Adil Gürkan öncülüğünde yürüyen All Anatolia platformunun ürünüdür. Bu projeler, Türkiye turizmine farklı bakış açıları sağlamayı amaçlamaktadır.
Dünya’da bir Kemer daha yok
Tanrı’nın bu kadar cömert davrandığı bir bölge daha var mıdır?
Vardır da, taş çatlasa bir elin parmakları kadardır.
Yeşilin, mavinin, toprağın, taşın, ağacın, çiçeğin, birbirine bu kadar sevgi ile dokunduğu bir bölge daha var mıdır?
Yaradılışın, evrenin en renkli tablosuna dönüştüğü böyle bir bölge daha var mıdır?
İnsan bu bölgeye baktığında, inşallah günaha girmiyorumdur, Yaradan’ın bu bölgeyi yaratırken çok büyük iltimas geçtiğini düşünüyor.
Sanki Dünyada başka hiçbir bölgeye bu kadar güzellik bahşetmediğini hissediyor.
Peki, madalyonun tersine bakalım;
İnsan yine bu bölgeye bakarken, Dünyanın hiçbir yerinde, hiç kimsenin, böylesine kutsal bir hediyeye, bu kadar acımasız davranmadığını da düşünmeden edemiyor.
Evet. Muhteşem bir coğrafya hikayesinin geldiği nokta bu işte.
Çar çur edilmiş bir doğa..
Giderek cazibesini kaybeden turkuaz sular.
Bu tükenmiş hazinenin başında şaşkınlık içinde bekleyen üzgün insanlar.
Böyle mi olacaktı?
Bu nadide coğrafyanın hak ettiği turist profili bu mudur?
Bu eşsiz güzellikteki denizin kenarına yakışacak olan tesisler bunlar mı?
Antalya çıkışından, Tekirova’ya kadar uzanan yemyeşil kıyı bandına bu beldeler mi kondurulmalıydı?
Bu sahillerin hakkı tamamen ticarete yönelik inşa edilmiş derme çatma barakalar mıdır?
Uyuyan güzel kendisini öperek uyandıracak prensini bekliyor
Çarpık yapılaşma, hatalı planlama, yanlış turist profili seçimi gibi etkenlerden oluşan bir zehir, Kemer isimli güzel prensesi derin bir uykuya soktu.
Şimdi, yaratıcı, cesur ve çalışkan bir iradenin gelip bu prensesi uyandırması gerekiyor.
Kemer için hala vakit geç değil. Yapılacak çok şey var.
Doğru cevapları almak için kolay ve en doğru soruları sormalısınız.
Kemer’in nesi var?
Şimdi bu basit soruyu açalım;
Hayat her anlamda ve hücrelerine kadar değişiyor. İnsanoğlu ile hayat ve doğa arasındaki ilişkiler değişiyor. Dolayısı ile insanoğlunun hayattan ve doğadan beklentileri de değişiyor.
Bu çerçevede, bu beklentilere karşılık verecek nesi var?
Kemer’in bu güne kadar en önemli rekabet silahı olan deniz güneş kum üçlüsünün vadesi dolmak üzere…
Eğer, bu ürünler otellerinizi daha kuşaklar boyunca ayakta tutmaya yarar gibisinden bir beklentiniz varsa, geçmiş olsun. O devir kapanıyor.
Artık farklı ve basit soruları cesaretle sormak zamanı geldi.
Yeni nesil tatilcinin beklentileri neler?
Geleceğin tatili nasıl olacak?
Geleceğin turizm trafiğinde kimler olacak? Kimler olmayacak?
Tatilciler yaş, cinsiyet, sosyal statü, yaşanılan yer gibi birçok kritere bağlı olarak farklı konaklama ve tatil modelleri arayışına giriyor. Bunları doğru analiz edip seçenekler üretebilecek pozisyonda mıyız?
Kemer, Türkiye turizminin beşinci vitesidir
Bugün Avrupa’da herhangi bir Ülkede ‘ Kemer ‘ deseniz, bence en az beş kişiden bir tanesinin gözleri parlar ve aklına barış, huzur, mutluluk gelir.
Burada, çok güçlü ve entelektüel derinliği olan bir sosyal yaşam birikimi var. Sivil Toplum Kuruluşları oldukça güçlü ve üretkendir.
Kemer bu durumu ile sofraya çağırılması hep unutulan evin üvey oğlundan farksız.
Bütün caddeleriniz fast food restoranları ile dolu. Bir zamanlar Çin Mutfağı bile vardı, bilmem duruyor mu? Ama nerede gerçek Kemer/Antalya mutfağı?
Gelin, en az on yıllık bir master plan ile Kemer turizminin tarzını yaratın.
Alternatif Tıp Sağlık Köyleri ve Şifahaneler
Bu muhteşem Toros Dağlarının eteklerine, bölgenin sağlık veren otlarından yararlanan, doğal ve basit terapiye dayalı Alternatif Tıp Sağlık Köyleri kuralım.
Osmanlı tedavi geleneğinde Şifahaneler vardı. Bunları canlandıralım. Dağ eteklerine birkaç tane şifahane için proje hazırlatalım. Bu tür özgün projeler yurtdışından her türlü finansal desteği alır. Bu yapıları aslına uygun inşa edelim.
Kemer yaylalarında ve ormanlardaki şifalı bitkiler için bilimsel çalışmalar yaptıralım. Bu çalışmalar çerçevesinde üretim evleri kuralım.
Antalya’da cistus isimli bir bitki var.
Şifa deposu ve bir mucize…
Bitki Borsası, Cistus Enstitüsü ve Akademisi düşünülebilir.
Un, yağ, şeker hepsi var sizde.
Ben sadece, Kemer’in, neden bir St Tropez, bir Portofino, bir Cannes, bir Miami olma şansını kullanamadığını sorguluyorum.
Bu güzelim Kentin turizm envanteri bu denli zengin olmasına karşın, Kemer kendisini ısrarla ucuz bir tatil destinasyonu olarak konumlandırıyor.
Bu algıyı silmek için orta vadeli bir plan yapılmalı.
Kemer’in güçlü yanları demiştik. Tarihi geçmişi, konukseverliği ve doğası göze çarpan güçlü yanları.
Kentte yaşayan AB asıllı hemşerilerimizin gücünden, Ülkeleri ile bağlarından, kamuoyu oluşturma potansiyellerinden yeterince yararlanılıyor mu?
Aradan geçen bunca zaman sonra, artık onları Kemer’in yerel yönetimlerinde, sivil inisiyatifin içinde görmek gerekir.
Zayıf yanları
GÖÇ
Bu başlığa İÇ GÖÇ demek daha doğru olur. Kemer, Ülkenin her yerinden hızlı göç alan, "yırtma fırsatı" olarak algılanan bir kent.
Başta sanatçılar olmak üzere, meslek sahibi, eğitimli, uyumlu insanların göç etmesi Kemer’i rampadan fırlayan füze misali yükseltebilir.
Göçün demografik ve sosyal derinliğine bakıldığında, köyünde, kasabasında başarısız olan, mesleksiz, eğitimsiz gençlerin kitleler halinde Kemer’e aktığı gözlemleniyor.
Ama sosyolojik bir vakıa olarak kötü iyiyi kovuyor, sanata, sanatçılara, estetik olana yer kalmıyor. Sonuçları itibarıyla, göç dalgalarının mikro düzeyde bir haçlı seferine benzetilmesi abartma olmaz.
Gelenler, Kentin değerlerine, geleneklerine uyum sağlamak bir yana, geldikleri kültürü, alışkanlıkları kentin göbeğine taşıyorlar.
Tercihleri, hem kolay olması, hem de yabancı bir kadın ile tanışıp kapağı Avrupa’ya atma şansı yaratması nedeniyle, barlarda, lokantalarda servis elemanlığı, temizlik, bulaşık gibi işler. Turizm belgeli otellerde iş bulmaları çok zor
Turizm işletmelerinden geri kalan mesleksiz ve eğitimsiz servis elemanları, Kemer’in eğlence hayatının kalitesinde aşınmaya neden oluyor. Sonra da, sokaklardaki yiyecek-içecek işletmeleri turistin geceleri eğlenmeye çıkmamasından şikayet ediyor.
Bu yoğun göç beraberinde güvenlik, barınma gibi sorunları da getiriyor ve Kemer’in güvenli bir turizm kenti olma imajına ters bir manzara ortaya çıkıyor.
Kimse kızmasın, ama Kemer artık 1980’lerin huzur ve güven dolu, şirin Akdeniz kasabası imajından biraz uzakta şimdilerde.
Betonlaşma
Bundan yirmi yıl önceki Kemer’in bir fotoğrafını alın Tahtalı’nın zirvesine çıkın ve bir fotoğrafa bir de Kemer’in şimdiki manzarasına bakın.
Çarpık, kimliksiz bir beton yığını maalesef kenti teslim aldı.
Kişisel utancım o ki, biz binlerce yıl öncesindeki uygarlıkların o zor şartlarda başardığı sanatsal yaşam alanları mucizesine ihanet ettik.
Ya da biz bundan 2000 yıl sonrasına Kent adına ne bırakacağız?
Kimliksizleşme
Bundan yıllar önce Kemer, emsallerinden ayıran kendine has bir kimliğe sahipti.
Konukların, tatilleri bitip evlerine döndüklerinde, komşularına günlerce anlatabilecekleri özellikleri vardı. Anlatılanların tadı, özgünlüğü ve anlatanlardaki heyecan dinleyenleri en kısa zamanda Kemer’i ziyaret etmek için kışkırtırdı.
Adını tam olarak koyamıyorum. Ama moda tabirle, Kemer anlatılmaz, yaşanırdı. İnsan ile çevre arasındaki müthiş uyum zaman içinde Avrupalı’da tarifi zor bir tutku yarattı.
Ama Kemer zamanla Kemer olmaktan çıktı.
Kendine has giyimi, yürüyüşü, yemek yeme tarzı, eğlence biçimleri, yapılaşması, ticari hayatı, konuşması yerini kimliksiz bir yapıya terk etti.
Birkaç Türkçe tabela olmasa konuklarımız kendilerini bir Avrupa kentinde sanabilirler.
Kemer’de tatil yaptıktan sonra Ülkelerine dönen insanların, komşularına anlatabilecekleri ne kaldı acaba? Ya da, eskisi gibi günlerce anlatabilecekleri anılarla dönüyorlar mı evlerine?
Daracık tozlu sokaklar. Denizin dağlara üfürdüğü aşk nefeslerinin önünü kesen dev binalar.
Gözlerimizi gördüğüne pişman edecek dış cephe boyaları.
Otellerin, pansiyonların balkonlarından, kent estetiğine karşı bir haçlı seferinin bayrakları gibi sarkıtılmış havlular, mayolar, şortlar.
Biraz deniz, biraz güneş, biraz da derleme toplama otel açık büfeleri. Birkaç temel gıda maddesini baharatlarla, amip bölünme misali çoğaltılarak zenginlik havası verilen, ucuz ve maliyet endişesi sinmiş büfeler.
Sahillerde, türü bile anlaşılmayan müziklerle bangır bangır barlar, cafeler.
ABD’nin, insanlığın sağlıklı beslenme geleneğine attığı en büyük kazık olan fast food mekanları. Sanki Türk mutfağının gurur kaynağı gibi sergilenen, başka bir lezzetimiz yokmuş hissi veren, kebaplarla dolu lokanta vitrinleri.
Ama her şeye rağmen Kemer’in geleceği parlak olacak.
O kadar çok değeriniz ve saklı hazineniz var ki Kemer olarak. Hepsi bir araya getirilse ve merkezi bir tanıtım ve pazarlama için kullanılsa muazzam bir ses getirir.
Bütün mesele bu değerleri toparlamakta ve doğru zamanlama ile doğru yerlere bir davet mesajı olarak iletebilmekte. Bu değerleri heyecan verici bir Kemer hikayesinin içinde doğru cümleler ile kurgulamakta.
En başta sorup yanıtlamak zorunda olduğumuz bir soru var? Hatta birkaç tane…
Kemer’in bir hikayesi var mı? Bu kentin, turistlerin bir parçası olmak için merak duyacağı bir hikayesi var mı?
Bu hikayeyi yazmak ve sahnelemek zorundayız. İnsanlar bu hikayede olmaktan heyecan duymalı. Mutlu olmalı. Kendisi de bu hikayeye bir şeyler katabilmeli.
Likya’yı canlandırın…
Kentin sosyal ve kültürel hayatını Likya mirasına uygun bir çeşitlilik ile zenginleştirin.
Farklı ülkelerden gelen yeni Kemerlileri destekleyin…
Kendi mutfaklarını geliştirsinler. Kemer’de bir Küresel Mutfak Sanatları Enstitüsü kurulsun.
Yerleşik yabancılara burada mutfaklarını tanıtma ve eğitim verme fırsatı yaratılsın.
BU eğitimleri bitirenlere diploma verilsin. Otellerde istihdam olanakları sağlansın. Kemer otellerinin mutfakları küresel bir zenginliği yansıtsın.
Bir Otantik Kıyafetler müzesi kurun. Kemer’i ziyaret eden her ülkeden kıyafetler burada sergilensin. Kısa zamanda yüzlerce ülkeden otantik kıyafetler sergilenmeye başlar.
Bir Likya Tiyatrosu kurun.
Yerleşik yabancıları amatör tiyatrolar, korolar, müzik grupları kurmaya özendirin. Destekleyin. Bu tiyatroda o ülkelerinin dili, kültürü, sosyal hayatı sergilensin. Çok dilli konserler düzenlensin.
Kemer içinde ve çevresinde geniş, rahat ve güvenli bisiklet yolları açın. Yan yana 10-15 bisikletin sürülebileceği geniş bisiklet yolları olsun. Yaklaşık 200-300 kilometrelik bu bisiklet yolunda belirli aralıklarla istasyonlar kurun.
Kemer’in butik turizmini Yayla ile entegre edin. Kemer yaylalarının doğasını, yaşam tarzını, mutfağını şehir ile bütünleştirin. İnsanların Kemer yaylalarına çıkışını teşvik edin.
Kemerspor’a ayrı bir başlık açıyorum
Neden bir Hoffenheim gibi düşünmüyorsunuz. Almanya’nın bu köy takımı futboldaki başarıları ile muhteşem bir popülarite kazandı.
Bundesliga’ya yükseldiğinde bir Hoffenheim taraftarı takımı için “Bayern Münih ile Hoffenheim kelimelerinin yan yana gelecek olmasını düşünmek bile zor” diyordu.
Hoffenheim futbol takımının, Almanya’nın en büyük takımları ile mücadele edecek olması fikri bile onları heyecanlandırmaya yetiyordu.
Bu küçük köy takımı bu gün Şampiyonlar Liginde maçlar yapıyor.
Büyük düşünün. Hayal kurun. Hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek için savaşın. Kazanırsınız
Kemer turizmcileri spora sahip çıksın.
Kemer’i Antalya’nın kitle turizminden kopartın
Lütfen Kemer’i o 20- 30 yıl önceki butik, özgün konumuna geri konumlandırın.
Antalya ve beldeleri ile Kitle Turizmi yarışını bırakın.
Hemen bu günden yarına olmasa bile, orta vadede, yani 5-10 yıllık bir süreçte Kemer’i kitle turizminin bataklığından çekip kurtarın.
Kemer bir kitle turizmi destinasyonu değildir. Kemer bir yaşam alanıdır. Kemer, kültürü, doğası, renkleri, sosyal yaşamı ile deneyimlenmesi gereken bir yaşam biçimidir.
Lütfen insanlara gururla ‘ Kemer’de tatil yaptım’ deme fırsatı verin.
Tatilleri bitip evlerine döndüğünde yaşadıkları heyecanı komşularına, arkadaşlarına aktarsınlar.
Kemer’i farklı bir yere konumlandırın.
Kemer’de turistin yerli halk ile iletişim kurabilmesi ve etkileşime girmesi bu kentin en büyük avantajı. Buradan devam edin. Kemer bir lifestyle noktası olmalı.
Turisti HD otellere mahkum etmeyin. Antalya ile bu alanda rekabet edemezsiniz. Hak ettiğiniz geliri kaybedersiniz.
Bakın bu aşamada size küresel alanda başarılı bir pazarlama için birkaç geçerli kural sunacağım. Pazarlama dehası Jack Trout’un bir kitabından hayranlık duyarak alıntıladığım bu genel kuralları değerlendirin;
1. Fedakarlık Kuralı: Bir alanda başarıyı yakalamak için bazı şeylerden vazgeçmeniz, bazı pazarları feda etmeniz gerekebilir. Orta vadede kalıcı bir sadık kitle yaratmak için bazı pazarlardan, bazı ürünlerden ve bazı süreçlerden vaz geçmeniz size farklı alanlarda kalıcı başarılar sağlayabilir.
2. Kategori Kuralı: Kemer Herşey Dahil kitle turizminde ilk sırayı kapamadı. ( İyi ki de kapamadı.) O zaman ilk olabileceği bir kategori yaratmalı.
3. Algı Kuralı: Pazarlamayı Kemer’in otelleri, denizi, güneşi, kumu ile sürdürmeyi bırakın. Güneşi Kemer kadar sıcak, denizi aynı ölçüde temiz, kumu en az Kemer Plajı kadar ince ve sağlıklı o kadar çok destinasyon var ki. Kemer ile ilgili farklı, çekici, özgün bir algı yaratın.
4. Odak Kuralı: Kemer pazarlaması için insanların aklında yerini almış bir kelime kapın. Kemer ile bu kelimeyi birbiri ile evlendirin.
5. Trendlere oynayın: Kemer’in turizmdeki geleceğini geçici heveslerin değil, uzun vadeli trendlerin üzerine kurun.
Ve size en radikal önerim;
Bir yerleşik yabancıyı Belediye Başkan Yardımcısı olarak seçin
Avrupa’da tekrar eski günleri yakalamak için en şanslı kentimiz hangisi diye sorarsanız, tereddütsüz, Kemer derim.
Birkaç minik dokunuş ve bir de cesaret isteyen esaslı bir atak ile Avrupa’yı sarsar.
Bu kentte tarif edilmesi zor bir enerji var. Toprağı, denizi, kumsalı, bağı bahçesi çok farklı...
Şimdi sıkı durun. Baba bir önerim var. Aman kızmayın, benimkisi sadece sesli düşünme.
Ama radikal bir öneri…
Bunu yapmak cesaret ister.
Müthiş bir özgüven ister.
Her türlü önyargıdan azade olmanız gerekir.
Global düşünüp yerel hareket etme becerisini kazanmış olmanız gerekir.
Eğer, Kemer’in Avrupa’da eski günlerine dönmesi sizin için önemliyse. Sokakların, plajların, apartların, lokantaların, barların, parkların cıvıl cıvıl dolmasını istiyorsanız.
Önce Avrupa’da Kemer ile ilgili algıyı gözlemleyeceksiniz. Bu konuda objektif bir değerlendirme yapacaksınız. Ama bunu yaparken her türlü fanatizmden uzak duracaksınız.
Ne yazık ki manzara çok iç açıcı değil.
Avrupalı ile Türkler istemeden de olsa kültürel ve duygusal olarak koptu. Ülkemiz ve halkımız, ortalama bir Avrupalı gözünde hiç de hak etmediği bir imaja sürüklendi.
Medya ve siyaset kurumu el birliği ile insanların arasına uçurum açtı.
Kemer de bu gelişmelerden payını aldı. Avrupalının tercih listesinde son sıralara düştü.
Şimdi, Kemer çok radikal, muhteşem bir adım atmalı. Avrupa’yı sarsacak bir adım. İyi planlanırsa Almanya başta olmak üzere, bütün Avrupa medyasında yer bulacak bir adım.
Ama, dediğim gibi adımın öncesi ve sonrasındaki süreçler oya gibi işlenmeli. Bu adımın olumlu sonuçları Avrupa kamuoyunun ortasına bir pr bombası gibi düşmeli.
Avrupa kökenli bir Belediye Başkan Yardımcısı
Bu kente tutkun on binlerce Avrupalı ve Rus arasından başarılı bir başkan çıkmaz mı? Bal gibi de çıkar. İçlerinde mühendisler, sosyal bilimciler, akademisyenler, hukukçular var.
Antik zamanda bu coğrafyada yüzlerce değişik kavim hak ve barış üzerine bir yaşamı paylaşmışlar. Savaşsız, kavgasız…
Bu güzel kentin tekrar eski şaşaalı günlerine dönmesi için her türlü akılcı adımı atmanın duygusal ve mantıki alt yapısı hazırdır.
Belediye başkanlığını sadece, ama sadece bu kentin bu gününü yönetmek ve yarınlarını planlamak için bir araç olarak görürse…
Avrupa kökenli bir belediye başkan yardımcısı, Batı’nın Kemer ile ilgili önyargılarını paramparça eder. Kemer’in hoşgörüsü, kucaklayıcılığı tescillenir.
Öneriler
Likya uzmanı arkeologlardan destek alın. Onları Kemer arkeolojik mirasını değerlendirme çalışmalarına dahil edin.
Kemer – Likya geçmişini sahiplenin
Olimpos – Kimera- Pegasus değerlerinizi daha güçlü vurgulayın
Bir Narenciye müzesi açmayı düşünün
Endemik bitki borsası kurun
Dağ Sporları- Likya Yolunu daha aktif kullanın
Kemer ve çevresinin Kelebek türleri- Kuş türleri – Bitkiler envanterini çıkarın
Otantik Mutfaklar Caddesini hayata geçirin.
Yurt dışında ve Türkiye’de kolay ve akılda kalıcı bir promosyon malzemesi düşünün. Benim önerim, bir ahşap ayağa tutturulmuş cam tüplerde, Olympos havası- Ulupınar suyu- Kemer plajı kumu.
Kemer’in vicdanlı bir kent olmasını sağlayın.
Aşağıdaki algılara yüklenin
Hamile Dostu Kemer
Bebek dostu Kemer
Yaşlı dostu Kemer
Kemer neden bir Evlilik kenti olarak akıllara kazınmasın?
Kemer neden bir Balayı kenti olarak nam salmasın?
1 kelimeyi sahiplenin ( Barselona – Futbol, Paris- Moda, Mekke – Kutsal, Roma- kutsallık )
KEMER’in 101 Rengi – Her Yıl farklı alanlardan 101 konuk
Ahçı, Ressam, Tenisçi, Şair, Karikatürist, Modacı, Besteci, Barmen, Heykeltraş, Mizahçı, Standupçı,
101 başarılı kadın,
101 başarılı çocuk, …
Kemer’i markalaştırın, otelleri değil..
Kemer’in kentsel itibarını yükseltecek projeler üretin.
Kemer Kardeş kentler sayısını arttırın. Kardeş Kentler arası dayanışmayı yükseltin. Ortak sosyal medya hesapları oluşturun. Ortak tanıtım çalışmaları yapın.
Adil Gürkan
All Anatolia
İş Geliştirme Direktörü